İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu, hem belediye başkanı hem de olası bir cumhurbaşkanı adayı olarak devre dışı bırakma girişiminin siyasette yarattığı etki katlanarak büyüyor. Kulislerde, bundan sonrasına ilişkin senaryolar konuşulurken, İktidar Partisi AKP’de, bu kararın yarattığı hasarı tespit etmek için anket yaptırılıyor. Hızla alınan anket kararının sonuçları yakında çıkacak. Parti içinde bu olayın, en az 5 puan oy kaybına neden olduğu yorumunu yapanlar bulunuyor. Bu anketten çıkacak sonuç, bizim de yazıp çizdiğimiz süreç yönetimine ilişkin kararlarda etkili olacak.
Siyasi kulislerde, İmamoğlu’nu siyasi yasaklı duruma düşürecek mahkeme kararının hızlandırılmasından, mahkeme kararı beklenirken terör soruşturmasıyla başka bir yol izlenmesine kadar birden fazla değerlendirme yapılıyor. İçişleri Bakanlığı’nın son günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle ilgili gayretleri de buna gerekçe olarak gösteriliyor.
İmamoğlu operasyonu konusunda yapılan ilk toplantıyı, kararın ertesi gün bu satırlarda okudunuz. Kararın seçim sonuçlarına yaratacağı etkinin korkusu, acil bir anket yaptırılarak sonuçları görme kararı verilmesine neden oldu. İşin ilginci, böylesine önemli ve siyasi sonuçları olacak konunun partinin en üst karar organları olan MKYK ve MYK’da hiç konuşulmamış olması. Zaten uzun bir süreden beri, partilileri bile şaşırtan önemli kararların hiçbiri partinin yetkili organlarında tartışılmıyor.
Yılbaşından önce yapılan bu toplantılarda konu tek bir kelimeyle bile geçmezken, ‘yapılanın yanlış olduğunu’ düşünen birçok parti yöneticisinin sustuğu belirtiliyor. Mahkeme kararından bir gün önce yapılan toplantı dışında, partinin diğer karar vericileri tek kelime bile edemedi. Bu toplantılarda, ‘yazın ne güzel çalışmalar yaptık, seçmen ziyaretleri çok iyi geçti’ dışında bir değerlendirme yapılmadı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne alışamamış olan AKP’liler, istişare geleneğinin ortadan kalkmasını bir türlü anlamıyorlar. Artık kararlar, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın uygun gördüğü 3-5 kişilik görüşmelerle alınıyor. Son dönemde yaşanan bu halin sadece yeni hükümet sistemiyle değil, yaklaşan seçimlerle de çok yakın ilişkisi var.
AKP’DE “AYAKTA VE HAYATTA KALMA” TELAŞI
Şimdi tüm AKP’lilerde gelecek kaygısı başladı. Yeni milletvekili listeleri, milletvekili yapılmayacakların Cumhurbaşkanlığı ile milletvekilliği arasındaki, ‘avantajlı kadrolarda’ değerlendirme beklentisi, zaten cılızlaşan istişare ortamını hepten ortadan kaldırdı. Kendilerinin deyimleriyle ‘ayakta ve hayatta kalma’ telaşı başladı.
Partinin vitrininde görünen bu kadrolarının bundan sonra aktif siyasette olup olamayacağı net değil. Binali Yıldırım, Numan Kurtulmuş, Mustafa Şentop, Hayati Yazıcı, Efkan Ala, Ömer Çelik gibi isimlerin yeni dönemde, hangi koşullarda nerede olacakları belli değil. Buna bir de kendi aralarındaki çekişmeyi ekleyin. Kadro siyaseti değil de lider siyaseti yapan partilerde sürekli görünen ‘etrafını değiştir, yoluna devam et’ yöntemi geçerli olacak gibi.
Numan Kurtulmuş partide aşırı muhafazakar tabanın temsilciliğini yapıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesini partiden gündemine taşıyan ve uğraşan kişi olduğunu unutmamak gerekir. Binali Yıldırım’ın kişisel ilişkileri iyi olsa da yıllardır çevresinde olan kadro ve aile yakınlarına ilişkin iddialar kendisini zayıflatıyor. Eski etkisi kalmayan Mehmet Özhaseki’nin milletvekili yerine Çevre Bakanı olmak istediği konuşuluyor.
TBMM Başkanlığı’nda parti içi siyasetten uzak kalan Mustafa Şentop’un yeniden aktif olma girişimleri anlatılıyor. Onun da yakın çevresi konusunda Erdoğan tarafından uyarıldığı ve keskin bir operasyonla çalışma ekibini değiştirdiği biliniyor. Bir de partinin yorgun demokratları var ki, Hayati Yazıcı, Ömer Çelik, Efkan Ala gibi onların da hiç sesi çıkmıyor.
Görünen o ki AKP’nin seçim sürecinde alacağı kararlarda, partinin yöneticilerinin pek etkisi olmayacak. Herkes kendi geleceğiyle ilgili kaygıları gidermeye çalışırken, Erdoğan ve çevresindeki ilk çemberdekiler, seçimin kaderini belirleyecek kararları alacaklar.
