Mehmet Şandır
İNSANLIĞIN SONU FİLİSTİN Mİ?
8 Mayıs’tan bu yana Filistin’de İnsanlığın ölümünü seyrediyoruz.
Tüm dünya; devletler, kurumlar ve insanlar; çaresiz ve duyarsız; bir “bale” seyreder gibi çıkmaz bir sokağa hapsedilen Filistin halkının İsrail tarafından linç edilmesini seyrediyor.
İSRAİL,
Mescidi Aksa’da ibadet eden Filistinlilere her yıl olduğu gibi Ramazan’ın son haftasında yine saldırdı.
Büyük kısmı çocuk, kadın ve sivil insanlar olmak üzere yüzlerce insanı katletti, binlerce yaralı var. Batı Şeria ve Gazze’de yaşamın alt ve üst yapısını hatta tüm canlıları imha ediyor.
İki milyon insanın yaşadığı, deniz ve İsrail tarafından kuşatılmış, uzunluğu 42, eni ortalama 9 kilometre olan 360 kilometrekare yüzölçümlü Gazze’ye gece gündüz günlerce binlerce ton bomba yağdırmakta; dünya çaresiz veya duyarsız seyretmektedir.
Sahadan haber geçen basın mensuplarının bildirdiğine göre aynı anda 130 savaş uçağı Gazze’nin üzerinde aralıksız uçuş yapıyor; önceden haber vererek binaları, evleri, yolları bombalıyor.
Yaşam için nefes borusu görevi yapan yer altı tünelleri, içindeki insanlarla birlikte havaya uçuruluyor.
Bölgede daha önce görev yapan haberciler, İsrail’in, korkunç bir istihbarat ve silah gücü olduğunu, Filistinlilerin nefes almasını bile takip ettiğini, sınırsız bir kinle saldırdığını, çok adaletsiz, eşit olmayan bir savaşın yaşandığını televizyon kanallarında anlatıyorlar.
İsrail’e güç yetmiyor;
Yarısı İsrail’de yaşayan yaklaşık 20 milyon Yahudi, sahip oldukları medya ve finans gücü ile bugün dünyayı esir almış, insanlığı katlediyor.
İslam ülkeleri ve Araplar çaresiz, göstermelik bir çırpınış içinde sadece nutuk atıyorlar.
Türkiye’nin, Sayın Cumhurbaşkanı’nın samimi gayretleri sonuçsuz kalmaya mahkum…
Rusya ve Çin olaylara seyirci…
ABD ve Avrupa devletleri, “İsrail’in kendini savunma hakkı var” diyerek katliama arka çıkıyor.
Aslında, savaş ve ölüm üzerinden siyasi bir satranç oynanıyor.
Türkiye ve İran’ın, bölge ülkeleri ile normalleşme yönünde gelişen ilişkilerini tehlikeli görüyorlar ve Arap ülkelerine gözdağı vermek istiyorlar.
Bölgede İsrail üzerinden hakimiyet kurmayı ve sonuçta, yeni küresel güç merkezleri Rusya, Çin, Türkiye ve İran’a karşı tedbir geliştirmeyi planlıyorlar.
Ayrıca, iç politikada sıkışan Netanyahu’nun önünü açıyorlar…
Bunun için insan/Müslüman kanı akıtıyor; çocuk, kadın demeden katliam yapıyorlar.
Dünya seyrediyor…
Lanet olsun, böyle medeniyete, bu küresel düzene ve bu insanlığa…
Filistin’de gerçekten bir insanlık dramı yaşanıyor; çocuklar ölüyor. İsrail hükümeti, hukuk tanımaz cüreti ile katliamlar yapıyor ve bunu da sürekli yapıyor.
Bir insan olarak bunu şiddetle kınıyorum.
Ancak üzerinde durulması gereken asıl konu, bu vahşet karşısında devletlerin, uluslararası kuruluşların hatta toplumların duyarsızlığı/çaresizliği ve çözüm üretemez duruma düşmeleridir.
Gücü gücü yetene bir düzen, insanlık medeniyetinin sonu olacaktır.
İnsanlık, geçen yüzyılda iki dünya savaşı yaşadı, yaklaşık 100 milyon insan hayatını kaybetti…
Kimyasal silahlar ve atom bombaları kullanıldı, soykırımlar, sürgünler, salgınlar yaşandı…
Felaketler Çağı diye anılan 20. yüzyıl, insanlığın karanlık yüzyılıdır.
Küresel güçler, kurdukları hukuk düzeni ve medeniyet-özgürlük getiriyoruz yalanı ile dünyayı sömürgeleştirdiler özellikle Afrika’da, güneydoğu Asya’da insanların kanını emdiler…
İnsanlık büyük bedeller ödemesine rağmen adaleti bulamadı huzura kavuşamadı…
“Tüm ülkelere, adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği sağlamayı” amaç edinerek ve uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını evrensel düzeyde yasaklayan bir sözleşme ile kurulan Birleşmiş Milletler Teşkilatı, insanlığın bu azgınlığına bir tedbir geliştiremedi…
En son, 21. yüzyılın başında (Eylül 2000) yeni bir küresel taahhüt olan Binyıl Bildirgesi’ni yayınladı; yeni bir dünya düzeni vaat etti.
192 devlet ve 23 uluslararası örgüt, “İnsan hakları ve temel özgürlüklere saygının güçlendirilmesi için hiçbir çabadan kaçınmayacağız” diyerek özgürlük, eşitlik, dayanışma, hoşgörü, doğaya saygı ve ortak sorumluluk değerleri ortak paydasında 21. yüzyılı “İnsan Hakları ve Demokrasi Yüzyılı” ilan ettiler.
Savaşlar/çatışmalar duracak, yoksulluk azalacak, doğa korunacaktı…
İnsan haklarına, demokrasiye ve özgürlüklere sahip çıkılacaktı…
Olmadı, olacak gibi de görünmüyor…
Filistin’de yaşananlar, bunun ispatı…
İsrail öldürüyor; Filistin kan ağlıyor…
Dünya seyrediyor; BM, AB ve tüm uluslararası kuruluşlar seyrediyor; Duyarsız ve çaresiz…
Daha önce, Uluslararası Af Örgütü, “İsrail ordusu savaş suçu işlemiştir; cezalandırılmalıdır” kararı nasıl hasıraltı edildi ise bugünkü saldırılar da İsrail’in yanına kar kalacaktır.
BENCE
İsrail, Batı’nın gayri meşru çocuğudur.
Önce Filistinlilerin topraklarını, şimdi canlarını alıyorlar…
İsrail’in saldırganlığı ve Filistinlilerin ölümü bir insanlık sorunudur;
Zulme karşı sessiz kalarak insanlık, kendi sonunu hazırlıyor.