Nuray Babacan
Şirketlere ‘seçime yetiştirin’ baskısı
İKTİDAR Partisi’nde son dönemde atılan her adımın seçimle doğrudan bağı bulunuyor. AKP, son iki aydan beri her toplantısını, her yasa çalışmasını ve her kararını ‘seçimde avantaj yaratma’ adına yapıyor. Bir tarafta kamuyla iş yapan şirketlere uzun vadeli işlerini ‘seçimden önce bitirme’ baskısı yapıldığı, diğer yandan seçim torbasında avantaj sağlanacak kesimlerin tartışıldığı anlatılıyor. Bu süreçte, kitlelere hükmü geçen herkes, iktidardan istediğini alabilir!
Konuya iki noktadan yaklaşmakta fayda var. Biri bakanlıkların karar ve uygulamalarının seçime yansımaları, diğeri aralık ayında yasalaşması beklenen seçim torbasında yapılacak seçim yatırımlarının sınırı. Bu iki başlık, aynı şeye hizmet etse de, her biri için farklı zamanlarda ve mekanlarda çalışma yürütülüyor.
Konuyu açmak için örneklendirmek gerekirse… Elektrik dağıtım şirketleriyle hükümetin inişli çıkışlı ilişkisini bilmeyen yoktur. Dağıtım şirketlerinin vaat ettikleri yatırımları zamanında yapmadıkları, vatandaşı mağdur ettikleri anlatılır zaman zaman. Şimdi bu konu yeniden gündeme geldi bu kez farklı bir açıdan. Hükümet dağıtım şirketlerini belli takvime bağlanmış yeni şebeke oluşturma ve şebeke yenileme işlerini öne çekmelerini istedi. Tarih de seçimlerden önceki ay. Benzer taleplerin doğalgaz ve yol yapım şirketleri için de geçerli olduğu, henüz yatırım tarihi gelmemiş işlerin seçim öncesinde bitirilmesi için toplantılar yapıldığı anlatılıyor. Vatandaşa kömür dağıtımını aksatan şirketlerin kulaklarının çekildiğini de aktaralım.
İkinci faaliyet, torba yasayla seçmen için yaratılacak avantajlar konusu. Bu da ciddi bir mesai gerektiriyor. Dört bir yandan gelen talepler, bütçe olanakları içerisinde değerlendirmeye çalışılırken, Maliye Bakanlığı bürokratları ‘sınır tanımayan’ bu istekleri savuşturmak için var gücüyle uğraşıyor. Yani siyasiler istiyor, bürokratlar direniyor.
En çok tartışılan konu başlıklarına gelince. Vergi indirimi, SGK ve Bağ-Kur primlerinin affı konusu tam bir kaos. Bu konudaki talepler, Maliye Bakanlığı tarafından net bir dille reddedildi. Zira bütçe gelirleri ve sigorta sisteminde büyük bir gedik açacak bu talebin karşılanamayacağı dile getiriliyor.
Seçim paketinde yer alacağı kesin olan üç konu ise emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) düzenlemesi, emekli maaşlarında artış ve asgari ücretin yeniden ayarlanması. Bu konuda beklentisi olanlar muradına erecek. Bundan bir ay önce bu taslağın ayrıntılarını aktarmıştık size. Açıkça söyleyelim ki; taslak metine her gün bir öneri giriyor, diğeri çıkıyor. Bu çalışma çerçevesinde, hükümet daha mikro adımlar atacak. Emeklilere yönelik bir maliyet analizi yapılıyor. En düşük emekli aylığı ‘4 bin 500 veya 5 bin lira olursa bütçeye maliyeti ne olur?’ şeklinde alternatifli çalışmalar yapılıyor.
Diğer yandan çiftçilerin tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının yeniden yapılandırılması önerileri değerlendiriliyor. Daha önce yapılan düzenlemenin kimseyi memnun etmediğini, çiftçilerden tepkiler gelince de kurumu kötü yönettiği iddia edilen kadronun toptan değiştirildiğini anımsarsınız. Şimdi kredi faizlerinin daha makul bir düzeye çekilecek ve uzun vadeli taksit olanağı getirilmesi planlanıyor.
Art arda sıraladığımız başlıklara bakıldığında tüm mesainin ‘seçmene selam’ niteliği taşıdığı görülür. Bu siyaseti izleyenler için yeni bir durum değil. Ancak bütçe gerçekleri, kamu açığı, Merkez Bankası ve Hazine’nin kaldırma kapasitesi gibi ciddi sorunları görmezden gelen bu yaklaşım, endişe yaratıyor. Ölüm kalım savaşı olan seçimin kazanılması için bütçe dengeleri ne kadar feda edilecek.
Kim kazanırsa kazansın, ekonomide koca bir gedik bulacağa benziyor!