İ. Bülent Çelik
ENFLASYON KONTROL ALTINDA!
Şu anda Türkiye’deki bütün kurumları bir itibar listesine koymaya niyetlenseniz; en alta yerleştireceğiniz kurumları tombala çekerek belirlemek herhangi bir haksızlığa neden olmaz.
…
Ama herhalde yine de en sonda Kızılay, onun bir üstünde Afad, üçüncü sırada da Merkez Bankası yer alsa daha bir yakışıklı olur…
…
Ekonomistler, Merkez Bankası’nın asli görevinin, para politikası ve fiyat istikrarının sağlanması olduğunu söylüyorlar..
Peki bu kurum bunu yapabilmiş midir?
Biz ekonomi bilmez garipler onu iki şekilde anlıyoruz.
1-Para politikasının başarısını: bankamatikten para çektiğimizde gelen 200’lüklerin taze matbaa kokusundan.
2- Fiyat istikrarının başarısını: aldığımız maaş tutarı ve kasaptan almaya çalıştığımız et fiyatının bir ay önceki ile korelasyonundan.
…
Peki, tarihinin en yüksek enflasyonunu yaşayan bu ülkenin merkez bankası başkanı ne diyor:
“Enflasyon kontrol altında, her şey yolunda!” diyor..
Biz de inanıyoruz!
İnatlaşan geyikleri aslan ham yaptı!
Sosyal medyada çok manidar bir görüntü dönüyor.
İki geyik savanda boynuz boynuza girmiş birbirini iterek kavga ediyor.…
Tam bu esnada ileriden bir aslan yaklaşıyor. Geyikler o derece kendi inatlaşmaları ile meşgül ki yaklaşan arslan, hamle yaparak hayatının en kolay avını yakalıyor..
…
Hikaye, bu ülkede, çağdaş medeniyete uygun ve özgür yaşamak isteyenlerin hikayesine çok benziyor!
Bu hikayeyi o kadar sık yaşadık ki üstelik…
Hafızalarımız çok zayıf ve bir türlü akıllanamıyoruz.
…
Tayyip Erdoğan’ın İstanbul belediye seçimleri ile nasıl başa geldiğini hatırlamıyoruz örneğin.
…
İlhan Kesici’nin %22,
Zülfü Livaneli’nin %20,
Bedrettin Dalan’ın %15,
Necdet Özkan’ın %12,
Hatta Ertuğrul Günay’ın %1.4 aldığı seçimde,
yüzde 25 ile, yani İstanbul halkının sadece dörtte birinin onayı ile, Tayyip Erdoğan ve iç çekirdeği değişmeyen ekibinin, bu memleketin başına nasıl 1994’ten bu yana 30 yılda adım adım bu ekonomik, sosyal ve siyasi yıkım garabetini ördüğünü hatırlamıyoruz.
…
Hafızamız zayıf..
Hatıralarımız silik!
…
Artık yaklaşan aslanı görelim!
Kanmayalım!
Perinçek’in büyük başarısı
Bir süre önce Doğu Perinçek’in yayın organı Aydınlık gazetesinde, Perinçek’in oy oranının 8,5 olduğu sürmanşetten ilan edilmişti.
Bu veri bir araştırma şirketinin çalışmasına dayandırılıyordu.
…
Önümüzdeki seçimlerde 61 milyon vatandaş oy kullanacağına göre, Perinçek’e 5 milyona yakın vatandaşın oy vereceği iddia ediliyordu.
…
Bırakın 5 milyonu ”Bir İmza da Senden” kampanyası ile afişler bastırarak 27 bin imza zor toparlandı.
…
5 milyon nere, 27 bin nere?
…
Perinçek şimdi, mevcut sistemin başında Amerika olduğu için adaylığının engellendiğini söylüyor.
…
Halbuki daha beş on gün önce “Adaylığımı koyacağım, ikinci tura ben kalacağım!” diye iddialı bir açıklamada bulunmuştu..
…
Demek ki ya bu cümleyi kurduğunda sistemin başında Amerika olduğunu ve oy almasını engelleyeceğini tahmin edememiş ya da Amerika, Perinçek’in 100 bin oy almasını engellemeye son gün aniden karar vermiş.
