Menekşe Tokyay

Menekşe Tokyay

Çocuk Odaklı Şehir İnşa Edelim mi?

Bir şehir, içinde büyüyen çocukların hayallerini ne kadar taşıyorsa o kadar yaşanabilirdir. Ama biz çocukların sesini, gülüşlerini, oyunlarını, temel gelişim araçlarına erişim imkânlarını şehrin tasarımına ne kadar dahil ediyoruz? Sokaklar otoparklarla dolarken, oyun alanları inşaat projelerine kurban edilirken, çocukların şehirdeki varlığı giderek silikleşiyor.

Şehir dediğimiz alan, yetişkinlerin hızıyla, ekonominin kurallarıyla, binaların gölgesiyle şekillenir hale geliyor.

Eğer bir çocuğun yaşadığı mahallede oyun oynayabileceği bir park yoksa, güvenle yürüyebileceği yollar tasarlanmamışsa, nitelikli bir okula erişimi bulunmuyorsa, topluluk merkezlerine erişimleri devasa otobanlarla kesiliyorsa, okula giderken geçtiği yollar aydınlatılmıyorsa, o şehir gerçekten gelişmiş bir şehir, o ülke gerçekten gelişmiş bir ülke olabilir mi?

Oysa çocuk dostu şehir, sadece birkaç oyun parkı inşa etmekle sınırlı bir kavram değil. Çocuk dostu şehir, çocuğun her gün dokunduğu her alanın onun gelişimini desteklemesi demek. Okul yolundan başlayarak, kamusal alanların ve hizmetlerin erişilebilirliğine kadar uzanan geniş bir çerçeveden bahsediyoruz. Çocuklar için oyun alanlarının, kültür ve eğitim mekânlarının erişilebilir olması, yalnızca belirli merkezlere yığılmaması gerekiyor.

Bugün birçok büyük şehirde kamusal eğitim imkânları, sanatsal ve kültürel etkinlikler ya belirli bölgelerde yoğunlaşmış durumda ya da yüksek gelir grubuna hitap eden alanlarla sınırlı kalıyor. Oysa bir şehri çocuk dostu kılmanın temel şartlarından biri, bu imkânların tüm mahallelere eşit şekilde yayılmasıdır.

“Çocuk Odaklı Şehir” Projesi Ne Sunuyor?

İşte tam da bu noktada “Çocuk Odaklı Şehir” devreye giriyor.

Suna Kıraç’ın mirasını yaşatmak ve çocuklar için kurduğu eğitim odaklı hayallerin gerçekleşmesine katkıda bulunmak amacıyla İpek Kıraç öncülüğünde birkaç yıl önce yola çıkan Suna’nın Kızları kolektif etki inisiyatifi bünyesinde oluşan Araştırma Destek Topluluğu tarafından hazırlanan bu eşsiz dijital portal, çocukların -özellikle de kız çocukların- eğitim başta olmak üzere hak ettikleri hizmetlere eşit biçimde erişmelerini sağlamak için iki yıllık bir çalışma sonucunda çok paydaşlı şekilde tasarlandı.

Dijital portalın yer aldığı ve insanın içini umutla dolduran “Çocuk Odaklı Şehir: Bir Eşitlik Arayışı” adlı sergi, 4 Mayıs gününe kadar (pazar günleri hariç haftanın her günü 10.00-19.00 saatleri arasında) Beyoğlu’nda bulunan İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde gezilebilir.

cocuk-odakli-sehir.jpeg

Serginin ikinci bölümünde, kız çocukların katılımıyla gerçekleştirilen atölyelerin çıktılarıyla çocukların gözünden İstanbul’daki mahalleler odağa yerleştiriliyor; çocukların hazırladığı “konuşan fotoğraflar” ve fantastik canavarlar, kentsel mekânda eşitlik arayışının onlar için önemini anımsatıyor.

Ama bu sadece bir harita veya bir sanat etkinliği değil. Bir şehrin, çocukların -özellikle de kız çocukların- gözünden nasıl görülebileceğine dair bir pusula, bir eşitlik ve adalet çağrısı.

Örneğin bu dijital platformda, 1 kilometre yakınında okul bulunmayan mahallelere dikkat çekiliyor ve aynı İstanbul içinde bazı mahallelerde yıllık ücreti 1 milyon lirayı bulan okullar varken, birkaç kilometre ötesinde gelir seviyesi düşük bölgelerde eğitim sorununun ne kadar büyük olduğunu bizlere en çarpıcı verilerle anımsatıyor.

