Mehmet Şandır
“…Artık Eski Türkiye Yok…”
Enseyi karartmayalım…
Sürekli olumsuzlukları konuşmaktan yorulduk…
Ülkemizde güzel şeyler de oluyor!
Geçen hafta gurur verici, umut arttırıcı bazı olaylar yaşadık.
Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali; TEKNOFEST’in dördüncüsü İstanbul Atatürk Havaalanı’ında 450.000 metrekarelik bir alanda gerçekleştirildi. Televizyonlardan izlediğim, gazetelerden okuduğum kadarıyla gerçekten çok görkemli bir olaydı.
Türkiye’nin 81 ilinden 200 binden fazla öğrenci, roketten otonom sistemlere, yapay zekadan su altı sistemlerine kadar 35 farklı teknoloji alanında 39 bin 684 takım halinde yarıştılar, eserlerini sergilediler. Öyle güzel örnekler var ki, bir kaçını paylaşalım. Gaziantep’ten 16 yaşındaki Eray Alnıaçık ile 15 yaşındaki Ahmet Çağatay, “göz sağlığını korumak” için ‘Mesafeli Televizyon’ projesi yapmışlar; televizyona 1,5 metreden fazla yaklaşıldığında uyarı veriyor. Uyarının ardından da kendi kendini kapatan televizyon, uygun mesafenin sağlanmasından 5 saniye sonra tekrar açılıyor.
Van Güzel Sanatlar Lisesi’nden 16 yaşındaki Zahide Nuyan, yerli ve yabancı çizgi filmleri karşılaştırarak çocukları ‘nasıl etkilediğini’ gözlemlemiş.
Firdevs Durak ve ekibi 17 yaşında, Maltepe’de bir lisede okuyorlar. Görme engelli çocuklara yönelik portatif bir masa geliştirmişler.
Ceren İnanç ve Elif Rukiye Aklan, Ataköy’de bir ortaokulda okuyorlar ve henüz 11 yaşındalar. Led’lerden oluşturdukları yelek, gece yürüyüşe çıktıklarında insanların görülebilir olmasını sağlıyor ve trafikte oluşabilecek kazalara karşı kişiyi koruyor.
Ankara Çubuk Fen Lisesi öğrencileri, yarışmalara 7 proje ile katılma hakkı kazanmışlar.
Eskişehir Sabiha Gökçen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nden Ulaş Aksoy ve ekibi, MA26 Meteor Avcısı isimli bir insansız hava aracı üretmişler. Sabancı Üniversitesi’nden Mohammad Abdeh ve Çukurova Üniversitesi’nden Muhammed Beşir Ercan, ‘Savaşan İHA’ adıyla ‘drone kategorisi’nde yarışmaya katılıyorlar. Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Enis Taper ve Mustafa Özçelik, “yerli ve milli” imkanlarla yüksek manevra özelliğine sahip, yüksek rüzgarlara karşı stabil kalabilen uçak üretmişler. Ezgi Topçu ve ekibi, İstanbul Kültür Üniversite’sinde okuyor. Geliştirdikleri otonom hava aracı gökyüzünde bulunan diğer İHA’larla kilitlenip hedef belirleyebiliyor.
Ayrıca, TÜBİTAK tarafından bu yıl 17’ncisi düzenlenen “Efficiency Challenge (EC) Elektrikli Araç Yarışları”na 65 takım, “Liseler Arası Elektrikli Araç Yarışları”na ise 36 takım katılmış. Sakarya Motorlu Araçlar Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Sakarya Üniversitesi İleri Teknolojileri Uygulama Topluluğu (SAİTEM) ve Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi bünyesinde kurulan Göktürk Grubu, tamamen yerli malzeme ve milli yazılımla, trafiğe çıkmaya hazır durumda elektrikli binek araçları üretmişler.
Daha binlerce Türkiye’nin “yaratıcı beyinleri” ve “genç mucitleri” göğsümüzü kabarttı, gelecek umutlarımızı artırdılar.
Ayrıca, Türkiye’nin önde gelen teknoloji şirketleri ve savunma sanayi kuruluşları birçok yeni ürünü Teknofest’te görücüye çıkarmışlar. TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI), insansız hava araçlarına (İHA) güç vermek için geliştirilen Türkiye’nin ilk turbodizel havacılık motoru PD170’ten 5 kilogram daha hafif ve 55 beygir daha güçlü PD222ST motorunu ilk defa burada sergiledi.
TEKNOFEST’te sergilenen, Hürkuş, Aksungur ve Gökbey, helikopterleri, “Akıncı” Taarruzi İnsansız Hava Aracı (TİHA), geleceğin uçan arabası olarak tasarlanan Cezerî, Türkiye’nin ilk yerli ve millî otomobili olan TOGG ve Aselsan, Havelsan ve Roketsan’ın ürettiği askerî araç-gereçler ile akıllı mühimmatlar heyecan vericiydi, doğrusu izlerken gurur duydum.
Millî Muharip Uçağımızın (MMU) 18 ay sonra insansız savaş uçağının ise 2023’te uçurulacağının müjdelenmesi, Türkiye’yi terör örgütleri üzerinden kuşatmaya çalışan, parasını ödemiş olmamıza rağmen F-35 savaş uçaklarını teslim etmeyen ve silah ambargosu uygulayan müttefiklerimize(!) karşı bir meydan okumaydı.
Yine geçen hafta, Newyork’ta BM binasının karşısında inşa edilen 171 metre yüksekliğindeki Türkevi binasının açılışı, Türkiye’yi YOK sayanlara, diplomatik nezaket gösterip görüşme zahmetinde bulunmayanlara karşı bir meydan okumaydı…
“Başka Bir Dünya Mümkün” başlığı ile 18 Ağustos-16 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen 49.İstanbul Müzik Festivali ve 1-24 Eylül tarihleri arasında düzenlenen 28. İstanbul Caz Festivali, Türkiye’yi Batı’dan dışlamaya çalışanlara karşı bir meydan okumaydı…
BENCE
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni aşağılamak hiç kimsenin haddi değildir.
“Artık eski Türkiye yok.”
(Domuz eti yemeyiz, ayı postu giymeyiz)
Sayın Cumhurbaşkanı’nın BM Genel Kurulu konuşması, BM, Güvenlik Konseyi karar vericileri 5’li çete ve birkaç işbirlikçi devletten oluşan küresel hegemonya düzenine karşı bir meydan okuma ise bunun anlam ve sorumluluğunun idrakinde olmalıyız.
Dış politikada savrulmadan/diklenmeden DİK DURMALIYIZ!
Sayın Putin’le yapılacak görüşmenin, ABD’ye karşı bir meydan okuma olarak gösterilmesi yanlış olacaktır.