Mesut Yeğen
Devlet Hamlesini Yaptı
İmamoğlu’na siyasi yasak getirmek Erdoğan’ın ya da devletin ilk ve son hamlesi değil. Bu türden bir hamleyi yapmak istidadı gösteren bir aktörün benzer ya da farklı, başka hamleler yapacağı açık. Bu sebeple, muhalefet her ne yapacaksa yapsın, öncelikle iktidarın başka hamleler yapacağını bilerek ve bekleyerek hamle etmek zorunda.
Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İmamoğlu’yla yarışmak istemediğini, devletin de İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı olmasını istemediğini Perspektif’e yazmıştım. Söylenenlere ve söylenmeyenlere, yapılanlara ve yapılmayanlara bakıp şunu savunmuştum: “Nasılsa yenerim” diye düşündüğünden olsa gerek, Erdoğan Kılıçdaroğlu’yla yarışmak isterken, devlet de Erdoğan olmayacaksa Mansur Yavaş cumhurbaşkanı olsun derdinde. Bu tercihlerin ardında da anlaşılır sebeplerin olduğunu öne sürmüştüm. CHP’li bir siyasi figür olarak Kürtlerden, muhafazakârlardan ve milliyetçilerden de muhabbet görmesi, icracı bulunması ve güçlü lider imajı İmamoğlu’nu kolay lokma olmaktan çıkardığından Erdoğan karşısına başka biri çıksın istiyor. Keza, Kılıçdaroğlu’yla yarışacak olursa tepe tepe kullanacağı “seçimler benimle ‘CHP zihniyeti’ arasında” motifini pek rahat kullanamayacağı için İmamoğlu’yla yarışmaya gönlü yok görünüyor Erdoğan’ın. Devletin derdiyse başka. Devletse hem Kürtlere ‘borçlanmış’ bir cumhurbaşkanı görmek istemediğinden hem de Erdoğan eliyle tesis edilen otoriter rejimden hızlandırılmış bir geri dönüşe hazır olmadığından, Erdoğan olmayacaksa hiç olmazsa Mansur Yavaş olsun istiyor.
İmamoğlu’na verilen ceza ve getirilen siyasi yasak Erdoğan’ın ve devletin arzularını gerçekleştirmek üzere ilk hamlelerini yapmaya karar verdiklerini gösteriyor. Erdoğan, İmamoğlu’ndansa Kılıçdaroğlu’yla yarışabilmek; devlet de Erdoğan olmayacaksa Kürtlere borçlanmayacak birinin cumhurbaşkanı olmasını sağlamak için ilk hamlelerini yaptılar. Bu ilk hamlenin arzulanan sonucu sağlayıp sağlamayacağını ve yeni hamlelerce takip edilip edilmeyeceğini muhalefetin karşı hamleleri tayin edecek.
Ne İstanbul ne de Adalet Meselesi
Erdoğan’ın ve devletin bu ilk hamlesini yenilerinin takip etmemesinin ya da bu ilk hamlenin sahiplerince arzu edilen neticeyi üretmesinin garantili yolu belli: Muhalefetin karşı hamlesinin uygun olmaması. Muhalefet uyarınca karşı hamlede bulunmazsa, Erdoğan’ın ve devletin bu ilk hamlesi son hamle olarak kalabilir kalmasına ama cumhurbaşkanlığı seçimleri de Erdoğan’ın arzuladığı gibi neticelenebilir ya da devletin. Muhalefet uyarınca bir karşı hamlede bulunmazsa İmamoğlu’na getirilen siyasi yasağın onanması hamlesi ya da başka türden hamleler gelmeyebilir ve fakat dediğim gibi cumhurbaşkanlığı seçimleri de Erdoğan’ın ya da en fazlası devletin arzuladığı gibi neticelenebilir.
