SONUÇSUZ BİRLİKTELİKLER

Hiçbir somut sonucu olmayan Türkiye-ABD buluşmaları

Yine Türkiye Cumhurbaşkanı ve ABD Başkanı bu kez Roma’da buluştu. 20 dakika olarak belirlenen buluşma, 1 saati aştı. Bazıları, uzayınca bu tür birliktelikleri hep sevgiye, dostluktan memnuniyete ve yan yana olmanın getirebileceği hazza yorarlar. Ben hiç memnun olmam… Uzayan her görüşme, çetrefilli başlıklar ve bu başlıklarda ortaya çıkan uzlaşılmaz dakikalar anlamındadır.

Hele bir de görüşme sonrası yapılan resmî açıklamalarda, “Aradaki sorunları çözmek için bir mekanizma kurulmasında mutabık kalındı” (özellikle Türkiye bunu yapar) şeklinde bir açıklama geldiyse “Odada somut hiçbir adım atılmadı” gibi bir kanaate varabilirsiniz.

Dahası, “2 ülkenin ticaret hacmini artırmada kararlıyız” gibi bir açıklama da varsa (ki bu açıklamayı ben 3. kez duyuyorum) özellikle Türkiye, kendi adına maalesef somut bir olumlu gelişme ile dönmüyor anlamını taşıyor benim için.
Siyasi analizlere bakılırsa masada Afganistan, Suriye, Libya, Doğu Akdeniz, Güney Kafkasya ve iklim konuları olmuş.
Kuşkusuz F-35 bir miktar ve F-16 daha uzun bir miktar konuşuldu.

Türkiye tarafı Doğu Akdeniz’in hiç konuşulmadığını ifade ederken Beyaz Saray aksini söylüyordu.

Biz yine de eldeki mevcut verilerden ileriye matuf bir perspektif çizmeye çalışalım. Sonra da sırayla somut sonuçları sıralamayı deneyelim. (Somut sonuçlar olmasa da bu “somut”a dönüşecek bizim projeksiyonlarımızdır.)

Biden daha kampanyası sırasında insan hakları, demokrasi ve özgürlükler vurgusu yapıyordu. Özellikle son 10 yılda hem AB içinde (Macaristan-Polonya) hem de ABD’de popülist, içe kapanmacı ve kısmen otoriter iktidarlar, Batı ittifakı ve Batı dünyasının hümanist, liberal ve demokratik algılarına çok zarar verdi. (Aslında Batı ülkeleri kendileri içinde demokratik normları daha çok seviyor olsa bile…)

Bugün AB, insan hakları dersleri verirken Orban’a tahammül göstermesi inandırıcılığına zarar veriyor.
Öyle anlaşılıyor ki Biden, Batı dünyasındaki bu kırılmayı gördü. ABD’de demokrat bir başkan, Almanya’da koalisyonda sosyal demokrat bir yeni lider ve genelde dünyada bozulan dayanışma ruhu ve gelir dağılımı üzerine yeni projeler üretebilme zamanının geldiğine inanıyorlar. (Buna iklim, çevre ve karbon emisyonu dahil…)

Biden, otoriter ve tek adamcı Rusya-Çin (Avrasya Modeli) karşısında, toplumsal kümelere cazip gelecek ve sosyal medya özgürlüğünün tadılacağı bir siyasal-sosyal iklimde bir paratoner gibi Doğu dünyasının özgürlüğe ve bu ruha özlem duyan kitlelerine bir tür “yumuşak güç” olarak dokunmak istiyor.

Bu, kuşkusuz demokratik ve özgürlükçü bir havza ile otoriter ve içe kapanık bir havzanın yeni ad ve dinamiklerinin ilanı olacaktır.

ABD, AUKUS (Avustralya, İngiltere ve ABD) ile güçlendirilmiş bir Avustralya’yı Japonya-Hindistan hattında devriye yaparak Çin’i geri itelemek ve özellikle “Bir Kuşak - Bir Yol” projesinde büzülmeye zorlamaktadır.

Yine ABD’nin Romanya (İHA’lar üssü yapması), Bulgaristan (1500 ABD askeri ve 70 adet F-16) ve Yunanistan’daki (özellikle Dedeağaç) üsleri yan yana getirildiğinde ve Ukrayna-Gürcistan-Moldova üçgenini bir ittifak stratejisine dönüştürmesi analiz edildiğinde; Rusya’yı Karadeniz’e hapsetme stratejisi görülebilir.

Bu projelerde Türkiye, talî denilebilecek bir rol dağılımındadır.

O halde “Biden ve yeni ABD dış politik modeli” bağlamında, bu zirveden çıkarılabilecek sonuçlar şöyle olabilir:
1- Bağımsız yargı ve insan hakları çerçevesinde en kısa zamanda Osman Kavala’nın tutukluluk hali sona erecektir.
2- F-35 meselesi ABD için kapanmış bir konudur. Türkiye F-35 projesi içinde artık olamayacaktır.
3- F-16 konusu da müphemdir. Kongre’ye havale edileceği söylendiğinden, ABD Kongresi’nden çıkması zordur.
4- Doğu Akdeniz’de ABD ve Fransa’nın hâkimiyeti perçinlenmiştir. (ABD, AUKUS’ta incittiği Fransa’yı Doğu Akdeniz’de mutlu edecektir.)
5- Patrik Bartholomeos’un 12 gündür ABD’de olduğu düşünülürse Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması isteği de hemen gündeme gelecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mithat Baydur Arşivi