…
Kaldı ki, yazının başındaki iddiayı doğru kabul edersek, Amerika, Vatan Partisine gönül vermiş 5 milyon seçmenin, en yakın seçim kuruluna gidip imza atmalarını, arabalarının lastiklerini patlatarak mı engellemiş?
Var mı bir izahı?
…
Şimdi Cumhurbaşkanlığı seçiminin dışında kalmasının yanında Cumhur İttifakının da dışında kaldı.
Erdoğan, geçtiğimiz hafta Perinçek’in Cumhur ittifakına girme talebini reddetti.
…
Vah ki vah!
Dün Ergenekon davasında Gladyo yargıçlarını yargılayan Perinçek neredeee,
Bugün kendisini o gün yargılayan AKP’den ittifaka giriş bileti istirham eden ve reddedilen Perinçek nerede?
…
Açıkçası ben o ‘27 bin’i bile çok büyük bir başarı olarak görenlerdenim.
Bir musibet bin nasihatten evladır!
Şu cümleler “Adım Tayyip, soyadım Erdoğan’a” ait.
Çeşitli zamanlarda, çeşitli mitinglerde bizzat kelimesi kelimesi onun ağzından çıkan cümleler:
Sağolsun KRT Televizyonunun ‘Günizi’ programı gayet güzel derlemiş.
…
İmar Barışıyla toplam 144 bin 556 Maraşlı vatandaşımızın sorununu çözdük.
…
İmar barışıyla Matatya’da 88 bin 507 vatandaşımızın sıkıntısını çözdük
…
İmar Barışıyla toplam 205 bin Hataylı vatandaşımızın sorununu çözdük
…
Yirmi yılda tam 8 kez imar affı getirildi.
İmar affıyla kimilerine rant sağlanırken kimilerinin de depremde başına yıkılacak çürüklükte konutlarda oturmasına izin verildi.
Af dedikleri şey aslında insanların bir nevi “bu iktidar aracılığı ile hayattan affını isteme” prosesine döndü.
…
Aynı Erdoğan şimdi ise yine kelimesi kelimesine aynen şöyle konuşuyor:
“Yok imar affıydı, yok şuydu yok buydu, filan falan artık düşünemeyiz, çünkü düşünmeye kalırsak şu andaki depremde yaşadıklarımızla karşı karşıya kalırız.”
…
Bu noktaya ne zaman geldik.
Resmi verilere göre 50 bin, resmi olmayan verilere göre 100 binin üzerinde vatandaşımızı depreme kurban verdikten sonra!
…
Arkadaş, iyi de biz herşeyi ölümüne mi öğrenmek zorunda mıyız?
Temsili Temel
Temsili temel olur mu?
Akıl edersen olur!
…
Merhum Erbakan da, vaktiyle Anadolu sathını, otomobilinin bagajında gezdirdiği, kucakta taşınabilecek büyüklükteki temelle dolaşıyordu.
…
Erbakan, falanca ilçede, Allahın izniyle ‘fabrika yapan fabrika’nın temelini atıyor, kalabalık dağılınca, gerideki ekip tarafından paketlenen temel, haldır haldır diğer ilçedeki temel atma törenine yetiştiriliyordu.
…
O günler, siyaset arenasında “Davulu Delen Jaguar Partisi” isimli partilerin bulunduğu; bugün artık denizin dibine oturmuş olan gemimizin, her dönem ‘dar bir boğazdan geçtiği’ ifade edilen enteresan günlerdi.
…
Hatta daha öncesinde, programına hiçbir iddiası olmadığını yazarak kebap yapan bir “Ufak Parti” isminde bir parti vardı ki, Anayasa Mahkemesi, ‘örgütü ve hiç bir faaliyeti olmaması’ gerekçesiyle bu partiyi kapatmıştı.
…
O zamanlar, kimse, hoca’nın o ‘gezen temeline’ temeline: “temsili temel” adını koymayı akıl edememişti.
“Hoca yine sahte temel attı!” şeklinde yürüyordu olay.
…
Neden Erbakan’ın temeli “sahte temel” iken Reyiz’in, aynı anlamdaki temelinin adı “sembolik temel” oluyordu?
…
Çünkü Hoca’nın ne yurt sathına yayılmış yüzlerce şubesi olan bir iletişim başkanlığı ne de o başkanlığın “Altun” gibi pırıl pırıl “icatkar” bir başkanı vardı!