Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

“Güleriz ağlanacak halimize” ÜNİVERSİTE OLMAZSA ÇAY VERELİM Mİ?

Geçen hafta ciğerlerimiz yandı; Akdeniz sahili illerimizin birçok ilçesinde orman yangınları çıktı; binlerce hektar orman içindeki tüm canlıları ile yandı, küle döndü. Onlarca köyde, mahallede yüzlerce ev, turistik tesis yandı. Binlerce dönüm tarım arazisi, meyve bahçeleri, seralar, çiftlikler ve hayvancılık tesisleri kısacası milyarlarca liralık mahsul, varlık ve emek yandı yok oldu.
Daha da kötüsü 8 insanımız hayatını kaybetti.
Acımız büyüktü, ülkeyi yönetenlerin tedbir almakta ihmalleri olduğu gerekçesiyle öfkemiz de büyüktü hatta terör örgütlerinin sabotajı olduğu varsayımıyla tepkimiz de aşırıydı.
ANCAK
Sayın Cumhurbaşkanı, yangının devam ettiği Marmaris’te meşhur cumhurbaşkanlığı otobüsü üzerinden önce nutuk, sonra “yandık” diye feryat eden vatandaşların üzerine ÇAY PAKETLERİ ATTI…
Güler misin ağlar mısın?
Bunu hep yapıyor; sel felaketinden etkilenen çay deposu Rize’de halka çay fırlatmıştı.
Her felaket sonrasında otobüsün üstünden halka çay fırlatmanın hikmeti nedir?
Tam bir dramatik komedi…
Büyük bir dramı komediye dönüştürmenin, “acıyı bal eylemenin” yine bir yolunu bulduk.
“Çy atmaya” güzelleme yapmak değil niyetim.
Gerçekten çok “sinir bozucu” bir durumla karşı karşıyayız.
Psikolojik ve sosyal-psikolojik bir tespit denemesi yapmak istiyorum.
ASLINDA,
Yaşamın kendisi dram ve komedi…
Sosyal hayatımız tam bir dramatik komedi…
Düşerken gülen bir milletiz biz…
“Güleriz ağlanacak halimize”
Acıdan ağlayan gözlerimizin içi güler…
Ders çıkarmayız başımıza gelenlerden…
Sonra da acınacak halimizle alay edenlere kızarız!
En unutulmaz Türk filmleri dramatik-komedi türündedir.
Züğürt Ağa filmini seyretmeyen/hatırlamayan kimse var mı aramızda?
Züğürt Ağa filmindeki Haraptar Köyünün Maho Ağasını hatırlamayan varsa hatırlatalım istedim.
Köylülerin ihaneti sonunda köyünü satmak zorunda kalan Maho Ağa, şehre taşınır ve ağalığını orada devam ettirmek ister. Birçok şey dener başaramaz, sonunda kabullenmek zorunda kaldığı dramatik durumunu komiklik yaparak (çiğköfte satma sahnesi) dengelemeye çalışır. Bana göre filmin en dramatik sahnesi burasıydı. Maho Ağa’nın çiğ köfte sattığı kahvehanede eski marabaları olan köylülerinin üzüntülü/suçlu acıklı bakışlarına kıç sallayarak inceden gülen cevabıydı, seyircileri gülerken acıya gark eden/kahreden sahne…
Bu film, sorunlar karşısında çaresiz ve acınacak duruma düşen bir muktedirin/idarenin aczini dengelemek/saklamak için komiklik yapmak mecburiyetinde kalışını çok güzel örnekler.
Rize’de toprağı denize akmış köylüye, Manavgat’ta ciğerleri yanmış, hayatı sönmüş insanlara hamasi nutuklar arkasından çay paketleri atmanın başkaca bir izahı olabilir mi?
Sanki Türkiye’yi kendileri yönetmiyor!
Yangın söndürme uçaklarının olmayışının suçlusu olarak THK’yi göstermek bu çaresizliğin ve teslimiyetin komedisi değil mi?
Dramatik komedi, işte budur.
“Türkiye kötü yönetilmektedir” derken kastettiğim husus işte bu durumdur.
Bu İktidar’ın artık sorunları önceden öngörmek, geleceğe hazırlık yapmak, tehdit ve tehlikelere karşı tedbir almak iradesi/gücü kalmamış, günü kurtarmak için de felaketler karşısında çay dağıtmaktan öte yapabildiği bir şey yok…
Türkiye’de her yıl Doğu Karadeniz’de sel ve heyelan, Akdeniz Bölgesi’nde çoğunu teröristlerin çıkarttığı orman yangınları olur, bunu biliriz. Güçlü veya ciddi iktidar, tedbirini yeterince ve zamanında alır, buna rağmen olursa da kimseyi suçlamaz, sorumluluğu üzerine alır…
Ülkemizin kuşatıldığı, ateşle tehdit edildiği, Büyük Ortadoğu Projesi’nin hala masada olduğu ve provokasyonlara açık olduğumuz bir süreçte ülke yöneticilerinin bu vurdumduymaz tavrı ve milletin aklıyla alay eder gibi “çay dağıtmak çözümü” tam bir dramatik komedidir ve sinir bozucudur.
Sel-heyelan ve orman yangınları ile yüreğimiz yandı ancak geçen hafta çok daha dramatik bir şey yaşadık; geleceğimiz karardı…
Bu hengâmede unutulmasın…
2021 YKS sonuçları açıklandı:
2 milyon 416 bin 974 öğrencinin katıldığı Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda, 216 bin504 aday matematikte, 312 bin aday fen bilimlerinde sıfır çekti.
Sayısal’da her 100 öğrenciden 44’ü, Sözel’de 66’sı, Eşit Ağırlık’ta 64’ü BARAJI GEÇEMEDİ, ikinci sınava katılamayacak. Barajı geçen öğrenci sayısı 2020 yılına göre 500 bin kişi düştü.
40 sorudan Matematikte 5,1, Türkçede 18,4 doğru cevap verildi. 20 sorudan doğru çözme ortalaması Fen Bilimlerinde 3,2, Sosyal Bilimlerde 8,3 oldu.
Bir milyondan fazla genç, yeniden iş arayanlar ordusuna katıldı.
Yalnız ormanlarımız değil geleceğimiz de yanıyor!
Bu bir sonuç, nereye gidiyoruz?
Üniversiteye gidemeyecek gence çay(!) mı vereceksiniz?
BENCE
Durup bir düşünmenin şimdi tam zamanıdır.
Bu ülke için bir gram hizmeti ve gayreti olana çok teşekkür ederiz, Allah onlardan razı olsun.
Ancak iyi günde değiliz ve kötü yönetiliyoruz…
Daha da kötüsü, Devlet ile Millet hızla ayrışıyor…
Nereye koşuyoruz?
“Güleriz ağlanacak halimize.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi