İ. Bülent Çelik
Meclis değil BKM sahnesi mübarek!
72 AKP Milletvekilinin imzasıyla hazırlanan yasa taslağının onaylanması sırasında, salonda, kaderin garip bir cilvesi sonucu sadece 16 AKP milletvekili vardı. Yani yasayı hazırlayanlar bile orada değildi.
· · ·
O anda salondaki milletvekili sayısı daha fazla olan Muhalefet: “Tombalaa!” deyip yasayı reddetti.
· · ·
Kuliste muhabbete takılmış AKP’liler, başta Meclis Başkanı olmak üzere “Amman deyim!” diyerek kulisten oturumunun yapıldığı salona seyirttiler.
Gel gör ki iş işten geçmişti.
· · ·
Söylentilere göre olay, anında Saray’ın kulağına gitti. Sağlam bir fırça eşliğinde “Ya bu işi düzeltin ya da aha geliyorum oraya!” şeklinde diplomatik bir uyarı alındı ve salon bir anda AKP’li vekille doldu.
· · ·
Reddedilen metin, özünde devlet dairelerine personel alımı konusunda iktidarın elini daha da rahatlatacak maddeler içeriyordu. Son düzlükte kadroları revize etmek için çok önemliydi.
Gel gör ki: reddedildiği için 1 yıl boyunca yeniden kanun teklifi olarak meclise getirilemeyecekti.
· · ·
Özgür Özel’in deyişiyle “Başkan, boncuk boncuk terlemiş olarak diğer AKP’li kurmaylar ile birlikte koşa koşa salona girdi.
Düşündüler, taşındılar, ‘Elektronik oylama yapılmadı’ gerekçesi ile oylaması bitmiş hadiseyi iptal ettiler.
· · ·
Benim hatırladığım, bu iktidar döneminde, mecliste muhalefetin istemediği ve reddedilen ‘Irak Tezkeresi’ dışında bir teklif yok!
Bir de 2013 yılında, AKP tarafından verilen “Taşradaki sağlık personelinin özlük hakları” ile ilgili kanun teklifi yine AKP’li vekillerin oyları ile reddedilmişti.
Red sebebi ise, sıkı durun: Muhaliflerin teklife topluca onay verdiğini gören AKP’lilerin, kanun teklifini muhalefetten geliyor sanmalarıydı.
· · ·
Bu haftanın ikinci salvosu Meral Akşener’den geldi.
Fırsat buldukça, meşhur “Seni çok seviyom Tülaay!” fenomenindeki ağlayan adamı hatırlatan bir replikle “Evine dön Meral!” diye ünleyen Bahçeli’ye, bu kez “Evine dön!” çağrısını yapan Meral Akşener oldu.
· · ·
Bahçeli’nin “AYM (Anayasa Mahkemesi) de kapatılsın!” şeklindeki manidar çıkışından sonra Akşener: “Son hadiselere baktığımı zaman, bir yakın arkadaşının kız kardeşi olarak, kendisini evinde dinlenmeye davet ediyorum” dedi.
· · ·
Öyle ya! AYM’yi kapatmak, “köşkün bütün anahtarlarını denize atmak” gibi birşey!
Özgür Özel’in de artık işin makarasını yaptığı gibi, “AYM’yi kapatırsan HDP’yi kim kapatacak?
· · ·
“Meclis mizah yazarlarının işini elinden aldı!” şeklindeki yaklaşımı artık önemsemiyorum!
· · ·
Artık Meclis komedi sahneliyor, biz mizah yazarları da peşinden oyunun metnini yazıyoruz.
Spor yazarlığı gibi birşey!..
Valla böyle de güzel!
Aman avcı!
Mesela kerkenezin gözleri ultraviyole ışığı görür.
Bizim göremediğimiz yerdeki fareyi, farenin yaydığı ultraviyole ışınım sayesinde tv’de izler gibi izler.
· · ·
Kuşlar; çifte görme, ultraviyole görme, görüş sabitleme, detayları insanlara göre 3 kat daha keskin görme gibi özel kabiliyetlere sahiptirler.
Evrim onlarda, yaşamalarını mümkün kılacak en önemli iki silah olarak, uçma ve görmeyi geliştirmiştir.
· · ·
Şahin saatte 350 Km hızla uçabilir.
