İ. Bülent Çelik

İ. Bülent Çelik

Kandırılmaktan beslenmek!

Devlet adamı olmak zor iştir.
Hasbelkader devletin bir makamına seçilmekle devlet adamı olunmuyor.
• • •
Sadece bireysel bilgi, bireysel deneyim, bireysel tecrübe, bireysel zeka yetmez.
Her şeyi bilemezsin!
Her konuda uzman olamazsın!
Öyle bir şey mümkün değil!
• • •
Mümkün olsaydı, en iyi puanlarla üniversitelere giren, üniversiteyi birincilikle bitiren en çalışkan, en zeki, yayınları en fazla atıf almış bir hoca bulup ona, hem kalbimizi ameliyat ettirir, hem anayasamızı yazdırır hem de ekonomimizi yönettirirdik.
• • •
Aynı bilim alanında bile onlarca alt disiplin, onlarca ayrı uzmanlık alanı var.
Gerçek devlet adamlığı, her şeyden önce ortak akıla, uzmanlığa, bilimselliğe değer vermekle olunur.
• • •
Elbette son kararı lider verir.
Ama doğruya en yakın seçenekleri bulduktan sonra..
• • •
Lider, eğer bu ortak akıl metodunu kullanmaz, her konuda kendi aklına ya da etrafında her şeyi bildiğini iddia eden birkaç adamın aklına müracaat ederse çok kandırılır!
• • •
Eli kulağında!
Göreceksiniz!
Gara Operasyonu konusunda da bir “kandıran kişi” önünde sonunda bulunacaktır!.
• • •
Birkaç yıl önce, “program karikatüristi’ olarak katıldığım bir ‘Kral Çıplak’ programında Yazar Soner Yalçın, Yazar Mustafa Mutlu’ya soruyor:
“Atatürk’ü kimse kandırabildi mi?”
Mustafa’nın cevabı elbette “Hayır!”
“Atatürk’ü kimse kandıramadı…”
• • •
Atatürk bilgiliydi, tecrübeliydi, zekiydi ama başka bir şey daha yapıyordu.
Kimilerinin o, “her akşam rakı masası” diye hafife almaya çalıştığı olgu, günü yoğun çalışmayla geçirmiş Atatürk’ün, akşamlarını da değerlendirdiği danışma toplantılarıydı.
• • •
Görülen köy kılavuz istemez! Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir!
Danışmazsanız, ortak akıla başvurmazsanız, bilimden uzmanlıktan destek almazsanız kandırılırsınız.
• • •
Bu zamana kadar bu yüzden kandırıldınız.
Bundan sonra da kandırılırsanız bu yüzden kandırılacaksınız!

Ziya Selçuk 2020:

“Bizim için mayıs, haziran ayları çok önemli. Diyelim ki bu tür bir durum söz konusu olmadı. O zaman bizim için temmuz ve ağustos ayları, daha çok tatil olarak değerlendirmek istediğimiz aylar. Bu senaryo gerçekleşmezse eylül ve ekim ayları bizim açımızdan çok kritik. Hem mayıs, haziran önemli, hem de eylül, ekim önemli. Bunların hepsi için gün gün, hafta hafta planlarımız hazır!”

Suçlu Prompter

Suçlu Prompter
Cumhurbaşkanı, Bay Kemal’e neden “terbiyesiz herif!” dedi?
El cevap: Çünkü ‘prompterin kapsama alanının’ dışına çıktı!
Yoksa demezdi!
• • •
“Ankara Kongre” sahnesinde, prompterin görüş alanını soldan terkediyor, “Bay Kemal, sen ne yüzsüzsün yaa!” diyor, prompterin görüş alanını sağdan terkediyor: “Terbiyesiz herif! Sana Milli Savunma Bakanımı gönderdim!..” diyor.
Arada, ortaya, prompterin önüne geliyor; Pir Sultan’dan, Yunus’tan dizeler okuyor..
• • •
Dikkat edin: Sayın Cumhurbaşkanımız ne zaman promptersiz bir alanda konuşsa, konuşmaları gündem oluyor.
Prompterin kapsama alanı dışındayken Bay Kemal’e “Sende yüz var mı?” diye soruyor.
“Bunu da öğren!” diyor.
“Ürkek!” diyor, “Korkak!” diyor.
“Bıdo diyor, gomiş diyor, kocaman dünyayı iki kelimeyle idare ediyor!..”
Ama Bay Kemal’in “Gel istediğin televizyonda karşıma çık! Neden korkuyorsun?” şeklindeki çağrılarına asla ve kat’a cevap vermiyor!
• • •
Sahi, bu kadar herşeye hakimken, neden bir canlı yayında “Bunu da öğren Bay Kemal” dediği muhalefet liderinin karşısına çıkmıyor?
Sakın koskoca Cumhurbaşkanı, bir ‘Bay Kemalcik’ ile televizyon münazarasından korkuyor olmasın?
• • •
Hadi canım sende!

İletişim başkanı açıkladı Uzaylılarla yakın temastayız

Cumhurbaşkanı’nın “Aya sert iniş” projesini açıklamasından sonra, Cumhurbaşkanlığı İletişim dairesi Başkanı Altun, bir basın toplantısı düzenleyerek, bir süredir uzaylılarla yakın temasta olduklarını, kısa zamanda detayları kamuoyu ile paylaşacaklarını belirtti.
Altun’a yakın çevrelerin, kendisine yönelik: “Abi nasıl böyle allahlık bir açıklama yaparsın? Yakında kamuoyuna ne diyeceğiz? Hangi detayları göstereceğiz?” şeklindeki serzenişlerine “Uzayda zaman mekan yok! Battı balık yan gider!” şeklinde cevap verdiği bildiriliyor.

