Fatma Acar Ünlü

Fatma Acar Ünlü

EKONOMİDE LİBERALLEŞME VE ÇOK PARTİLİ DÖNEM

Türkiye’ de tek partili rejimden çok partili parlamenter rejime geçiş olan yıllar, ekonomik yapıdaki dönüşümlerin de başlangıcı sayılabilir. Bu durumun ekonomik anlamda yansıması devletçilikten, liberal ekonomiye geçiş şeklinde olmuştur.

Türkiye’de ilk hazırlanan kalkınma planı 1947 ..Vaner Planı geçen haftaki yazıda bu plandan kısa bir not dahilinde bahsetmiştik. Türkiye 1947’den itibaren Truman Doktrini çerçevesinde ABD’den askeri yardım ve 1948’den itibaren Marshall Yardım Programı’ndan ekonomik yardım almıştır. Bu tarihten sonra Türkiye, ekonomik kalkınmasını dış finansman yoluyla temin etmek için sürekli kredi arayışı içinde olmuştur.

Marshall yardımı çerçevesinde ülkeye gelen uzmanlar devletçi sistemi eleştirmişler, önerileri şu şekilde özetlenebilir:

  • Ekonomide kamu girişimciliği daraltılmalı, özel sektör teşvik edilmelidir
  • Ağır sanayi projelerine girilmemeli, hafif sanayiye öncelik verilmelidir
  • Türkiye’nin kalkınmalı üstünlüğü tarımdadır. Tarımsal alt yapı iyileştirilmeli, tarım ürünlerinin işlenmesine dayanan projeler uygulanmalıdır.
  • Karayolları ulaştırması alt yapısı iyileştirilmelidir
  • Toprak sanayi, hafif metal, inşaat malzemeleri, deri ve orman ürünleri sanayilerine yatırım yapılmalıdır.

Aslında uzmanların yaptığı bu öneriler kendi içinde oldukça tutarlıdır. ABD Türkiye’yi Marshall programına dahil ederken, Avrupa’nın yeniden yapılandırılmasında ihtiyaç duyulacak tarımsal ürünler ve hammaddenin sağlayıcısı olarak düşünmüştür. Bu açıdan bakıldığında 1947 kalkınma planının Marshall Yardımları’ndan yararlanmak için oluşturulduğu açıktır.

Bu yazıda Marshall Planına kısa değinmemin nedeni bu konuda daha detaylı bir yazı hazırlama ihtiyacı hissetmiş olmamdır.

Özetle 1946-50 arası bir dönem ekonomi politikaları arayış yılları olarak geçmiş, 1950’de iktidara gelen Demokrat Parti bu arayışlara son vermiş ve vaad ettiği gibi liberal bir politika uygulamıştır.

Türkiye’de Çok Partili Sisteme Geçiş

Bu dönemi aslında iki alt döneme ayırarak bakmak gerekmektedir. 1950-53 dönemini bazı iktisatçılar Türkiye Ekonomisinin altın çağı olarak görmektedirler.

Dönem içerisinde 1950 de demokrat partinin iktidara gelmesinden 1954 yılına kadar, korumacı, içe dönük ekonomi politikaları terk edilerek, serbest dış ticaret benimsenerek, dış pazarlara yönelik bir ekonomik kalkınma anlayışı izlenmiştir.

Türkiye’de uygulanan özellikle 1950-60 arası ekonomik ve siyasal politikalar sonucu enflasyon, bütçe açıkları ve dış ticaret açığı gibi olumsuz gelişmeler görülmüştür. Ancak yine bu dönemde yoğun altyapı yatırımlarının yapılması ve halen nüfusun %80 inin kırsal kesimde yaşıyor olması nedeniyle işsizlik sorunu görülmemiştir.