“Kız Çocuklar İçin, Kız Çocuklar İle Birlikte” sloganıyla ilerleyen bu proje, çocukların ihtiyaçlarını ve karşılaştıkları engelleri mahalle ölçeğinde ayrıştırılmış veriler ve analizler eşliğinde anlamaya odaklanarak, veri temelli karar almanın şehirleri çocuk dostu hale getirmedeki kritik rolünü gözler önüne seriyor. Zira Türkiye’de çocuklarla ilgili bazı verilere erişmek çok kolay değil ve bu durum da sahada doğrudan çocuklarla çalışan sivil toplum kuruluşları ve uzmanları olumsuz etkiliyor.

Diyelim ki bir iş insanı İstanbul’da erken çocukluk aşaması bir kreş inşa etmek istiyor. Kadıköy veya Beşiktaş gibi zaten eğitim olanaklarının yoğunlaştığı bölgeler yerine, gerçekten ihtiyacın olduğu bir mahalleyi seçmek istiyor. İşte burada veri temelli haritalar devreye giriyor. Hangi mahallede okul eksik, hangi semtte çocuklar eğitime erişimde zorluk çekiyor? Şu mahallede 0-4 yaş arasında kaç çocuk ve kaç eğitim kurumu var? Tüm bu soruların yanıtı veride saklı. Doğru veri, doğru yatırım kararlarının ilk adımını getirir ve gerçek bir toplumsal dönüşümün kapısını aralar.

Tıpkı Suna Kıraç’ın o güzel sözündeki gibi: “Planlarımızı, önümüzdeki yoğun sise göre değil, ilerideki parlak ufuklara göre yapıyoruz.”

Çocuk odaklı veriler tam da bu yüzden, o parlak ufukları sağlaması açısından önemli. Savunu alanında veri analizi ve haritalama halen ülkemizde yeterince önemsenmeyen, ancak çok kritik bir bileşen.

Haritalar ve Veriler: Çocukların Yaşamını Nasıl Etkiliyor?

Kentsel hizmetlerin varlığı, her zaman çocukların onlara erişimini güvence altına almıyor. İşte bu yüzden çocuğun gelişimine “bütüncül bakış” önemli. Kentsel hizmetlere, kaynaklara ve olanaklara çocukların erişebilirliğini sağlamak da yerel yönetimlerin ve kamu yetkililerinin sorumluluğunda. Bu hizmetlere erişimdeki farklılıkların çocuklar arasında eşitsizlik yaratmaması, çocukların yaşları, cinsiyetleri, maddi olanakları, yaşadıkları mahalle ve bireysel özelliklerine göre ihtiyaçlarının çeşitlendiğinin dikkate alınması şart.

Dijital haritada İstanbul’un tüm ilçelerindeki özel ve resmî eğitim kurumları, toplam çocuk oranı, 0-4 yaş, 5-9 yaş, 10-14 yaş, 15-19 yaş aralığındaki kız ve oğlan çocuk oranı, anaokulu sayısı, ilkokullarda, ortaokullarda ve liselerde derslik başına çocuk sayısı, ilkokullarda, ortaokullarda ve liselerde öğretmen başına çocuk sayısı, mahalle kırılımında ayrıntılı şekilde gösteriliyor.

Platformun oluşması kolektif bir çalışmanın ürünü. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV), projenin veri toplama, analiz, harita lejant kategorilerinin oluşturulması ve savunuculuk aşamalarında görev alırken; veri tabanının oluşturulması, harita görselleştirme, teknolojik altyapı, kartografik düzenleme ve web sitesinin hazırlanmasında İhtiyaç Haritası rol aldı. Eğitim Reformu Girişimi (ERG) ise eğitim kurumlarına dair verilerin sağlanmasına, kategorilerin oluşturulmasına destek vererek savunuculuk faaliyetlerine katkı sağladı. Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği (FİSA)-Çocuk Hakları Merkezi, çocuklardan veri toplama yöntemlerinin etik ilkelerini belirledi. SGDD-ASAM ve topluluğa dışarıdan destek veren ICHILD, veri toplama yöntemlerinin pilotlanması aşamasında çalıştı. Toplulukta yer alan diğer kurumlar ise düzenli görüş bildirerek sürece katkıda bulundu.

Bu interaktif platformun tasarlanma amacı, kız çocukların, eğitim başta olmak üzere bütünsel gelişimlerini destekleyici hizmetlere erişimleri, eğitim, barınma, bakım, beslenme, oyun, sosyalleşme, kültürel beslenme, kent yaşamına aktif katılım ve fiziksel hareketlilik gibi alanlarda çocukların ihtiyaçlarının karşılanması konusunda çalışan tüm paydaşların -sivil toplumdan kamu yetkililerine dek- veri-temelli karar alması ve stratejiler geliştirmesine destek olmak.

Böylelikle farklı kurumların ürettiği çocuk verileri anlamlı bir bütün halinde bir araya getiriliyor.

Platformda iki tür harita var: Alansal haritalar ve kurumları gösteren noktasal haritalar.

İstanbul genelini kapsayan alansal haritalarda; mahalle bazında yaşa göre çocuk oranları, kız ve oğlan çocuk verileriyle çocuk oranı sentez haritaları, 21 yaş bireylerin eğitim durumları, okullara erişim ve eğitimin niteliğine dair haritalar var. Bu haritalarda kademe ve türlerine göre okullar, rehberlik ve araştırma merkezleri, özel eğitim kursu gibi eğitim-öğretime ilişkin kurumların şehir içindeki erişilebilirliği ve öbeklendikleri bölgeler görülebilir.

Projenin iki pilot ilçesi olan Fatih ve Sultanbeyli özelinde hazırlanan alansal haritalarda ise; yukarıdaki haritalara ek olarak kız ve oğlan çocuk verileriyle 15 yaş eğitim durumları, genç erkek ve kadın verileriyle 21 yaş eğitim durumları, temsili sosyo-ekonomik gösterge değişkeni olarak yaş-rayiç bedel haritaları var. Tüm bu haritaların üzerine kurum ve birim hizmetlerine dair imlenmiş veriler (kademe ve türlerine göre okullar, rehberlik ve araştırma merkezleri, özel eğitim kursu gibi kurumların yanı sıra engelli merkezleri, çocuk, aile ve gençlik merkezleri, kütüphaneler, sosyal hizmet ve kültür merkezleri) de görülebilir.

Şehirdeki Eğitim Fırsatları: Eşitlik mi, Ayrıcalık mı?

Bir şehrin çocuklar için nasıl bir yer olduğunu anlamak için bakılması gereken ilk şey, eğitim imkânlarının nasıl dağıldığıdır. Şehrin belirli bölgelerinde, iyi donanımlı okullar, kaliteli eğitim veren kurumlar ve çocukların gelişimini destekleyen kültürel mekânlar varken, bazı bölgelerde temel eğitime bile ulaşmak zor olabiliyor.

İşte bu noktada Çocuk Odaklı Şehir, çocukların ihtiyaçlarına mahalle temelinde odaklanarak, eğitim fırsatlarının sadece belirli bölgelere yoğunlaşmaması, her çocuğun yaşadığı yerden bağımsız olarak nitelikli eğitime erişebilmesi için veri temelli bir yol haritası sunuyor.

2.jpeg

Haritada, en kalabalık -yani derslik başına düşen öğrenci sayısının en yüksek olduğu- ilkokulların Esenler, Esentepe, Sultangazi, Sancaktepe’deki mahallelerde yoğunlaştığı görülüyor. Ayrıca haritada en koyu renkte gösterilen mahallelere 1 km mesafede herhangi bir ilkokul yok. Bu da çocukların eğitime erişimindeki eşitsizlikleri ve eğitim sistemlerinin kaynak kapasitesini yansıtıyor.

Derslik başına 45’ten fazla öğrenci düşen ortaokullar ve liseler ise, görece olarak İstanbul’un Avrupa yakasında (Beylikdüzü, Arnavutköy, Esenyurt, Avcılar, Esenler, Sultangazi, Kağıthane gibi) yoğunlaşıyor. Öğretmen başına çocuk sayısının en yüksek düzeyde olduğu liseler ağırlıklı olarak Esenyurt, Beylikdüzü, Başakşehir, Küçükçekmece, Sultangazi, Sancaktepe ve Ümraniye ilçelerinde bulunuyor.