“Tarım bakanından yeni öneri! Avrupa’ya panda yoğurdu satacağız!
Geçtiğimiz yıllarda, İzmir’de sektör temsilcileri ile yapılan bir toplantıda, üreticilerin “kepek fiyatı buğday fiyatını geçti, besiciler zor durumda!” şikayetine karşılık. “O zaman seneye kepek desteklemelerini artıralım çiftçiler daha çok kepek eksin!” şeklinde cevap veren Tarım Bakanı Pakdemirli bu kez Bafra’dan bombaladı: “Ben diyorum ki, Avrupa’ya panda yoğurdunu tanıtalım ve ihraç edelim. Hem sevimli pandalara da bir katkımız olsun! Çok faydalı ve besin değeri yüksek olan bu yoğurttan, Bafra ziyaretimde isminin ‘Pustafa’ olduğunu söyleyen bir üretici ikram etti. Bizzat yedim ve çok beğendim! Bu bol kaymaklı yoğurt taş gibi ve bir harika!” şeklinde konuştu!
Bakanlık personelinin; konuyu Bakan’a kimin izah edeceği hususunu, aralarında düzenledikleri kura ile belirlemeye çalıştıkları, son gelen bilgiler arasında.

Açılım sürecinde öncelik Çin restoranlarına verilecek
Pandemi nedeniyle uzun süredir satış yapamayan; bir kısmı kapatan ve bir çoğu da kapatma noktasına gelen lokanta ve restorancılar isyan edince, Sağlık Bakanlığı bir ‘gevşetme planı’ açıkladı. Bununla birlikte açıklanan planda, gevşeme önceliğinin Çin restoranlarına verilmesi tepki topladı.
Durum üzerine Lokantacılar Odası Başkanı Kerami Terskepçe bir açıklama yaparak “Görülüyor ki aşı almak için Çin’e verilen tavizler sadece Uygur Türkleri ile sınırlı kalmamış.. Yerli milli lokantacı taş mı yesin?” dedi.

Kaldık mı koku testine?

Bakan 2 Aralık’ta müjdeyi verdi!
“Çinden aşılarımız geliyor. 50 Milyon doz anlaşma yaptık. 11 Aralık’ta sağlık çalışanlarından başlıyoruz. Nisan’da da yerli aşımız hazır!”
• • •
11 Aralık’ta 30 milyon doz gelecekti. 30 Aralık’ta 3 milyon doz geldi.
Test süresi filan.. 24 Ocak’ta Sağlık çalışanlarına aşı yapılmaya başlandı.
• • •
10 milyon doz olduğu söylenen ikinci parti aşı 6,5 milyon doz olarak THY uçağı ile 25 Ocak sabahı İstanbul’a indi. Sağlık çalışanlarının ikinci dozu ancak başladı.
• • •
Bakan “Günde 2 milyon kişiye aşı yaparız!” dedi.
İlk partinin gelişinden bu yana İki ay bitmek üzere..
Gelen aşı 10 milyon doz.
Sağlık bakanlığının son verilerine göre aşılanan kişi sayısı 6 Milyon.
o da henüz ilk doz!
50 Milyon doz için sözleşme yapılmış. Bu ancak 25 milyon kişiyi aşılayabiliyor.
En az aşılanması gerekenlerin, kalan 25 milyon kişisi için henüz sözleşme bile yok!
• • •
“Rahatız!” diyebilmek, okulları, restoranları, kahvehaneleri dikkatli de olsa açabilmek için için 50 milyon kişinin 2. doz aşılarının tamamlanması gerekiyor.
Yani 100 milyon aşı.. Henüz 6 milyondayız.
2 Ayda 6 milyon aşı yapılabildiyse; bu hızla gidersek, aşıyı en azından bu düzen aksamadan alabilirsek, 50 milyon kişiyi iki doz aşılamak için bize daha kabaca 70 ay gerekiyor..
Neredeyse 6 sene!
• • •
Birinci tur aşı aşı bitene kadar ilk aşı olanları koruyan antikorların varlığını sürdürüp sürdürmeyecekleri muamması da işin cabası!
• • •
Yani demem o ki bu iş bu abdestle olmaz!
Oll-mazz!
Bu hesabı yapmak için bilim adamı olmaya, Bilim Kurulu Üyesi olmaya gerek yok!
• • •
Ya aşılama maratonunda bir şeyleri değiştireceğiz, ya da becerebildiğimiz yere kadar kendimizi korumayı elden bırakmayacağız!.. İş başa düşecek..
En iyi bildiğimiz “koku testi”ne devam edeceğiz…
En azından kokuyu aldıkça içimiz rahatayacak!
• • •
İleriyi gören Sağlık Bakanımız vaktiyle demişti de gülmüştük!
Ne demişti:
“Covid-19’a karşı elimizde çok güçlü bir koz var!.. Yakalanmamak!”
Demek ki artık sürü bağışıklığında “şeyini kurtaran kaptan!” modeline geçebiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İ. Bülent Çelik Arşivi