İ. Bülent Çelik

İ. Bülent Çelik

İBB’deki terörist olayı

Muhaliflere yönelik tutuklamaları; mutad olarak gece yarısı ile şafak vaktini bağlayan, gecenin en ürpertici saatlerinde, gece ışıklarının şavkıyla parıldayan otomatik tüfeklerin tehditkar namluları eşliğinde kapıları çalıp, çoluk çocuk, ev ahalisini yataktan uğratarak gerçekleştiren polis, “İBB’nin tek teröristi” olarak lanse edilen Şafak D. isimli kadını almak için hiç acele etmedi. 

Dokuz gün raporlu olduğunu öğrendiği “terörist”in raporunun bitmesini bekledi. 

Hatta işbaşı yapacağı günün sabahını bekledi.

Hatta mesai saatinin gelmesini bekledi.

Onunla da kalmadı büyük bir sabırla masasına oturmasını bekledi.

Ardından gösteri başladı.

Tutuklama timinin harekete geçmesi ile birlikte, sotada bekleyen kameralar çalıştırıldı. 

İBB logolarını da kadraja alacak şekilde baskın, plan plan kameraya alındı. 

Şafak D. tutuklanırken, tutuklandığı mekanın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir mekan olduğunu gösteren tüm görüntüler kayda girildi.


Ve aynı akşam bütün yandaş kanallarda: “CHP’nin yönetimindeki İstanbul Büyükşehir belediyesinde Terörist avı!” manşetleri ile izlenme pazarına verildi!..  

Gelelim Şafak D’ye!

Bir kere Belediye personeli değil!

Belediye’nin de paydaşı olduğu uluslararası, süreli bir projede görevli.
Yani maaşını İBB’den almıyor. Proje kaynağı olan Uluslararası Çalışma Örgütü’nden yani ILO’dan alıyor!


Şafak D. hakkında delil olduğu söylenen tek obje var. ‘ Bir itirafçının çantasından çıkan dağda, PKK’lılarla çekilmiş bir fotoğraf!”

Bu fotoğraf nedeniyle 2021 yılında da gözaltına alınmış ve bir şey çıkmayınca salıverilmiş.

Şafak D. fotoğraftaki kişi ben değilim diyor!

Jandarma kriminal laboratuvarı da “Fotoğraftaki kişi muhtemelen sensin!” diyor.

“Muhtemelen sensin!?”


Öte yandan, fotoğrafın çekildiği iddia edilen 2016-2018 arası tarihlerde, Şafak D.’nin, İstanbulda bir yaşlı bakım yurdunda çalıştığı belirlenmiş..

Şafak D., Dağda olduğu iddia edilen günlerde, bir yandan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında staj yapmış! 

Şafak D. 2021 yılından bu yana, aynı Büyükşehir Belediyesi ile olduğu gibi  proje paydaşlığı yapan bir dernek aracılığı ile AKP’li Sultanbeyli Belediyesi için de gönüllü çalışma sürdürüyor.

Son olarak da, Şafak D. hakkında devletin savcılık kurumu herhangi bir suç ile ilişkisi yoktur diyor! Koskoca Adalet Bakanlığına bağlı Adli Sicil’den ‘Temiz kağıdı’ var!

Yani Devlet, Şafak D. temizdir diyor.

Daha önce Sınırlarımız içerisinde sadece 50 terörist kaldı diye övündükten kısa bir süre sonra, ‘İBB’de çalıştırılan 557 teröristin ilkini yakaladık” diyebilen atanmış İçişleri Bakanı; 

“Hani İBB’deki teröristler? Neden tutuklamıyorsunuz onları?” diye soru soran seçilmiş belediye başkanına, “Cahil ve yüzsüz!” diye hakaret ederek yanıt veriyor!

Oysa 12 Aralık’ta ne demişti Soylu:
İBB’de tespit ettiğimiz teröristlerin 455’inin PKK ve KCK kaydı var, 80’inin DHKP-C kaydı var, 20’sinin de MLKP kaydı var, 2’sini MKP kaydı var ve öbürlerinin de kayıtlarını her birinize gönderebilirim”

Aradan 5 ay geçti.
Kimseye birşey göndermedi ama bula bula Şafak D.’yi buldu!

