Baştan açık olayım, bugünün yenilgisi iki şey söylüyor, maça 11 kişi başlamak anlamsız ve Jesus 10 kişi oynamayı bilmiyor.
Adam üç kere yenildi bu sene, Şampiyonlar ligi elemelerinde, ardından Konya’ya ve şimdi Giresun’a. Üçünde de takım on kişi. Ve bu üç maçta da Jesus takımın on kişi kaldığına fazla aldırmadan bildiğini oynatıyor, galibiyet istiyor, hatta fark arıyor. Asla eleştirmiyorum. Cesur olmanın bedeli bu, razıyız. Giresun karşısında Fenerbahçe on kişi kaldığında 1-0 öndeydi. Jesus “bu bana yeter” deyip kapanır, sağlam defans yapabilirdi. Böyle bir durumda Giresun’un değil iki gol atmak, Fenerbahçe ceza sahasına girmesi bile mümkün olmazdı. Ama o zaman ne Jesus o sevdiğimiz Jesus olurdu ne de Fenerbahçe’nin diğer takımlardan farkı kalırdı. Biz senden razıyız Hoca.
İkinci mesaja gelirsek; maça 11 kişi başlamamız anlamsız, lüzumsuz ve israf. Nasıl olsa aslan Türk hakemleri allem kallem bizi hiç gecikmeden 10 kişi bırakıyor. Geçen hafta Batshuayi’ye faul bile olmayan iki pozisyonda gösterilen iki sarı kartın teri kurumadan bu hafta da Joao ilk yarı içinde iki sarı kartla atıldı. Bir sürü arkadaş kartların haklı oduğunu savunabilir ama kimse aynı pozisyonlarda rakibe kart verilmediğine dikkat etmiyor. Geçiniz. Baştan 10 kişi çıkalım, boşa zaman harcamayalım, Hocaları yormayalım. Yazık adamlara…
Geçen hafta Jesus’un kırmızı karttan sonra Batshuayi’ye yaptığı “akıllı ol” işaretini de kimi arkadaşlar yanlış anlamış, Hocanın “kafanı kulan kart alacak faul yapma” dediğini savunuyor. Yok yahu öyle demedi; “Kafanı çalıştır Batshuayi, sen bu hakemlerin fırsat kolladığını bilmiyor musun, niye onlara fırsat veriyorsun?” dedi. Nitekim bu maçta da Pedro o fırsatı verdi. Daha fazla yazmayacağım yoksa beni yine Ombudsman’a şikayet ederler malum şahıslar, O da tutup… Neyse neyse.
Sonuçta değişen bir şey yok, yine aynı şeyi söylüyorum, “Biz rahat uyuyoruz, onlar düşünsün”. Aradan sonra görüşürüz.