Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

OKUL ZİLİ ÇALDI

Okul zili çaldı, okullar açıldı, umudumuz, geleceğimiz, yaşama sevincimiz güzel yavrularımız, yeniden okullarına kavuştu; yüz yüze eğitim başladı; hayırlı olsun, başarılı olsun…
16 Mart 2020 tarihinden bu yana büyük oranda kapalı olan okullarımız yaklaşık 18 ay sonra dün açıldı. “Ders başı” yapan 18 milyondan fazla öğrenci ve bir milyonu aşkın öğretmen, yüz binlerce yönetici, eğitim çalışanı ve milyonlarca öğrenci velisi bir anlamda “hayata döndü”.
Psikologlara göre “Yavrularımız arkadaşları ve öğretmenleriyle tekrar bir arada olacak, birlikte çalışmalar yapacak, oyunlar oynayacak kısaca “normalleşecektir”.
Eğitim olmadan, okulsuz, öğrencisiz, öğretmensiz bir hayat mümkün mü?
Öğretmen olmadan “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” nasıl yetiştirilecek?
Pandemi dolayısıyla korkular/kaygılar içindeyiz, ancak “umutlu, iyimser, özgüvenli ve katılımcı” bir yaklaşımla yüzyüze eğitimden kaynaklanacak sorunların üstesinden gelebiliriz.
Toplum olarak okulların açık tutulmasının gereğini yapmalıyız. Bir seferberlik heyecanı ile eğitimin tüm paydaşları ancak özellikle ve öncelikle VELİLER bu sürece katılmalıdır, katılmaları sağlanmalıdır. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ve Okul yönetimleri, alınması gereken “pandemiden korunma tedbirleri” bildirimlerini herkesin kolay ulaşılabileceği anlaşılır görsellerle yapmalıdır. Bu konuda öğrenci aileleri ve diğer eğitim çalışanları için eğitim/bilgilendirme toplantıları planlanmalı ve gerçekleştirilmelidir.
Konunun uzmanı bilim insanları ve bazı kurumların ısrarla belirttikleri husus, pandemi dolayısıyla okullarımızın kapalı olması ve yüz yüze yapılamayan eğitimin daha fazla sürdürülmesi, çok önemli bir milli güvenlik/beka sorununa dönüşmektedir. tüm tedbirler alınarak mutlaka okullar açılmalıdır. Gereğince, yeterince ve zamanında bir “yüz yüze eğitim” artık zorunluluktur.
BM UNICEF Genel Direktörü Henrietta Fore yaptığı açıklamada, “Dünya genelinde öğrencilerin yüzde doksanı okulların kapatılmasından olumsuz etkilendi ve okul çağındaki çocukların üçte birinden fazlası uzaktan eğitime erişim imkânından mahrum kaldı. Bu bağlamda, okulların kapalı kalmasının yol açtığı sonuçlar gerçekten yıkıcı boyutlarda. Çocuklar bir yıl daha okula gidemezse bunun sonuçları gelecek nesilleri de etkileyecektir” dedi.
Amsterdam VU Üniversitesi’nden Dr. Tomris Cesuroğlu ve Bard College Berlin Üniversitesi’nden Dr. Aysuda Kölemen, pandemi koşullarında okulların kapalı olmasının yıkıcı sonuçlarının olduğunu ifade ediyorlar. Birlikte hazırladıkları raporda, “Covid-19 nedeniyle eğitimin kesintiye uğraması çocukların ömrünü de belirgin şekilde kısaltmaktadır. Türkiye’deki 5,3 milyon ilkokul çocuğuna yansıtıldığında okullar kapalı kaldığı sürece ilkokul çocuklarının ömründen 3 milyon yıl kaybedildiği görülür. Örgün eğitimin durdurulması bir halk sağlığı sorunudur ve salgının etkileri tartışılırken eğitimden mahrum kalmanın bu yöndeki zararlarının hesaba katılması gerekmektedir” denilmektedir.
Dr. Tomris Cesuroğlu, Türkiye’de 2 ile 6 milyon arasındaki çocuk ve gencin pandemide eğitimden koptuğunu ifade etmektedir. Bu sonucun gelecek açısından ağır bedelleri olacaktır.
Türk Eğitim Derneği (TED), 2000 yılı değerlendirmesinde, “Okulöncesi eğitimden başlayarak yükseköğretim dahil yaklaşık 25 milyon 650 bin öğrencimiz için eğitim sistemi, (açık öğretim veya uzaktan öğretim ölçme değerlendirme dahil) bütün boyutlarıyla yüz yüze bir eğitim olarak tasarlanmış, planlanmış ve kurumsallaştırılmıştır. COVID-19 salgını sebebiyle yaşanan olağanüstü duruma yeterince hazırlık yapılmadan eğitim ve öğretimin uzaktan eğitim olarak gerçekleştirilmesi beklenemez ve bu mümkün de değildir” demektedir.
Ancak, ne yazık ki okullar üç dönem kapatıldı ve yeterince alt yapı hazırlanmadan uzaktan eğitim yapıldı; tahribatın miktarının ölçümü de henüz yapılmadı. Uzaktan eğitimin devamı ve okulların kapalı olması artık mümkün olamaz; bedeli ne olacaksa yüz yüze eğitime geçilmesi artık bir zorunluluktur.
Atatürk’e göre, kaynaşmış bir millet haline gelmenin, çağdaşlaşmanın, kalkınmanın, hür ve demokratik bir toplum olabilmenin en etkili aracı eğitimdir. Eğitimin yaygın ve örgün olması esastır.
Eğitim (ve de üretim) ülkemiz ve toplum için bir milli güvenlik meselesidir.
BENCE
Okul zili çaldı kendi gündemimize döndük.
Ülkemizin değişmez gündemi milli güvenlik sorunlarıdır.
Milli güvenlik, bir “beka sorunudur”.
Bu anlamda eğitim, milli güvenlik meselesinin başında gelmelidir.
Eğitim, insana bilgi yüklemenin ötesinde kişilik kazandırma ve geliştirme eylemidir. Bir milletin kendi geleceğini inşa etme iradesidir. Eğitim bir sosyal olgu olmakla beraber tanzimi bir mühendislik projesi disiplini ile yapılmalıdır; belirlenen toplumsal amacı gerçekleştirmek için “yapılması gereken neyse o yapılmalıdır”. Eğitimde “mümkün olabilen değil olması gereken yapılmalıdır. Çünkü eğitim, insan yetiştirme, millet inşa etme ilmidir/sanatıdır.
İyi yetişmiş bireylerden oluşan milletin devleti de güçlü olacaktır.
Okul zili çaldı; herkes görev başına; geleceğimizi kurmaya başladık!
Öğretmenlerimize saygılar sunar, öğrencilerimize başarılar dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi