Derya Kömürcü
Muhalefetin Cumhurbaşkanı Adayı
Muhalefet söz konusu olduğunda kamuoyunun tabii ki en çok merak ettiği ve tartıştığı konulardan biri Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı. Peki muhalefetin nasıl bir cumhurbaşkanı adayı olmalı?
1- Muhalefetin ana gövdesini oluşturan CHP ve İYİ Parti’nin sadece liderlerinin değil, kadrolarının da benimseyeceği, seçim kampanyasında parti örgütlerinin aktif bir biçimde yer alacağı bir isim cumhurbaşkanı adayı olmalı. Meral Akşener’in kendisinin cumhurbaşkanı adayı olmayacağına yönelik yaptığı açıklama, bu konuda muhalefet içinde ciddi bir rahatlama yarattı. Bu sayede, kamuoyunda isimleri gündeme gelen bazı olası adaylara yönelik İYİ Parti seçmeninin oy desteğinin yüzde 58’den yüzde 77’ye kadar çıktığı görülüyor. Buna karşılık CHP ile İYİ Parti arasında cumhurbaşkanı adayının kim olacağından ziyade iktidar bloğundan kopan oyları kendine çekerek Türkiye’nin birinci partisinin hangi parti olacağına dair bir rekabetin ortaya çıkması; ya da seçim kazanıldıktan sonra böyle bir istikrarsızlaştırıcı rekabetin oluşabileceği izleniminin seçmene verilmesi, en tehlikeli risk olarak görünüyor.
2- HDP’nin seçmen kitlesinin, tercihen cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda, olmadı ikinci turunda desteklemekten imtina etmeyeceği bir ismin muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olması gerekir. HDP seçmeninin desteğini hesaba katmadan yüzde 50+1’in bulunabileceğini hayal etmek saflık olur. Bu gerçeği gören tüm siyasal elitlerin bunun gerektirdiği sorumlulukla hareket etmesi, kendi küçük siyasal kazanımlarından çok daha önemlidir. Zaman zaman İYİ Parti’den yükselen bireysel çıkışlar dışında genel anlamda muhalefet cephesinin bu durumun gereğini yerine getirdiğini tespit etmek gerekir. Bunda kuşkusuz HDP’nin izlediği özenli siyasetin de büyük payı var. Nitekim araştırmalarda, kamuoyunun gündeminde olan muhalefetin olası cumhurbaşkanı adaylarına oy vermek konusunda HDP seçmeninin bir çekincesi olmadığı görülüyor.
3- Yüzde 50+1’in belirleyici olduğu, dahası muhalefetin seçime rejim değişikliği vaadiyle gireceği, bu yüzden de cumhurbaşkanlığı kadar Meclis çoğunluğunu elde etmenin de son derece kritik olduğu bir ortamda, irili ufaklı tüm muhalefet partilerinin desteğini alabilecek bir ismin aday gösterilmesi gerekiyor. Özellikle DEVA, Gelecek, Saadet Partisi seçmenlerinin büyük ölçüde eski Erdoğan destekçileri olduğu göz önünde bulundurulduğunda, muhalefetin cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmasının birinci koşulunun, muhalefetin tüm unsurlarının kabulünü alacak bir ismi aday göstermesi olduğu görülüyor.
4- En geniş haliyle muhalefetin bir arada durmasının ve kamuoyu araştırmalarının gösterdiği kadarıyla seçmenlerin yüzde 50’den fazlasının desteğini alıyor olmasının nedeni, Erdoğan’a ve “başkanlık sistemi”ne olan karşıtlık. Bunun doğal sonucu ise seçimin kazanılmasının ardından yaşanacak geçiş süreci ve bu süreç sonunda güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmesi. Dolayısıyla muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olacak kişinin en önemli niteliklerinden biri de söz konusu geçiş sürecini gerektiği gibi yönetebileceğine dair güveni muhalefetin tüm unsurlarına verebilmesi olacaktır. İrili ufaklı tüm partilerin bir biçimde Erdoğan sonrası siyasete hazırlık yaptığı bir ortamda yeni cumhurbaşkanının kendisine verilmiş olan yetkileri nasıl kullanacağına dair en ufak bir şüphenin ortaya çıkması durumunda muhalefetin bir arada durmasının zorlaşacağını öngörmek yanlış olmaz. Kaldı ki güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçildiğinde hiçbir siyasi lider, halkın yüzde 50+1’inin desteğini almış bir “başbakan adayı”nı karşısında görmek istemeyecektir.
5- Açıkça görülüyor ki önümüzdeki seçimler sert geçecek. “Sopalı seçim” ihtimalini muhalefet göz ardı edemez. Tam da bu yüzden muhalefetin cumhurbaşkanı adayı siyaset üstü bir “çatı aday” değil, o sert seçim sürecini göğüsleyebilecek bir siyasetçi olmalıdır. Seçmenlerine her şeyden önce kendisi için aktif olarak çalışacak parti örgütleri olduğunu gösterebilmeli ve seçim gecesi kendisine verilen her bir oya sahip çıkabilecek cesareti ve organizasyonu olduğunun garantisini verebilmelidir.
6- En önemlisi, muhalefetin cumhurbaşkanı adayı seçimi kazanabilecek bir aday olmalıdır. Yukarıdaki maddelerin tamamını karşılayan ama kazanma ihtimali düşük bir ismin aday gösterilmesinin bir anlamı olmayacağı açıktır. Bu yüzden tüm bu koşulları göz önünde bulunduran, ama araştırmalardan elde edilen bulguları da dikkate alan bir yaklaşım geliştirmek en doğru yol olacaktır. Ülkenin sorunları, topluma yeni ve daha iyi bir yaşam vaadi sunabilen bir siyasal anlayışı gündeme getirerek çözülebilir. Türkiye’nin sadece bir cumhurbaşkanı adayına değil, kendisiyle birlikte âdeta bir ütopyayı topluma benimsetebilecek bir siyasetçiye ihtiyacı var.