'KADINLARA BİÇİLEN ROL ANNELİK VE EŞ OLMAK"

ÇİĞDEM ANAD; Kadınlara karşı bir nefret söylemi var mı?
ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU; Kadın yaşamına yönelik bir nefret söylemi var.Kadının özgürleşmek için bulunduğu her girişim büyük bir nefretle karşılanıyor. Kadını şeytanlaştıran bir yapı ile karşı karşıyayız. 6284 sayılı yasayı yürürlükten kaldıralım, İstanbul sözleşmesini fesh edelim diye girişimleri görüyorsunuz. Meclis kürsülerinden, medyadan, çeşitli kanallardan bunu tekrarlıyorlar. Eğer kadın öldürülmüş ise, başına taciz, tecavüz gelmişse "bundan kendisi sorumludur" diyen bir ortam var. Bu politikadır. Kadının bugün yaşadığı her eşitsizlik bir siyasettir. Bizim toplumumuzda kadın ve erkek ilişkisini şekillendiren en önemli faktörler devlet, ekonomi ve dindir.
ÇİĞDEM ANAD; Din nasıl şekillendiriyor?
ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU; Toplumsal kalıp yargıları dinle güçlendiriyorsunuz. Örneğin Diyanetin ailenin yaşamını biçimlendiren bir etkisi var. Yaklaşık 20 yıldır kadınlara ve erkeklere şunu söylüyorsunuz; " kadınların rolü ailenin sınırları içinde kalarak tanınmalı." Çünkü biz milli ve dini aileyi kurumsallaştırmayı görev edindik." Devlet, ekonomi ve din bir üçgen kuruyor, iktidar ve tahakküm ilişkisini sürdürüyor. 30 yıldır üniversitelerde görev aldım, yöneticilik yaptım. Mesleğimi yaptığım her alanda cinsiyetçilikle karşılaşmadığım bir zaman dilimi olmadı.
ÇİĞDEM ANAD; Bu cinsiyetçi yaklaşımı sanat çevresinde de görüyor muyuz Belçim Bilgin?
BELÇİM BİLGİN; Hemen bir kaç örnek vereyim. Dizi setlerinde erkek ve kadın oyuncunun aldığı ücretler arasında kadının aleyhine büyük fark vardır. Ayrıca dizilerdeki kadın rollerine bakalım. Örneğin benim rol aldığım Kördüğüm dizisinde beni idealist bir doktor rolünden çıkarıp, küçük bir dadıya dönüştürdüler. Çünkü bu rolde evli olmama rağmen başkasına aşık olmuştum ve tepkiler nedeniyle idealist bir kadın rolünden dadıya dönüştürüldüm. Bu nedenle diziden beni çıkarmalarını istedim. Dizilerdeki hikayelere bakın; kadınları prototipleştiren, kadınları hep mazlum, aldatılan gösteren senaryolar.
ÇİĞDEM ANAD; Türkiye'nin kültürel hayatının biçimlenmesinde dizilerin etkisi çok büyük. Kadın oyuncuların bu konuda duyarlılığı önemli.
ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU; son yirmi yılda kadınları annelik, eş rollerine sıkıştıran bir yapı var. Tabii bu yapıyı tv dizilerindeki rol modellerle de sürdürüyorlar .Bu bir ideolojidir.
BELÇİM BİLGİN; ABD'deki " me too" rüzgarıyla birlikte burda da kadınlar kenetlenmeleri gerektiğine uyandılar ama tepkileri göğüslemeye hazır olmak gerekir tabii.
ÇİGDEM ANAD; "ME TOO" hareketinde bir çok kadın ortaya çıktı ve " ben de tecavüze, tacize uğradım" dedi. Türkiye'de "me too" hareketi başlasa kadınlar konuşur mu?
BELÇİM BİLGİN; Biz bu konuyu geniş oturumlarda da açıyoruz. Oturumlarda görüyoruz ki; 10 kadından dokuzu daha çocukken tacize uğramış. Eğer biz bir konuşmaya başlarsak; o kadar çok var ki…
ÇİGDEM ANAD; Toplumun yargılamasından " o kadın da boşuna tacize uğramamıştır, hak etmiştir vs." gibi suçlamalardan mı çekinirsiniz?
BELÇİM BİLGİN; Kesinlikle
ÇİĞDEM ANAD; Bütün kesimlerdeki kadınlar için taciz, tecavüz, istismar hakkında konuşabilmek zor oluyor.
ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU; Mümkün bile olamıyor.
BELÇİM BİLGİN; Bir de çocuklar tecavüz eden kişiyle evlendirilerek korkunç bir hayata mahkum ediliyorlar.
ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU; Bu bir işkence, tam bir sivil işkence. Çocuk koruma sistemi var ama harekete geçiremiyoruz. Bu sorunları çözmek için toplumsal kadın hareketinden başka bir yol göremiyorum açıkçası.
ÇİĞDEM ANAD; Siz aile danışmanlığı da yapıyorsunuz. Çiftlerin sorunlarını dinliyorsunuz. Sorunları nasıl kategorize edersiniz?
ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU; Özellikle modern yaşamın çiftlerin önüne koyduğu rollerle öğretilmiş muhafazakar roller arasında müthiş bir çatışma var. Kadınlar evlilik rollerinde eşitlik talep ediyor, erkek öğrendiği erkek rolünü bırakmak istemiyor. Muhafazakar iktidarın toplumda tahakkümle kurduğu ilişki aileden bağımsız değil. En çok çatışma kadın ve erkeklerin kendi kök ailelerinden getirdikleri sorunlardan kaynaklanıyor. Bir de para ilişkisi var. Ekonomik koşullar nedeniyle ayrılmak da istemiyorlar. Her iki taraf da ilişki de haklı olduğunu iddia ediyor.
BELÇİM BİLGİN; Teknoloji, internet ile kadının farkındalığı yükseldi. Başka hayat biçimleri öğrenildi. Kadınlar kendilerine sunulanı sessizce kader diyerek kabul etmiyorlar, özellikle genç kuşak. Kadınların protesto gösterilerinde de bunu sloganlarından görüyoruz.
ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU; Pankartlarda " idare edemem anne" yazıyor. Bu bir değişme ve dönüşmenin manifestosunun başlığı. Bunu gören bir iktidar var ve bu hareketi kırmak için her şey yapılıyor. Kadın sivil toplum örgütlerinin hükümet destekli bir alternatifini kurdular. Bunlara gongo deniyor.Toplumsal cinsiyet eşitliği yerine toplumsal cinsiyet adaleti diyorlar. Oysa ki eşitliğin olmadığı yerde adalet olmaz.
BELÇİM BİLGİN; Dünyada ne olup bittiğini artık herkes görüyor. Genç kadınlar diyor ki; " anne seni dinlemeyeceğim, sen uydun ama ben uymayacağım, bütün geleneksel ve töresel normları reddediyorum" Değişimin önlenemez olduğu idrak edildi.
ÇİĞDEM ANAD; Kadınların biraraya gelmesindeki en güçlü motivasyonlardan biri nedir?
ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU; Hayat çok kıymetli bir şey ve kadınlar kendi hayatları ellerinden alındığında , çocuklarının hayatının olmayacağını da anladılar. Bu da çok önemli bir motivasyon.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Çiğdem Anad Arşivi