Demokrat Parti Dönemi; Dönemin özelliği dışa açık liberalleşme

  • İthalatın % 60-65 oranında serbestleşmesi
  • Tarımda üretimi destekleyici ve fiyatları artırıcı politikalar uygulanmış
  • Fiyat kontrolleri kaldırılmış
  • Özel kesim için banka kredi faizleri indirilmiştir
  • Sanayide özel kesimin desteklenmesi
  • Kentleşmeye önem verilmiş
  • Ulaşım, sağlık, eğitim gibi kalkınmada öncelikli olması ve koşulların iyileştirilmesi

Not: Türkiye ekonomisi 1950’lerden itibaren bu sorunlarla tanışmış ve sık sık karşılaşmıştır

1- İthalatın serbestleşmesi (Dış Ticaret Açığı)

2- Özellikle altyapı yatırımları kamu harcamaları artıyor kamu gelirleri karşılamıyor (Bütçe Açığı)   

3- Enflasyon

1946- 60 Dönemindeki Ekonomik Sektörlere Genel Bakış:

Tarım sektörü;

Savaş yıllarından 1953 yılına kadar tarım sektöründe önemli bir değişim olmuş, uygulanan politikalar ve dış yardımlarla birlikte hızlı bir artış göstermiştir. Nedeni;1950-53 arası iyi giden iklim koşulları nedeniyle tarımsal üretimin artması, Kore savaşı nedeniyle tarımsal ürünlerin fiyatlarının artması, Yapılan uygulamalar kısaca;

Topraksız köylüye ve çiftçiye toprak sağlanması, gübreleme ve tohum ıslahı çalışmaları, traktör sayısının artırılması, tarım ürünlerinin fiyatlandırılmasında etkin olunması, tarım sektörüne verilen kredilerin artırılması şeklinde özetlenebilir. Demokrat parti tarımı ekonomik kalkınmanın ana sorunu olarak gördü ve her türlü teknik araçlarla donatılması ve çiftçiler için uygun fiyat politikaların uygulanması gibi dolaylı destekleme politikaları izlemiştir.

1948®  Traktör sayısı 1756 iken    

1955®Traktör sayısı 40.000 den fazla olmuştur...değişim buradan kaynaklanmaktadır.  

Traktör sayısındaki önemli sıçramayla birlikte, yeni topraklar üretime açılmaya başlamıştır.

Bu dönemde tarıma yapılan sabit sermaye yatırımlarının toplam içindeki payı %22ye ulaşmıştır.

Ekim alanı geniş olan çiftçiler taban fiyat uygulamasından daha fazla yararlanmış, küçük ölçekli üretim yapan çiftçiler ise öz tüketimin yüksekliği nedeni ile taban fiyatından pek fazla yararlanamamıştır. Bu durum tarım sektöründe gelir dağılımının bozulmasına yol açmıştır. Bu bozulmayı telafi edici artan oranlı bir vergi uygulanmamıştır. Halen de uygulanmamaktadır.

Bu dönede her şeye rağmen tarımsal üretim iklim şartlarının etkisinde kalmaya devam etmiş, tarımsal hasılada ve GSMH’da önemli dalgalanmalara neden olmuştur.

Sanayi sektörü ;

Kentleşme oranının yükselmesi, enerji ve altyapı çalışmalarının artmasına neden olmuştur. Türkiye sınai ve kalkınma bankasının kurulması, Sanayide özel sektörün teşvik edilmesi. Altyapı, enerji ve haberleşme gibi alanlarda gelişmeler sağlanması, İthal ikameci politikalar uygulanması şeklinde özetlenebilir.   

Sanayi sektörü 1950-60 arasında önemli bir gelişme göstermiştir. Bu gelişmenin en önemli nedeni 1957’ye kadar olan iç talep genişlemesidir. İç talep genişlemesinin nedeni, Marshall Yardımı ile tarımda hızlı makineleşme, köyden kente göç, tarımın piyasaya yönelik üretime başlamasıdır.

İç talebin artmasında hükümetin uyguladığı genişlemeci para ve maliye politikalarının da etkisi olmuştur. 1956 ya kadar ithalatta bir darboğaz yaşanmaması ile ihtiyaç duyulan yatırım malları kolayca ithal edilmiştir bu sayede sanayide de ardı ardına ciddi büyüme rakamları yakalanmıştır.