Avlarına yüksekten bu hızla dik dalış yaparlar. Ama öyle bir fren ve aerodinamik sistemleri vardır ki son anda yere çarpmazlar.
· · ·
İnsan gözünde, ışık retinaya gidene kadar damarlarda dağılır.
Yırtıcı kuşlarda bu damarlar yoktur.
Kuşlarda bulunan telefoto lensler avlarını 3 kat büyütür. Yani gözleri
bildiğiniz ‘zoom’ yapar.
Işığa adaptasyon sağlayan kasları çok güçlüdür.
· · ·
Göçmenlerin yön bulma mekanizmalarına hiç girmiyorum. Sayfalar tutar..
· · ·
Sonra bir avcı gelir.
“Spor yapıyorum” diye bu muhteşem mekanizmayı bir saçma yağmuru altında yere indirir.
Avı bulana kadar metrelerce yayılan bu saçma yağmuru karşısında zavallı kuşun hiç şansı yoktur.
· · ·
Yapmayın beyler!
Nisan ortası bölgemizdeki kuşların ağırlıklı yumurtlama mevsimi..
Onları rahat bırakın.
Yavrularını büyütsünler!..
Abbas yolcu!
Yılmaz Özdil’e “Atatürk’ün anısına hakaretten” soruşturma açılması en az Necati Doğru ve Emin Çölaşan’a fetocu diye soruşturma açılması kadar absürd ve gariptir!
· · ·
Bu davayı açanlar bu garipliği görmüyor olabilirler mi?
Mümkün değil!
Atatürk ile ilgili son yılların en kapsamlı ve en çok okunan kitaplarını yazmış ve takdir toplamış Yılmaz Özdil’i, bir çocuk bile Atatürk’ün anısına saygısızlık gibi bir fiil ile yan yana düşünemez!
· · ·
O halde bir gariplik ve absürdlük aranıyor.
Yani iş oraya kadar düşmüş.
Hadi hayırlısı
Hadi buyrun
Konda araştırmasına göre vatandaşın %67’si Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin eylemlerini destekliyor.
Konda bugüne kadar yayınladığı anket sonuçları itibariyle en ciddi araştırma kuruluşlarından biri.
· · ·
Peki Bu %67 ne demek?
Bu 67, Melih Bulu’nun o sandalyede kalmasını can havliyle savunan iktidarın bu düşüncesi ile cephe cepheye karşı olduğunu ifade etmek demek.
· · ·
Bu 67, doğrudan sorulduğunda AKP’ye karşı olduğunu söyleyemeyenlerin bunu dolaylı olarak ifade etmesi demek!
· · ·
Bu 67, ilk seçimlerde bu iktidara ve ortaklarına oy vermeyeceğini açıkça beyan etmek demek!
· · ·
Boğaziçi öğrencilerini terörist olarak niteleyip her gün yerlerde sürükleyenler şimdi bu %67’ye de terörist diyebilecekler mi?
Özgür Özel’e özel
Özgür Özel, diğer sütunda bahsettiğimiz Meclisteki skandal oylama sonrasında, hızla meclise gelip oylamayı iptal eden Meclis Başkanını “Saray’ın arzuhalcisi” şeklinde niteleyerek onu tarafsız olmamakla suçlayınca, Meclis Başkanı cevap verdi: “Pişman ederim!”
· · ·
Bir meclis başkanı, bir milletvekilini nasıl pişman edebilir? Düşündüm taşındım fazla bir seçenek bulamadım.
Mesela Özgür Özel, olur da meclis iç tüzüğe aykırı davranırsa zaten müeyyidesi ne ise onu uygular. Af yetkisi yok! Yani bu yolla pişman etme tehditinin bir anlamı yok!
· · ·
Kalıyor iki seçenek:
Mesela Özel’e dokunulmazlığının kaldırılması davası açılırsa dosyasını yıl sonuna bırakmaz. Berberoğlu ve Gergerlioğluna yaptığı gibi hemen okur! Özgür Özel de Enis Berberoğlu gibi, Gergerlioğlu’nun bir süre sonra olacağı gibi pişman olur!
· · ·
Bu da değil ise son bir seçenek kalıyor.
CHP sıralarına, Çarşı’da, “kasap” namı ile maruf bir futbolcu milletvekilini göndermek!
O kadar da olmaz tabi..
Ama olursa artık kim daha pişman olur, o da belli olmaz!