Burak Soyer
‘Kuzey rüzgarı’nın efsaneleri, tanrıları, kahramanları, mitleri…
Kevin Crossley-Holland’ın yazdığı, ‘İskandinav Mitolojisi’ kitabı, Türkiye’de fazlasıyla meraklısı bulunan Vikinglerin kahramanlarına, tanrılarına, efsanelerine detaylı bir bakış atarken, kuzeyin bu sert adamlarının 300 yıl süren ‘çağına’ da ışık tutuyor.
Türkiyeli dizi meraklıları İngiliz yapımcı Michael Hirst’e çok şey borçlu. Zira kendisi 1998 yılında senaryosunu yazdığı Elizabeth filmiyle tarihin sayfalarını tüm dünyayla beraber bizlere de açtı. Sonrasında ise dört sezon süren Tudors dizisini kaleme aldı. Ama asıl efsanesi ise bu yazının konusunun temelini oluşturan 2013 yılında yarattığı ve yine senaryosunu yazdığı Vikings dizisi oldu. Gerçi yapımcılığını Ertem Eğilmez’in yaptığı, Mehmet Aslan’ın yönettiği ve elbette Kartal Tibet’in Tarkan’a hayat verdiği muhteşem ahtapot sahneli 1971 tarihli Tarkan Viking Kanı filmiyle bu sarışın mavi gözlü Kuzeylilere aşinayız ama Vikings’in yeri başka tabii. Bir de metalin türevleriyle dinleyicinin boynunu koparan müzikleri ve bu türde sayısız grupları vardır ki, tadından yenmez. Motivasyon gerektiren her şey öncesinde şiddetle önerilir. İşte tüm bunların toplamı sonucunda İskandinav kültürüne ayrı bir ilgi oluştu. Bu ilginin yazınsal alana yansıması da kaçınılmazdı. Haliyle öyle oldu ve konuyla alakalı epey kitap yayınlandı. Bunlardan biri de Kevin Crossley-Holland’ın yazdığı, Say Yayınları etiketi, Simge Kaytan çevirisiyle okurla buluşan ‘Viking Mitlerinde, Tanrılar, Kahramanlar, Canavarlar’ alt başlıklı İskandinav Mitolojisi kitabı. Çocuk kitaplarıyla tanınan ama asıl ününü Guardian Ödülü’nü alan Arthur Üçlemesi’ne borçlu Holland’ın son kitabı İskandinavların meşhur mitlerine A’dan Z’ye ışık tutan, bu mitler hakkında yazılmış tarihi anlatılarla desteklediği bir eser.
“Bu yıl, Northumbria’da uğursuz kehanetler baş gösterdi ve insanları fena halde korkuttu. Devasa hortumlar oldu, şimşekler çaktı ve kızgın ejderhaların havada uçtuğu görüldü. Bu işaretlerin hemen arkasından büyük bir kıtlık geldi ve yine aynı yılın devamında, 8 Haziran’da kâfirlerin tahripleri, Lindisfarne’daki Tanrı’nın kilisesini yağma ve katliam ile berbat şekilde yok etti.” Meşhur The Anglo-Saxon Chronicle’da (Anglosakson Günlüğü) geçen “kâfirler” Vikinglerdi. Yıl ise 793’tü. Vikinglerin Lindisfarne’daki bu yağması onların daha da batıda isim yapmalarına neden olan olay olarak kayıtlara geçti. 300 yıl boyunca da Avrupa’da ve farklı bölgelerde fırtınalar koparttılar. Ayak basmadık yer bırakmadılar ve gittikleri her yere de kökten bağlı oldukları inançlarını, tanrılarını, cennetlerini, kahramanlarını götürüp bıraktılar.
‘İskandinav Mitolojisi’, “Körfez Adamı”, “yerleşen adam”, “savaşan adam” gibi anlamlara gelen ve genel olarak İsveçliler, Danimarkalılar ve Norveçlilerle özdeşleşen Vikinglerin 780-1070 yılları arasında güneye, doğuya ve batıya yaptığı ilerlemeleriyle açılıyor. Yazar Holland’ın burada yaptığı açıklama Vikinglerin gücüne ve 300 yıl gibi uzun bir süre içinde kendi ‘çağlarını’ nasıl yarattığına ışık tutuyor. Bakalım: “Bu ilerlemenin (yayılmanın) iki ana nedeni vardı: Birincisi, İskandinavya’nın nüfusu çok fazlaydı ve “ilk doğan” kuralı, küçük erkek çocukları şanslarını denizaşırı yerlerde aramaya zorluyordu. İkincisi, ticaret yollarını genişletme düşüncesi (örneğin Frizya ticaretinin gelişmesi ve Ren nehrinin kullanımının artırılması), Viking tüccarlarına ve korsanlarına çekici geliyordu. Ama insan, Vikinglerin maceracı, saldırgan ve ölümle alay eden yaratılışının, akın ve ticaret yapma, fethetme ve kolonileşme güdüsüne ek ivme kazandırdığını da düşünüyor.” Yazarın çok yerinde tanımlamasıyla aktardığı Viking karakterinde hiç şüphesiz ki “ölümle alay eden yaratılışı”na ayrıca dikkat çekmek gerekiyor. Zira apayrı bir yazı konusu olan Valhalla, neredeyse Vikinglerin ‘evi’ gibiydi ve her Viking bir gün Valhalla’yı tadacaktı.
Kitabın bundan sonraki kısmı tamamen Vikinglerin mitlerine efsanelerine ayrılmış. Vikinglerin ‘Yaratılış’ından Loki’nin Çocukları ve Fenrir’in Bağlanmasına, Vikinglerin meşhur Tanrılarının hazinelerinden Thor efsanesine ve onun Utgard’a yaptığı yolculuğa, Hrungir ile yaptığı düelloya, Loki’nin kavgasına ve elbette Ragnarok’a kadar ne varsa Holland’ın masalsı kalemiyle kitapta kendine yer buluyor. Kısaca ‘İskandinav Mitolojisi’, kuzeyin bu sert adamlarının dünyasına detaylı bir bakış atarken Vikingler için bir nevi yaşam anlamı ifadesi taşıyan ‘kutsallarını’ mercek altına alıyor.