  • 1950 Sınai Ve Kalkınma Bankası kurulmuştur.
  • 1950-60  sanayi ; toplamda % 119.6   Yıllık ortalama % 8,3 büyümüştür.
  • 1954 de başlayıp 1956 da ciddi bir kriz halini alan istikrarsızlık ve döviz darboğazı dış ticareti zora sokmuş ve sanayi sektörünü olumsuz etkilemiştir.
  • Bu dönemde özel kesim sanayileşmede öncü rol oynamak yerine genelde bilinen alanlara yatırım yapmayı tercih etmiştir.
  • 1950-58 döneminde toplam yatırımların %21,7’si sanayi sektörüne tahsis edilmiştir.

Özetlemek gerekirse; 1960’lara yaklaşıldığında Türkiye temel tüketim mallarının ikamesini tamamlamak üzeredir ki bu önemli bir aşamadır. Bu dönemin olumlu bir gelişmesi özel kesimin artık ciddi anlamda ayakları üstünde duracak kadar gelişmesi olmuştur.

1946-60 Kurulan Kamu İktisadi Teşebbüsleri:

  • Makine kimya enstitüsü kurumu 1950    
  • Karabük demir çelik 1955
  • Et ve balık kurumu 1952                        
  • Türkiye taş kömürü kurumu 1948
  • Türkiye petrolleri anonim ortaklığı 1954
  • Selüloz ve kağıt sanayi 1955
  • Devlet malzeme ofisi 1954
  • Türkiye kömür işletmeleri kurumu 1957
  • Bu dönemde deniz ticareti filosu, % 70 artmış,
  • Hava yolu taşımacılığı ise THY ile yeniden örgütlenme imkanı kazanmıştır.
  • 1950  Karayolları Genel Müdürlüğü kurulmuş.
  • 1948 Marshall Yardımı ile birlikte karayolları ağırlıklı olmuştur. Bu dönemde toplam karayolları uzunluğu 1950  24.000 km , 1960 35.000 km olmuştur. Karayoluna verilen bu önem sonucu demiryolu ulaşımında durgunluğa yol açmıştır.

1950-53 döneminde kamunun aldığı kredilerin sadece %4,7’si KİT’lere giderken, 1954-60 döneminde KİT’lerin payı %49,4’e ulaşmıştır. Bu durum KİT zararlarının banka kredilerinden karşılanmak istenmesinden kaynaklanmaktadır.

Hizmetler sektörü:  Nüfus artışı ile beraber şehirleşme oranında artış ve toplumsal ihtiyaçların artması ve sanayileşme hareketlerinde artış olmasıdır. Hizmet sektörünün milli gelirde 1950 den itibaren payı artmış ve ticaret en yüksek paya sahip olmuştur.  Bu dönemde bankacılık sektörüne kamu hakimdir, etkin çalışmamaktadır ve hizmet maliyeti yüksektir.

Gecekondu olgusu:  1950’li yıllarda Türkiye’ de kentlerin nüfusu hızla artmaya başladı ve gecekondulaşma, işsizlik ve kentsel altyapı eksiklikleri ülkenin önemli sorunları haline gelmiştir. Türkiye’ de kentleşme süreci, kentin çekiciliği ile kırsal kesimin iticiliği aynı zamanlarda yaşanmış ve kamu arazisi üzerine yasal olmayan yollardan kaçak olarak inşaat yapılması sureti ile gecekondulaşma olgusu ortaya çıkmıştır.

