Derya Kömürcü
Kararsızlar efsanesi
Türkiye seçime doğru yol alırken psikolojik mücadele de hız kazandı. İktidarın oy kaybı apaçık görünür hale gelmişken çeşitli çevreler iki anlatıyı ısrarla topluma benimsetmeye çalışıyor.
Birincisi, en büyük parti “kararsızlar partisi” anlatısı. Yani kararsızlar o kadar geniş bir seçmen kitlesi oluşturuyor ki, kamuoyu araştırmalarının partilerin oy oranlarına dair elde ettiği bulguların bir hükmü olmadığı ima ediliyor.
İkincisi, kararsızların AKP-MHP’ye geri döneceği ve yukarıdaki birinci anlatının doğru olduğu varsayımından hareketle AKP ve Erdoğan’ın gri bölgedeki seçmenin desteğini alarak yeniden seçimi kazanacağı anlatısı.
Öncelikle belirtmem gerekir ki kararsızların oranı hiç de anlatıldığı kadar yüksek değil. Bazıları, kararsızlar ile oy kullanmayacağını ifade edenleri birlikte ele alarak yüzde 11 civarında ölçülen kararsızların aslında yüzde 20’nin üzerinde olduğunu iddia ediyor. Ama ikisi aynı şey değil.
Kararsız olduğunu söyleyen seçmenle oy kullanmayacağını söyleyen seçmeni aynı kategoride ele almak, elma ile armudu toplamaya benziyor. Türkiye’de seçime katılım oranlarının yaklaşık olarak yüzde 85 civarında gerçekleştiğini, yani yüzde 15’e yakın bir seçmen kümesinin oy kullanmadığını ya da kullanamadığını göz ardı etmemek gerekir.
Bunların önemli bir kısmını sistemi protesto ettiği ya da sisteme inancı kalmadığı için oy kullanmayanlar oluşturuyor. Bu seçmenlere seslenmek konusunda muhalefet, 20 yıllık iktidardan çok daha avantajlı. Diğer bir kısmı ise teknik, hukuki bir engel ya da seçim günü karşısına çıkan bir sağlık sorunu, iş, meşguliyet gibi sebeplerle sandığa gidemeyenlerden oluşuyor. Ölçemediğimiz ama varlığını çok net bir biçimde gözlemlediğimiz bir diğer kesim ise ülkenin içinde bulunduğu baskı ve adam kayırmacılık ortamında oy tercihini açıkça ifade etmekten çekinenler. Bu küme aslında muhalefete yakın olmakla birlikte oy kullanmayacağını söylüyor.
Oy kullanmayacakları bir kenara bırakıp tek başına kararsızları ele aldığımız durumda sorulması gereken iki önemli soru var.
Bir: AKP ve MHP oy kaybederken kararsızların sayısı giderek artıyor mu?
Hayır, kararsızların oranı AKP ve MHP’deki oy kaybına paralel bir biçimde artmıyor. Son bir yıl içinde yaptığımız araştırmalar AKP-MHP iktidarının –kararsızlar ve oy kullanmayacaklar dağıtılmadan– oy oranında 5-6 puanlık bir gerileme olduğuna işaret ediyor. Buna karşılık kararsızların on iki ay boyunca yüzde 10-11 seviyesinde seyrettiğini, yani iktidardan kopan 5-6 puanlık seçmen kümesinin kararsızlar içinde yer almadığını görüyoruz. Temmuz 2021’de yüzde 19,6 ölçtüğümüz kararsız ve oy kullanmayacakların oranını Temmuz 2022’de yüzde 20,1 ölçüyorsak ve aradaki aylarda da kayda değer bir oynaklık yoksa, kararsızları ve oy kullanmayacakları birlikte ele alacak olsak bile böyle bir artışın söz konusu olmadığını söyleyebiliriz.
Dolayısıyla iktidarın 24 Haziran 2018 seçimlerinden bugüne 15 puanın üzerinde oy kaybettiği ama AKP-MHP’den kopan seçmenin kararsızlar ve oy kullanmayacaklar içinde kümelendiği ve bu yüzden muhalefet partilerinin oylarını artıramadığı iddiasını rakamlar doğrulamıyor.
Gelelim ikinci soruya: Kararsızlar gerçekten kararsız mı?
Hayır, o kadar da kararsız değiller. Yakın hissettiği bir parti olduğunu söyleyenlerin oranı hiç de az değil. Ve yakın hissedilen parti sıralamasında AKP, CHP’ye fark atmadığı gibi MHP de İYİ Parti’nin epey gerisinde kalıyor.
Belki bundan daha önemlisi kararsızların önemli bir kısmının ittifaklar içindeki partiler arasında bir kararsızlık yaşıyor olması. Yani CHP’ye mi İYİ Parti’ye mi oy vereceğine karar verememiş bir seçmen kendisini kararsız olarak nitelendiriyor, ancak Cumhur İttifakı’na mı Millet İttifakı’na mı oy vereceği sorulduğunda tercihini çok daha net bir biçimde ifade edebiliyor.
Kararsızların ittifak tercihlerine baktığımızda Millet İttifakı’na oy veririm diyenlerin Cumhur İttifakı’na oy veririm diyenlerden açık ara fazla olduğunu görüyoruz.
Tüm bu bulgular bize gösteriyor ki hem kararsızlar iddia edildiği kadar büyük ve giderek genişleyen bir seçmen kümesi değil, hem de ağırlıklı olarak geçmişte AKP ve MHP’ye oy vermiş olsalar da bu partilere geri dönme eğilimleri söylendiği kadar kuvvetli değil.