Adaletsiz Lige Ara...

Dün akşam ligin ilk yarısı sona erdi. Kayrılan ile futbol oynamaya çalışanın yarıştığı bir ligden bahsediyoruz. Galatasaray hariç herkes aleni bir şekilde onların kayrıldığını söylüyor. Ama nafile, memlekette hangi alanda adalet var ki futbolda olsun ? İstatistik güzel bilim, hesaplar basit, her maç sonu tartışmalı pozisyonları yorumlayan bütün eski hakemlerin, hakem hocalarının fikirlerini dinliyoruz, çoğunluğun fikri gerçek karara uyuyor mu uymuyor mu buna bakıyoruz. Sonra bunları bütün haftalar ekliyoruz ve kimin ne kadar aleyhine/lehine hata yapılıyor öğreniyoruz. Yani pozisyon yorumlarını ben yapmıyorum, eski hakemler, hakem hocaları yapıyor. Bu hesaplama sonunda Galatasaray lehine hata ile açık ara önde. E şimdi neyi tartışalım? Benim rakibim öyle ya da böyle maç kazandırılıyor ise, kendileri ile oynayan her rakip maçtan sonra kıyameti koparıyor ise, benim nasıl bir futbol oynadığımın ne önemi var? Fenerbahçe'nin işi çok zor. Çünkü saha dışında rakibinin kurduğu yapıya diş geçiremiyorsun.

Saha içinde ise bol bol pozisyona girip bunları gole çeviremiyor, sonrasında ise bir sürü stres yaşıyorsun. Dün akşamki maç da tam olarak böyleydi. Bol bol kaçırınca, sinir harbi başladı. Ama açıkçası, benim pek umudum yok bu ligden. Çünkü bizim ne oynadığımızın bir önemi yok, her maçını kazansan dahi rakibine maç kaybettirmiyorlar. Mesela Barış hakeme küfrediyor sarı görmüyor sonraki maçta iki gol atıyor. Görse sarıyı, cezalı. Barış sarı kart sınırında iken hakemin gözünün içine baka baka küfredecek cesareti nereden buluyor dersiniz? Hakemi alkışlayınca da kart görmedi bu arada. O da biliyor zarlar hileli… Oysa bizim Amrabat çok kolay bir sarı kartla bu maçta cezalıydı ve Fenerbahçe çok aradı kendisini. Böyle olduktan sonra, bu sistem değişmedikten sonra Fenerbahçe'nin ne oynadığının pek de bir önemi yok. Saha dışında oynanan oyunlarda etkili olması gereken Ali Koç… Sahi transfer dönemi açıldı, kimler geliyor acaba?

Önceki ve Sonraki Yazılar
İbrahim Can Arşivi