1950- 60 Dönemindeki Ekonomik Gelişmeler:

  • GSMH yıllık ortalama %6,3 artarak 15867 milyon TL’den 26836 TL’ye yükselmiştir.
  • Kişi başına gelirin %35-40 civarında arttığı söylenebilir.
  • 1950-57 arası yıllık büyüme oranı ortalama %9-10 civarındadır.
  • Bu yıllar Altın Yıllar 1950 – 51 – 52 Bütçe fazlası var.
  • Bu dönemde toplam ithalatın yaklaşık %85’i yatırım malları ve hammadde, %15’i tüketim mallarından oluşmaktadır.
  • Kamu harcamaları 1950-60 aralığında %606 artmıştır.
  • Kamu harcamalarının GSMH’ya oranı sürekli artmıştır. Dönem ortalaması %21,4.
  • Kamu gelirlerinin Kamu harcamalarını karşılama oranı %70 tir.
  • Kamu gelirlerinin %72’si vergilerden, %11,2’si tekel kazançlarından oluşmuştur.
  • Kamu harcamaları kamu gelirlerini %29,3 oranında aşmış bu açık MB kaynaklarından karşılanmıştır.

Büyüme rakamları; 1950-60 döneminde istikrarsız bir büyüme sürecine tanık olunmuştur.

Örneğin ; 1950-57 arasında Ekonomide yıllık büyüme oranı ortalama % 10 civarındadır. Tarımın ekonomik büyüme üzerindeki etkisi o kadar fazladır ki kötü hava şartlarının yaşandığı 1954 yılında tarımsal hasıla %14 oranında azalmış, sanayi hasılası %9,2 ve hizmetler hasılası %5,2 artmasına rağmen , GSMH %3,2 oranında azalmıştır.

Enflasyon rakamları;

  • 1950-53 enflasyon %2,9
  • 1954-56  %11,7
  • 1957-59  %17,8
  • 1960 %5,3 (istikrar önlemleri sonucu olmuştur)

1960 yılı sektörlerin GSMH içindeki payı;    Tarım % 37,9         sanayi % 17,2       hizmetler % 44,9

1958 İstikrar Kararlarına Giden Yol:İthalat artışının dış açıkları kronikleştirmesi ile Türkiye ekonomisinin yapısı, dış yardımlar, kredi ve yabancı sermaye yatırımlarına dayanarak ayakta durabilen bir duruma gelmiştir. 1958 yılına gelindiğinde, dış açık, özünde döviz tasarrufu açığı ile Borç ertelemeye gitmek zorunda kalmıştır. Hollis Chenery gibi bazı uzmanlar, ekonomide tekrar istikrar sağlamak için bazı önlemler alınması gerektiğini söylemişseler de hükümet bu uyarıları dinlememiştir.

Ağustos 1958 İstikrar kararları:

  • TL devalüe edilmiştir.(%68,9)
  • MB , para arzını kontrol etmeye çalışmıştır. Emisyon daraltılmıştır.
  • KİT’lerin MB’den finansmanına sınırlama getirilmiştir.
  • 1956 dan beri uygulanmakta olan fiyat kontrolleri kaldırılmış. KİT zamları ile bütçe açığı kapatılmaya çalışılmıştır.

Not: ihracata ve döviz girişi sağlayan işlemlere prim verilmiştir. 1956 da yapılan bu uygulama fiili anlamda ilk çoklu kur uygulamasıdır 1958’de de sürdürülmüş 1960 da kaldırılmıştır. IMF güdümünde OECD ile yapılan görüşmeler sonucunda, Türkiye’nin ticari borçları konsolide edilmiş ve yeni kredi açılmıştır. Bu desteğin gelmesi ile ağustos 1958 istikrar kararları yürürlüğe konabilmiştir.

FATMA ACAR ÜNLÜ  ANKARA 21.11.20

KAYNAKLAR : Boratav, K. Yakınçağ Türkiye Tarihi, 1908-1980, İstanbul 2007.

Çelebi, E. “ Atatürk’ün Ekonomik Reformları ve Türkiye Ekonomisine Etkileri(1923-2002),

Kepenek,Yakup Türkiye Ekonomisi  Remzi Kitabevi  2016  

Şahin, Hüseyin Türkiye Ekonomisi  Ezgi Kitabevi 2012 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatma Acar Ünlü Arşivi