Düşünsenize, Sayın Soylu’nun, 5 ay önce tespit ettiğini söyleyip, örgüt örgüt sayılarını verdiği ve nedense hala tutuklamadığı o teröristler, 5 aydan bu yana İBB’de neler yapmışlardır neler?

Vatandaşlarım!
Ben, resmi olarak Türkiye Cumhuriyeti, gayri resmi olarak da Dünya vatandaşıyım. 

Bana siyasetçiler tarafından “vatandaşım” diye seslenilmesinden hiç hoşlanmıyorum! 

Birisi bana “benim vatandaşım” dediği zanman kendimi karpuz gibi hissediyorum!

Örneğin, “vatandaşlarımın bayramını kutlarım!” şeklindeki üstenci hitabete ifrit oluyorum. 

Ben hiç bir şahsın vatandaşı değilim.
Bir devletin vatandaşıyım!

“vatandaşlarımın” yerine  “vatandaşlarımızın” kelimesinin daha saygılı olduğunu düşünüyorum.
“Şimdi bu kıyamette sen de buna mı takıldın?” diyeceksiniz!

Evet, bunu da birinin söylemesi lazım.
Tek adamlığa giden yolu önce söylem, sonra eylem belirliyor!

Şeytan ayrıntıda gizli!

Hatipoğlu hocama birkaç soru!

Ramazan ve Bayram bitti ama görüldüğü üzre Nihat Hocam’a sorularımız bitmedi!

Naçizane sorularım şöyle:

  • İsmi lazım değil, bir AKP’li bürokratın, götürdüğü rüşvet paralarıyla, Mekke’de, Kabe manzaralı Zemzem Kulelerinden ev aldıktan sonra o evde Kabe-i muazzama’ya karşı kıldığı namaz allah indinde caiz midir?
  • Suudi Arabistan’a resmi temas amacı ile, devlet bütçesinden giden, gazetecisinden, Cumhurbaşkanına cem-i cümle hazirunun, eda eylediği umre allah indinde caiz midir?
  • Bir partinin kendi üyelerine, devlet kesesinden verdiği, kuş sütü eksik olmayan iftar ile açılan oruç allah indinde kabul müdür?
  • Bayram günü, bayram kutlaması konuşmasında siyasi rakibine  “dangalak” diyen, “kahpe” “alçak” diyen siyasetçilerin abdesti bozulmaz mı?
  • Bir de kolay sorayım. Sakız çiğnersem orucum bozulur mu?

Kızılay kime derman?

Farkında mısınız?

Özellikle de son beş-altı yıldan bu yana koskoca Kızılay, ya yöneticilerinin çoklu maaşları, ya da yöneticilere yapılan yüksek maaş zamları ile gündeme geliyor!

13 ayrı yerden maaş aldığı iddia edilen başkan, “onlar maaş değil sembolik rakamlardan oluşan ‘huzur hakkı’ dediğimiz ödemeler” mealinde bir açıklama yapmıştı!

  …

Sembol dediği şeyler hiyeroglif mi, yoksa periyodik tablodaki element sembolleri gibi birşey mi, onu açıklamayınca toplam tutarı bilmemiz mümkün olmuyor tabii ki!

Kızılay’da bu yılın başında çalışanlara yüzde 22, yönetenlere yüzde 42 zam yapılmıştı. 

Birgün gazetesinden Hüseyin Emir’in haberine göre, şimdi de çalışanlara yüzde 1.2, yöneticilere ise yüzde 20 oranında zam yapılmış.

Son başkan Kerem Kınık’ın göreve gelmesinden bu yana Kızılay’da sayıları eskisine göre dört beş kat artan bir yönetici nüfusu oluştuğu ortada!

E zamlar, çoklu maaşlar ya da huzur hakkı uygulamaları da yöneticilere yapıldığına göre demek ki Kızılay öncelikli destek vereceği kitleyi belirlemiş.
Rabbim başka felaket göstermesin!

...

Önceki ve Sonraki Yazılar
İ. Bülent Çelik Arşivi