İmamoğlu’na getirilen siyaset yasağını ülkede adaletin ve yargının ne kadar siyasileştiğinin ya da İstanbul seçimlerinin iktidar tarafından hazmedilmediğinin yeni bir örneği olarak görmek, daha doğrusu göstermek, uygun olmayacak hamlelerin arasında birinci gelir. Başta CHP olmak üzere muhalefet, halihazırda verilen kimi işaretleri devam ettirir de İmamoğlu kararını istinaftan kesinkes dönecek ya da dönmesi gereken bir hukuksuzluk örneği ya da İstanbul seçmeninin iradesinin tanınmaması olarak çerçevelemek yoluna giderse, uygun olmayan hamlelerin en parlaklarından birini yapmış olur. Şundan: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tam kalbine yapılmış bir müdahale olduğu açık olduğu halde bunu ikrar etmemiş, herkesin gördüğü apaçık bir gerçeği görmek kabiliyetine, cesaretine ya da olgunluğuna sahip olmadığını göstermiş olur.
İmamoğlu’na getirilen siyaset yasağını cumhurbaşkanlığı seçimlerine yapılan bir müdahale olarak kodlamak, lakin sineye çekmek, yaklaşan seçimler uğruna sabırla katlanılması gereken bir iktidar hamlesi olarak çerçevelemek de uygun olmayacak hamlelerin ikincisi olur. Birkaç sebepten ötürü. Bir: Seçimlere kadar sabredelim, iktidarın bu hamlesini de sineye çekelim demek muhalefetin iktidar karşısında kudretsizliğinin, daha muhtemelen fırsatçılığının işareti olarak okunur. İki: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Erdoğan’ın ve devletin koyduğu ve seçimlere doğru yenilerini koyabileceği şartlarda yapılmasına muhalefetin razı olduğunu gösterir. Üç: Muhalefetin cumhurbaşkanlığı seçimlerine yapılan Erdoğan/devlet müdahalesinin sonuçlarına razı geldiğini gösterir.
Her halükârda, muhalefetin karşı hamlesi, olur da yerinde olmazsa, Erdoğan, olmadı devlet istediğini kolaylıkla elde edebilir.
Muhalefetin Hamlesi
Öte yandan muhalefetin en yerinde hamlesi “Madem öyle, işte böyle” deyip İmamoğlu’nu ortak aday göstermek olur demek de öyle kolay değil. Yanlış olacağından değil, tek başına yetmeyecek ya da elde patlayabilecek bir hamle olacağından. Şunu tahmin etmek zor değil: İmamoğlu’na siyasi yasak getirmek Erdoğan’ın ya da devletin ilk ve son hamlesi değil. Bu türden bir hamleyi yapmak istidadı gösteren bir aktörün benzer ya da farklı, başka hamleler yapacağı açık. Bu sebeple, muhalefet her ne yapacaksa yapsın, öncelikle iktidarın başka hamleler yapacağını bilerek ve bekleyerek hamle etmek zorunda. Bu da şu demek: “Madem öyle işte böyle” deyip İmamoğlu’nu aday göstermek türünden bir hamle, istinaf ve Yargıtay’dan gelebilecek siyasi yasağın onanması hamlesini boşa düşürebilecek ekstra hamlelerle desteklenmek zorunda. Onama hamlesini durdurabilecek kuvvette bir siyasi baskı yaratmaya çalışmak, olur da onama gerçekleşir diye İmamoğlu’yla beraber iki adayla seçime gitmek bu türden hamlelerden olabilir. Ancak ilki gerçekleşme ihtimali kuvvetli olmadığından, ikincisi de büyük risk içerdiğinden bu ikisinden daha yaratıcı ve güvenilir hamleleri de düşünmek gerekiyor. 6’lı Masa’nın ve HDP’nin uzlaşabileceği türden bir Türkiye vizyonunu temsil edecek yeni bir adayda ortaklaşmak gibi hamleler mesela.
Bu ya da başka hamlelere karar vermek için çok olmasa da zaman var. Ancak, hangi hamleyle mukabele edilecekse edilsin muhalefetin ihmal edemeyeceği şey şu: Eşik geçilmiş, iktidar taşları yerinden oynatmıştır. Bunlar olmamış gibi yapmak, oynatılan taşların muhalefetin üzerine yıkılmasına yol açabilir.