Mithat Baydur
BOP, petrol, tarih ve gelecek
Uzun süredir Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), bölünecek devletler, Orta Doğu’nun değişecek harikası tartışılıyor. Öngörülemeyen dünyanın öngörülemez bölgesi aslında burası.
Rusya, Ukrayna’ya saldırtılırken (iştahlandırıldı) Ukrayna’ya verilecek destek ile dişleri dökülmüş, tüyleri yolunmuş bir Rusya bırakmaktı geride hedeflenen. Belki de hedeflere ulaşılıyor.
Rusya epeyce hırpalandı.
Son Wagner olayı ile de karizması çizildi.
Peki, Rusya askeri ve siyasi açıdan hırpalandı, finansal açıdan zayıflatıldı. Maksat hasıl oldu mu?! Bence hayır...
Orta Doğu ve Kafkaslardaki denge ve ileriye matuf projeksiyonlar öylesine sofistikedir ki bir uçta maksadınızı gerçekleştirirken diğer uçta bir başka denge bozulur. Nitekim bu olayda da Rusya’ya enerji açısından bağımlı olan Almanya ve Fransa karşılaştıkları enerji darboğazı ve ABD’nin karşıladığı sıvılaştırılmış doğal gazın (LNG) pahalı bir ücretle Avrupa’ya getirilmesi, Almanya ve Fransa’nın makro dengelerini bozdu.
Avrupa artık kendi güvenliğini NATO konsepti dışında sağlamaktan, daha ufak ve fonksiyonel ittifaklara kadar her şeyi yeniden planlıyor. NATO’da bir ittifak konsepti belki vardı ama aslında kimse müttefik değildi.
BOP’un bu arada daha uzun yıllar tartışılabileceğini söyleyebiliriz. Zira, bu bölgede tarih boyunca çıkarlar skalası, yeni bir denge sağlanıncaya kadar uzun yıllar sancılı bir süreç yaşatıyor.
7 B projesi olarak bilinen Berlin-Bağdat demiryolu projesi Almanlara verilmişti… Almanlar bu güzergâhın 20 km. sağında ve solunda her türlü yeraltı zenginliklerini arama iznini de almışlardı. Ve Turkish Petrolium Company kuruldu, bu sözleşme İngilizleri çıldırttı. Zira o topraklarda, 1859’da Pennysylvania’da ilk petrolün fışkırmasıyla, 20.yüzyılın bir petrol yüzyılı olacağını anlamışlardı. 2. Abdülhamid’in suikasta maruz kalışını ve 31 Mart’ta yabancı parmağını bu çerçevede okuyabiliriz.
Turkish Petrolium Company üzerindeki kavga 1944 yılında bitti. Zira 2 dünya savaşı arası katastrof çağıdır, liderler belli değildir… Dünya nizamı oturmamıştır… 1944’te Körfez’e Standart Oil Company’nin girişi ile ABD hegemonyasını kurmuştur. Halihazırda da dolara bağlı para sistemiyle bu bölgeyi boyunduruğu altında tutmak istemektedir. Ancak hem Avrupa’dan, hem Körfez’den başkaldırı vardır. Sadece Almanya ve Fransa değil, Suudi Arabistan bile İran ile uzlaşarak, ABD statükosuna meydan okuyor.
Evet, BOP kurgusu devam ediyor. Ama bunun realize olup olmayacağını, bölge ülkelerinin emperyalizme karşı duruşları tayin edecek…
Bu itibarla, artık dünya üretiminin mal ve hizmet hacminin yarısını karşılayan, 1944-45 ABD’si yok!
Yeni aktörler var.
Büyüyen ve etkili bir Avrasya jeopolitiği var. Sadece Transatlantik çerçevesinde Avrupa ve ABD’nin (AB+ABD) resmettiği monolitik Batı kırılmıyor. Orta Doğu’da da büyük kırılmalar var.
Yepyeni fay hatları ve sonrasındaki kırılmalardan oluşacak siyasi depremler ve izdüşümleri olacak. Bu farklı iklimin nasıl oluşacağına da yaşayacağımız demografik, politik ve ekonomik türbülanslar karar verecek.