Kamusal nitelikli eğitim olanaklarının şehrin her yanına yayılması gerektiği gerçeğini göz ardı edemeyiz. Eğitim, şehir merkezinde yaşayan birkaç çocuğun ayrıcalığı değil, her çocuğun hakkıdır. Bugün büyük şehirlerde çocukların eğitime ve kültürel alanlara erişimi büyük ölçüde yaşadıkları mahalleye göre değişiyor. Çocuk odaklı bir şehir yaratmak, okulların, kütüphanelerin, bilim ve sanat merkezlerinin yalnızca belirli semtlere değil, tüm mahallelere yayılmasını sağlamaktan geçer. Bir çocuğun bugünü ve geleceği, oturduğu semtin posta koduna göre belirlenmemeli.

Okul Öncesi Eğitimin Kritik Rolü

Yapılan sayısız araştırma, erken çocukluk dönemine yapılan her yatırımın, bireylerin gelecekteki başarılarını artırarak sosyal fayda olarak katbekat geri döndüğünü gösteriyor. Erken yaşta kaliteli eğitime erişen çocuklar, akademik hayatta daha başarılı oluyor; sosyal becerileri gelişiyor; bilişsel olarak güçleniyor.

Ancak bugün Türkiye’de okul öncesi eğitime erişimde büyük eşitsizlikler var. Gelişmiş ülkelerde ilk üç yaştaki çocukların okullaşma oranı yüzde 90’ın üstüne çıkmışken, Türkiye’de bu oran yüzde 17’ler seviyesinde. Özellikle dezavantajlı bölgelerde yaşayan çocuklar, erken yaşta eğitime erişemedikleri için ilerleyen yıllarda eğitimde ve sosyal hayatta büyük dezavantajlarla karşılaşıyor; akranlarıyla aralarındaki makas açılıyor. Çocuk Odaklı Şehir, okul öncesi eğitime erişimin de haritalandırılması ve her çocuğun yaşadığı bölge fark etmeksizin kaliteli eğitim almasını hedefliyor.

Örneğin haritada kamuya ait anaokullarına erişim açısından en avantajlı mahalleler açık tonlarda, 1 km mesafede herhangi bir anaokulunun bulunmadığı mahalleler gri ve erişim açısından en dezavantajlı mahalleler koyu renk tonlarıyla gösteriliyor.

Hatay’da Çocuk Odaklı Şehir Modeli

2023 yılında İstanbul geneli ile Fatih ve Sultanbeyli ilçelerinde pilot bölge olarak başlatılan Çocuk Odaklı Şehir projesi, önümüzdeki dönemde Hatay’a da yayılacak. Deprem bölgesi olan Hatay’da, kız çocukların yaşadığı çoklu zorluklar göz önünde bulundurularak, onların eğitim ve sosyal hayata katılımını destekleyen projeler geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Özellikle afet sonrası rehabilitasyon sürecinde, kız çocukların şehirde kendilerine ait güvenli alanlar bulabilmeleri, okullarına erişimde eşitsizlik yaşamamaları ve sosyal yaşama katılabilmeleri, böylelikle kendilerini gerçekleştirebilmeleri kritik.

Çocuk Odaklı Şehir, Hatay’da da kız çocukların sesi olmayı, onların gözünden şehri yeniden tasarlamayı amaçlıyor.

Şehri Çocuklarla Birlikte Düşünmek Zorundayız

Şimdi bir kez daha soralım: Şehirlerdeki hizmetler çocukları odağına koyarak mı geliştiriliyor? Eğer cevabınız “hayır” ise, çocuk dostu bir şehir için harekete geçmenin tam zamanı. Şehirde çocukları ilgilendiren her hizmet, onların gelişimini, iyi olma halini ve gerçek gereksinimlerini gözeterek yeniden tasarlanmalı.

Ve kent yoksulluğu sadece kronik açlığı kapsamıyor; aynı zamanda çocukların insan onuruna yaraşır şekilde yaşamalarını engelleyen, onları “yaşamdan yoksun bırakan” tüm etmenleri de bünyesinde barındırıyor.

Bir çocuk, akranlarıyla paylaştığı kentsel mekânda sağlık hizmetlerine ve her kademede eğitim fırsatlarına eşit şekilde erişemiyorsa, o kent çocuk odaklı değildir ve bu konuda ilgili tüm ekosistem paydaşlarının derhal harekete geçmesi gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Menekşe Tokyay Arşivi