Mehmet Şandır
GEÇMİŞLE YÜZLEŞMEK İSTEYENLER, ŞİMDİ TAM ZAMANI
ABD Başkanı Joe Biden’ın 24 Nisan’da yaptığı açıklama unutulmaya terk edildi…
Gündemden hızla düştü veya düşürüldü…
İktidar partileri susunca muhalefet konuyu tek başına taşıyamadı, toplumsallaştıramadı…
Siyasi tartışmalar olmayınca, televizyon programcılarının önceliği olmaktan çıktı…
Sivil toplum örgütlenmesinin duyarlılığı ve gündemi zaten siyaset endeksli…
Toplum ise pandemi ile can derdinde, geçim derdinde takatsiz kaldı…
Kısacası, “Ermeni soykırımı” iddiasının ağırlığını yeterince anlayamadık galiba…
Aslında bu iddia atalarımıza “katil” denilmesinin ilerisinde sonuçlar getirecektir.
“Geçmişimizle yüzleşmek” ukalalığı yapanlar, gerçekler karşısında ezileceklerdir.
Geçmişimizle yüzleşirsek tarih, Türk Milleti’ne ihanet edenlerin hikayesine dönüşür…
Yüzleşme sevdalıları;
1821 Yunan isyanı, 1929 kara Yorgi isyanı ile başlayan süreçte 500 yıllık Türk yurdu Balkanlar’da yaşanan Türk ve Müslüman katliamında, 1918 sonrası Ortadoğu’da İngilizlere satılmış Arap aşiretlerinin ihanetinde, 93 Harbi’nden sonra Kafkasya ve Doğu Anadolu’da Ruslara yataklık yapan Ermenilerin vahşetinde 20 milyondan fazla Türk insanının katledildiği gerçeği ile yüzleşmeye hazır mısınız?
Ermeni ASALA ve ASALA’nın devamı olan PKK’nın terörünü, Hocalı Soykırımı’nı nasıl anlatacaksınız?
Bugünkü Türk Halkı, bu ihaneti ve vahşeti yaşayanların torunlarından oluşmaktadır.
Gerçekler, iddia edilenin tam tersi olduğu halde soykırıma, tehcire, etnik temizliğe ve insanlık dışı zulümlere, katliamlara uğrayan ve büyük bedeller ödeyen Türk Milleti’ni soykırım yapmak gibi yüz kızartıcı bir suçla suçlamak, haksızlıktır, bühtandır, densizliktir, düşmanlıktır.
Bu iddia, bir emperyalist projedir.
Böyle bir düşmanlık karşısında sessiz kalmak, insanımızın şuur altında travmatik fırtınalara ve kırılmalara sebep olacaktır.
Gelecek açısından esas tehlike budur!
Öfkemizi içimize atabiliriz, sabredebiliriz ancak bu suçlamayı asla kabullenemeyiz.
Aksi bir durum bizi köklerimizden kopartır, onursuz bir et yığını haline getirir, mankurtlaşırız.
Bize bu suçlamaları yönelten ülkelere, buna itiraz etmeyen toplumlara ve bunu destekleyen içimizdeki unsurlara karşı dostluk göstermemiz ve güven duymamız artık mümkün değil…
Ancak dün “hepimiz Ermeni’yiz” diyenlerin, Türk Milleti’ne yapılan bu hakaret karşısında şimdi “hepimiz Türk’üz” demek gibi bir sorumluluğu bulunmaktadır!
Şimdi, yeni bir dönem başlıyor…
Durumu tüm yönleriyle muhakeme ederek geleceğimiz açısından stratejik değerde yeni kararlar almanın şimdi tam zamanı… Buna mecburuz!
Joe Biden, “Osmanlı döneminde 24 Nisan 1915 tarihinde, Konstantinopolis'te Osmanlı yetkilileri tarafından tutuklamalarla başlayan Ermeni soykırımında (Armenian genocide) bir buçuk milyondan fazla Ermeni tehcir edildi, katledildi veya bir yok etme kampanyası dahilinde ölümlere yürüdü” açıklamasını yaptı ve Başkanlık resmi sitesine bu açıklamayı yerleştirdi.
Bu açıklamada belirtilen ”yok etme kampanyası” (a campaign of extermination) tabiri, 12 Ocak 1951 tarihinde yürürlüğe giren BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin ikinci maddesinde yazılan, soykırım (genocide) tanımlamasından alınmış bir terimdir.
YANİ, bu açıklama bir siyasi söylemden öte bir hukuki belirlemedir.
Armenian genocide artık ABD’nin resmi kararıdır.
BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin 3. Maddesinde soykırımın SUÇ olduğu ve cezalandırılması gerektiği, 9 ve12 maddelerinde, taraflardan birinin “her hangi bir zamanda” müracaatı ile Lahey Adalet Divanında soykırım yaptığı iddia edilen ülke hakkında dava açılacağı açıkça belirtilmektedir.
Türkiyeş Sözleşmeyi 23 Mart 1950'de onaylamıştır.
Gelecekte ABD meclislerinde kabul edilecek bir kanunla Türkiye’nin yargılanması yolu açılacaktır.
Konunun uzmanı emekli büyükelçilerin uyarılarını dikkate almalıyız.
Büyükelçi Namık Tan, “Açıklamanın içeriği Ermenistan’ın Türkiye’den tazminat ve hatta toprak talebinde bulunmalarına hukuki bir zemin oluşturacak mahiyettedir. Kongre’nin bugüne kadar aldığı yaptırım gücü olmayan kararlar, orta vadede yasalaştırılarak, hükümlerinin uygulama zorunluluğuna bağlanması iyice kolaylaşır. Bu yol yakın gelecekte ülkemizin kurtuluş ve kuruluş mücadelesi ile beraber deyim yerindeyse meşruiyetini dahi sorgulamaya kadar gidebilir.” demektedir.
Büyükelçi Şükrü Elekdağ, “Soykırım tabirinin yürütme erki (başkan) tarafından tanınması, Ermeni kökenli Amerikan vatandaşlarının Türkiye’ye karşı tazminat ve mülkiyet davaları açmalarına ve bunların Türkiye aleyhine sonuçlanmalarına yol açar.” demektedir.
Önümüze çok uzun yıllar uğraşacağımız bir mayın tarlası döşenmiştir.
BENCE
Kafamızı kuma sokmayalım!
Millet tarihimizin en onur kırıcı suçlamasına muhatabız.
Devletimiz, uluslararası zeminlerde yeni birçok dava ile boğuşacak ve yaptırımla karşılaşacaktır.
Bu iddia ülkemize karşı bir baskı aracı olarak kullanılacak, Lozan bile sorgulanabilecektir.
Milli seferberlik ilan etmenin şimdi tam zamanı…
”Bu hayasızca akını” durdurmalıyız!
Gün, birlik ve dayanışma günüdür!
Sorumluluk ve görev Sayın Cumhurbaşkanı’na aittir.
“Millet/Devlet Masası” toplanmalıdır.