Alaaddin Dinçer
Kamu Okullarında Okuyan Yabancı Çocuklar
MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinde her yıl bir önceki yılın verileri İzleme ve Değerlendirme Raporu olarak yayınlanmakta. Bu raporda yabancı çocuklara bir bölüm ayrılarak, bu bölümde çocukların okul çağında olup (5-17 yaş) okullaşan ve okullaşmayan sayıları ile oranları verilir. Son yayımlanan raporda yer alan bilgilere göre, Türkiye’de yaşayan yabancı çocukların saayısının 1 milyon 448 bin 638 olduğu, bunlardan 993 bin 336 (%68.53) okullaştığı, 455 bin 302 (%31.47) okullaşmadığı anlaşılmakta. Yabancı uyruklu öğrenciler arasında 790 bin çocuk ile Suriye yurttaşı olan çocuklar ilk sırada gelmekte. Okullaşma oranının en tüksek olduğu sınıf %95,62 oranı ile ilkokul 1.sınıflar olduğu görülmekte. Okullaşmanın en düşük oranda olduğu sınıf %23,62 oranı ile lise 12.sınıflar oldu. Ve bu çocuklar TC Yurttaşı olan çocuklar ile birlikte okullarda eğitimlerine devam etmekte. Yabancı uyruklu çocukların yoğun olduğu okullar İstanbul, Gaziantep, Şanlı Urfa, Ankara, İzmir, Mersin, Adana, Bursa, Hatay ve Konya illerinde bulunmakta.
İzleme ve Değerlendirme Raporunun Suriyeli Çocuklarla ilgili bölümünde şöyle denilmektedir:
“Suriyeli Çocukların, Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi Projesi (PIKTES)Millî Eğitim Bakanlığı adına Genel Müdürlüğümüz uhdesinde bağımsız bir koordinatörlük olarak geçici koruma altındaki çocukların, Türkiye’deki Türk eğitim sistemine erişimleri ve sosyal uyumlarına katkıda bulunmak amacıyla yürütülen bir eğitim projesidir. Millî Eğitim Bakanlığı ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu arasında yapılan 2018/403-554 sayılı Proje Sözleşmesiyle tanımlanan PIKTES bütçesinin tamamı, Avrupa Birliği tarafından, Türkiye’deki Mülteciler için Mali Yardım Programı (FRIT) anlaşması çerçevesinde doğrudan hibe yöntemiyle karşılanmaktadır.
2016 yılında başlatılan proje, hâlen ülkemizin 26 ilinde (Adana, Adıyaman, Ankara, Antalya, Batman, Bursa, Çorum, Diyarbakır, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Kilis, Kocaeli, Konya, Malatya, Mardin, Mersin, Osmaniye, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa, Yalova) sürdürülmektedir. 2018 yılı Aralık ayında 2. fazına başlayan PIKTES Projesi 2023 yılı Ocak ayına kadar devam etmiştir.
PIKTES Projesinin faaliyetleri şöyle sıralanmaktadır:
*Türkçe ve Arapça dil eğitimi
*Erken çocukluk eğitimi
*Mesleki ve teknik eğitim bursu
*Telafi ve destekleme eğitimleri
*Taşıma hizmeti, kırtasiye yardımı, ekipman desteği sağlanması
*Öğretmen eğitimleri
*Farkındalık arttırma faaliyetleri
*Suriyeli Ailelerin eğitim hizmetleri hakkında bilgilendirilmesi
*Sosyal Uyum Faaliyetleri
*Türkçe müfredatın güncellenmesi
*Güncelleme-içerik geliştirme ve uygun eğitim ortamı sağlanması
*MEB yönetim kademesi ve diğer personeller için farkındalık eğitimleri
*Proje araştırma faaliyetleri ve konferanslar
*Paydaşlarla koordinasyon toplantıları
*İzleme ve Değerlendirme”
“ASİMİLASYON” DENİLİYOR BU DURUMA”
MEB İstatistiklerinde görünmez yabancı çocuklar. TC Yurttaşı çocuklar gibi okullarda bayrak ve resmi bayram törenlerine katılır, aynı mevzuata, karne ve diploma belgesine tabi tutulurlar. Okulda Türkçe okuyup, yazıp, anlamaya ve anlatmaya çalışırlar. Anadilleri ev dışında ikinci dil, kendi ülkelerinin tarih, kültür, sanat, edebiyat ve coğrafyalarına yabancıdır artık onlar. Bilim insanları asimilasyon diyor bu duruma. Bizim ülkemiz dahil kimi batılı ülkeler entegrasyon. Asimilasyon ya da entegrasyon ne denilirse denilsin ikincil muamele görür ve her daim ötekidir bu çocuklar.
İlk paragrafın sonunda yazılı 10 ilin bazı okullarında sınıf mevcutları büyük oranda yabancı çocuklardan oluşmakta. Önceleri okullarda aylıklı rehber bulunmaktaydı. Ancak, son yıllarda bu uygulamaya son verildi. Ebeveynler arasında Türkçe’yi iyi konuşanlar varsa öğretmenlere rehberlik yapmakta, önyardımcı olmakta. Yardımcı rehber yoksa sayfalara sığmaz yaşadıkları ve anlattıkları öğretmen arkadaşların. Savaşın, şiddetin, ayrılığın, ayrımcılığın yokluğun, yoksulluğun, açlığın, başka bir ülkede sığınmacı olmanın yarattığı psikolojik sorunlar sinmiştir üzerlerine. Çocukların duygusal ve ruhsal enerjileri aşınmıştır.
Ulusal ve uluslararası siyasetin pazarlık unsuru olarak görülürler. Yeni sağ, popülist ve milliyetçi kimi siyasetçiler, “gönderelim, göndermeyelim de besleyelim mi” sloganıyla oy devşirirler halktan. Tıpkı “Netekim Evren”in “asmayalım da besleyelim mi?” demesi gibi. Birkaç milyar avro almak adına, kimi siyasetçiler tarafından otobüslere bindirilip Avrupa sınırlarına bırakılırlar. Okullardaki yabancı öğrenci denilince akla hep Suriyeli çocuklar gelirdi. Oysa son yıllarda diğer ülkelerin çocuklarının sayısında da büyük artış gözlenmekte. 790 bin Suriyeli çocuk dışında diğer ülkelerin yurttaşı olan 203 bin çocuğa eğitim verilmekte okullarımızda. 203 bin çocuğun hangi ülke yurttaşı olduğu raporlarda ayrıntılı olarak verilmemekte. Ancak, Göç İdaresi Başkanlığı’nın verilerine bakıldığında bu çocukların; Afganistan dahil Orta Asya ülkelerinden, Rusya’dan, Suriye dışındaki diğer Orta Doğu ve Afrika ülkelerinden gelenler oluştuğu anlaşılmakta.
KAYNAK KESİNTİYE UĞRAMIŞ GÖRÜNÜYOR
Sonuç olarak, zaten pek çok sorunla baş etmek zorunda olan eğitim sistemi (okullar, yönetimler, öğretmenler, öğrenciler, ebeveynler vb gibi) yaklaşık 1 milyon çocuğun sisteme dahil olması ile yeni sorunlar eklenerek ilerlemeye çalışıyor. PİKTES Projesinin sağladığı kaynakların Ocak ayından bu yana kesintiye uğradığı anlaşılıyor. Dış destek ve kaynağın bitmesi ve yenilenmemesi MEB bütçesine ek yük anlamına gelmekte. İlkokul 4. sınıfa hatta ortaokul 5. sınıfta okuyan yabancı çocuklar arasında bulunan Suriye yurttaşı çocukların Türkiye’de doğan çocuklar olduğunu verilerden yola çıkarak öngörmekteyiz. Türkiye’de yeni doğan çocuk sayısı ve okullaşmayan çocukların okullaşması nedeniyle, okullardaki yabancı çocuk sayısının her geçen yıl artacağını söyleyebiliriz. Yabancı öğrencilerin kendi anadillerini birincil dil olarak eğitimde öğrenmelerinin temel bir hak olarak görülerek düzenlemelerin buna uygun yapılması, MEB bütçesin de ek artış sağlanarak bu alanda görülen ihtiyaçlara göre yatırım programlarının planlanması gerekmekte. Çocukların hem eğitimden uzak kalmayacakları hem de asimilasyona tabi tutulmayacakları bir sınıf/okul modeli oluşturulmalıdır. Onlar ülkemizde yabancı da olsa çocuk ve çocuğun üstün yararı bütün değerlerin üstünde olduğu anlayışıyla hareket etmek toplum olarak hepimizin sorumluluğu.