Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

GERÇEKLER ACIDIR! AKP’NİN YENİ BİR HİKAYESİ YOK…

Gündem çok hızlı değişiyor…
Değişmeyen gündem, Korona salgını…
Vaka, hasta, ağır hasta ve ölüm sayıları hızla artıyor.
Kısmi normalleşme kararından sonra Türkiye haritası hızla kırmızıya boyandı.
Sokağa çıkma kısıtlaması yeniden konuşulur oldu.
Böyle bir ortamda Cumhur İttifakı partilerinin genel kurul toplantıları yapıldı.
AKP’liler, Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadesi ile söylersek, “lebalep” kalabalıklarla bir kapalı salonda kongre yaptılar; Kovid-19 virüsüne “kuluçkalık” yaparak Türkiye’ye dağıldılar.
Dehşet içinde seyrettik.
Salonun içi ve dışı Sağlık Bakanı Sayın Koca’nın endişelerini ve İçişleri Bakanı Sayın Soylu’nun cezalarını gerektirir manzaralarla doluydu.
Resmen, İnsan aklına, onuruna saygısızlık yapıldı, bir anlamda hakaret edildi. Bu kongreyi böyle tanzim edenlere sormalıyız;
Maske ve mesafe nöbeti tutan güvenlik güçlerine, sağlık çalışanlarına, işyerini aylardır açamayan esnafa, okuluna gidemeyen öğrenciye haksızlık yapılmış olmadı mı?
“evde kal” tembihi ile ev hapsinde tutulan yaşlılara karşı saygısızlık yapılmış olmadı mı?
Yoğun bakımlarda bir nefes için çırpınan hastalardan, kapılarda endişe ile bekleyen hasta yakınlarından helallik dilemeniz gerekmiyor mu?
Yasağınıza uyarak, 100 kişi ile düğün yapan, cenazesine katılamayan vatandaşlara ne diyeceksiniz?
Vaka, hasta, ölüm sayılarındaki artıştan dolayı artık kimi sorumlu tutacaksınız? Sayın Soylu, bu güne kadar vatandaştan kestiğiniz cezaların tümünü lütfen geri ödeyiniz!
Sayın Koca, salgın dolayısıyla koyduğunuz yasakları kaldırın ve artık hiç konuşmayın!
Bilim Kurullarının tavsiyeleri ve de ölümler artık bir önem arz etmiyor!
Vatandaş olarak, üzüntü, hayal kırıklığı ve öfkenin ötesinde suhuletle bir soru soralım!
AKP, Büyük Kongresi’ni (sanki salgın yokmuş gibi) büyük kalabalıklarla yapmak ihtiyacını neden duydu?
Hangi sebepten ötürü akla, vicdana, ilme hatta kendi beyanlarına/alınmış kararlara rağmen kalabalıklarla parti kongreleri yapmaya mecbur oldular?
Sayın Fehmi Koru’nun ifadesiyle soralım; “İl kongrelerini tıklım tıklım yaparak, sonra büyük kongrede sadece salonu lebalep doldurmakla yetinmeyip dışında da binlerce insanı toplayarak kime ne mesajı verdi AK Parti?”
Deniliyor ki;
“13 milyon üye, eski/yeni 200.000 teşkilat yöneticisi, 1500 delege” mensuplarını/iktidar yoldaşlarını motive etmek ve yeni bir kritik seçime hazırlamak, muhalefete gözdağı vermek, cepheye yeni müttefikler kazandırmak ve yeniden iktidar olmak için kongreler kalabalık tutuldu.
İktidar olmak/seçim kazanmak ölümden ileri mi?
Bu güne kadar 30 bin den fazla insanımız hayatını kaybetti, yetmez mi?
Aslında esas kaybımız; Devlete, devleti yönetenlere güvenimizi kaybediyoruz!
Seçtiklerimize, yetki verdiklerimize, bizi temsil edenlere, verilen sözlere, kurullara, kararlara, kanunlara kısacası Devlet’e olan güvenimizi kaybediyoruz!
Sayın Cumhurbaşkanı’nın kararları ile gündem konuları tartışılmadan hızla yer değiştiriyor.
İnsan Hakları Eylem Planı; HDP’nin kapatılma davası, Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi ve İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, Ekonomi Reformu; Merkez Bankası Başkanı’nın bir gece yarısı Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile görevden alınması…
Her biri bir diğerini tekzip eden veya AKP’nin verdiği sözlerin tam zıddı kararlar…
Hepsi bir ay içinde, rüzgar gibi geçti…
Toplum olarak, ülke yöneticilerinin sözlerine, iyi niyetlerine inancımızı yitiriyoruz.
Piyasalar, yatırımcılar/sermaye de yitirdi ki faizler yükseltiliyor, MB Başkanı değiştiriliyor, teminatlar veriliyor olmasına rağmen Türk lirası ve borsa %10 değer kaybediyor, enflasyon artıyor.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın “Yastık altındaki altın ve dövizlerinizi bankalara yatırın” çağrısı havada kaldı.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 1994 yılında İstanbul Belediye Başkanı olarak başlayan siyasi liderliği ve 19 yılda girdiği her seçimi kazanmış olması toplumda oluşan güvenin eseridir.
Ancak bu gün inandırıcılığını hızla kaybetmektedir. Çünkü dün ne demişse bu gün aksini yapmakla, “sözünde durmamakla” suçlanmaktadır.
“değişen şartlara göre politika belirlemek” diye bir mazeret artık kabul görmemektedir.
Kongre öncesinde AKP yöneticilerinin “Çarşamba’yı bekleyin, gelecek manifestosu açıklanacak”, “yeni bir ekip kurulacak” beyanları boş çıktı. Yine, aldatılmışlık duygusuna kapıldık…
Sayın Cumhurbaşkanı’nın uzun konuşmasının içeriği hamasetti, mantığı tutarsızdı.
Toplumsal karşılığı olmayan klasik Recep Tayyip Erdoğan nutku olmaktan öteye geçemedi.
Yeni bir ekip de kurulmadı hatta eski yöneticilere tekrar dönüş yapıldı.
“Yeni, sivil bir Anayasa hazırlanacak, milletin onayına sunulacak” vaadi, 2018 Anayasa değişikliğinde neden yapmadınız, elinizi tutan mı vardı sorusu karşısında uçtu gitti.
Kaldı ki şu sorular da cevapsız;
Yeni bir Anayasa için toplumsal mutabakat nasıl sağlanacak?
Referanduma(halkın onayına) gidebilmek için kiminle mutabakat sağlayacaksınız?
Nasıl/neyin karşılığında bu mutabakatı sağlayacaksınız?
İlave 20 milletvekilini nereden bulacaksınız?
BENCE
Gerçekler acıdır.
Türkiye ve Türk toplumu bu gün çok derin bir “güven bunalımı” içine sürüklenmektedir.
Bunun bedeli çok ağır olacaktır.
Güvensiz ortam, sermayeyi kaçıracak; ekonomik kriz sonunda siyasi krize dönüşecektir.
Müttefiklerimizin(!) EGE’de, Akdeniz’in doğusunda ve Ortadoğu’da dostça olmayan kuşatması karşısında yeni bir pozisyon çizmek zorunda kalacağımız bu süreçte Devlet’le Millet arasında yaşanacak bir “güven bunalımı” Türkiye’ye, yüzyılı kaybettirebilir!
Gerçekler gelecek açısından iç acıtıcıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi