İ. Bülent Çelik
Ahsen Hoca son uyarıyı yapıyor!
Uzay Yolu’nu bildiniz mi?
Hani “Koruma kalkanlarını açın!” veya “Işınla bizi Scotty!” direktifleri ile hatırladığımız, Birleşik Gezegenler Federasyonu Yıldız Filosu kaptanlarından James Kirk ve efsane yıldız gemisi Atılgan!
Koruma kalkanı, enerji panelleri, yaşam üniteleri, botanik bahçeleri, sağlık kabinleri, her meslekten mürettebatı, disiplinli bir görev paylaşımı ile yıldızlar arasında ışık hızıyla seyreden bir uzay gemisi…
· · ·
Peki biricik Dünyamız da aslında böyle bir uzay gemisi değil mi?..
Tıpkı Atılgan gibi, uzay boşluğunda inanılmaz bir hızla seyahat eden, tıpkı Atılgan gibi bir koruma kalkanına; enerji ünitelerine; kendi besinini üreten büyük botanik bahçelerine; balıklarını üreten akvaryumlara; suyunu sürekli temizleyen çok gelişmiş bir klimasyona; oksijen ve basıncı sürekli sabit tutan bir kabine; yaklaşan yabancı cisimleri kül eden bir atmosfer tabakasına; zararlı ışınları savuşturan bir manyetik alana sahip, devasa ve mükemmel bir uzay gemisi!..
· · ·
Atılgan’ın sağlıklı bir gemi olarak yolculuğunu sürdürebilmesi için, Kaptan ve mürettebatın bilinçli ve disiplinli çabası gerekiyor da, onun çoook gelişmiş bir versiyonu olarak tanımlayabileceğimiz ‘Dünya uzay gemisi’nin hem yönetiminde hem mürettebatında neden tam bir başıboşluk, tam bir vurdumduymazlık, tam bir bananecilik hakim!
· · ·
Gemide, birileri hızlı seyahat uğruna koruma kalkanlarını kırıyor; birileri otel yapacağız diye oksijen ünitelerini yakıyor; birileri “aç mı kalalım abi!” diye ağlaşarak balık akvaryumlarını yok ediyor; ne dur diyen bir Kaptan Kirk var, ne yapma diyen bir Mr. Spock!
· · ·
Bu gemi yürür mü?
Gemi yürür de, kabin camları kırılıp oksijen uzaya kaçınca, asıl sen geminin üzerinde kalabilir misin?
· · ·
Yıllar önce Marmara Adası’nda bir balıkçı ile denize açılıp sohbet etmiştik…
Balıkçıya sordum: “dört bir yanı bize ait olan Marmara Denizi’nin balığı neden bizi doyurmuyor?
“Trol” diye cevap verdi ve devam etti:
“Trol kapıları ile her gün dip taranıyor. Balık yuvaları altüst oluyor, balığın evini de bahçesini de darmaduman ediyoruz!.”
“Sen de yapıyor musun bu trolü?”
“Evet abi yapıyorum!”
“Peki hem zararını bilip hem neden yapıyorsun?”
Biraz durdu. Çaresiz bir ifadeyle: “Biz günlük yaşıyoruz abi” dedi… “O sabah herkes çıkıyorsa sen de çıkarsın. Bunu balıkçı durduramaz, ancak devlet durdurur!”
· · ·
Sonra trol yasaklandı ama bugün kıyılara kadar ışıkla avlanan 70 metrelik avcı tekneleri var. Büyüğüne küçüğüne bakmadan 40 bin tonun üzerinde avlanan, denizde ne varsa süzüp sömüren avgarnalar var.
· · ·
Fiziksel Oşinografi ve Deniz Biyolojisi Doç. Dr. Ahsen Yüksek, benim üniversiteden sınıf arkadaşım. Marmara ile ilgili bilgisine başvurulabilecek, konunun en yetkin ve uzman, bilim insanlarından biri. Yıllar öncesinden araştırmaları ile Marmara’nın bugün geldiği perişan durum hakkında yetkilileri defalarca uyarmışlığı var!…
Ama bilimin değil de “birinin” sözü esas alınınca yine kaçınılmaz sonuç ile yüz yüze kalmışız!
· · ·
Dün Ahsen Hoca ile dertleştik.
“Marmara için hâlâ ümit var” diyor Ahsen Hoca!
“Gönül ister dört yıl; ama en az iki yıl boğaz giriş ve çıkışları dahil, tüm Marmara’da endüstriyel balık avcılığı yasaklanacak! Balık unu fabrikaları için minicik hamsiler, balık yavruları yakalanmayacak!”
· · ·
Elbette buna en fazla “Aç kalırız!” diye balıkçılar isyan edecek ama bu gidişle zaten yakın zamanda, dip balıkçılığı tamamen ölecek..
O halde:
Marmara ve hatta Kuzey Ege’yi biraz canlandırma umudu ile ya iki yıl dişini sıkma; ya da birkaç yıl sonra zaten açlıkla yüz yüze gelme gerçeği!
· · ·
Pandemide restorancılar aç kalmadı mı?
Yangında orman köylüleri aç kalmadı mı?
Sel felaketlerinde çiftçiler aç kalmadı mı?
Marmara için biraz da endüstriyel balıkçılar sıkıntı çekecek!
· · ·
Ahsen Hoca son uyarıyı yapıyor!
Daha önce de yaptı ve bugün yaşananları tarif etti..
Dinlemediniz…
Bir umut!
Belki bunca felaketten sonra bilime bugün biraz daha fazla kulak verirsiniz!
Anlayana sonuç raporu
Bir tarafta “Cübbeli” dama çıkıp tekbir getirdi..
Diğer tarafta imam cemaati alıp dağlara doğru yağmur duasına çıktı..
Beri tarafta gönüllüler, göbekleri yanmış keçilere yanık tedavisi uygularken, duacılar, yangın bölgesine uzak bir yerden getirilen, tek kılı bile yanmamış güzelim keçileri kurban olarak kestiler..
Günlerce ne yağmur yağdı ne yangın dindi.
· · ·
Sonra bakıldı ki, ortada itibardan tasarruf edilesi bir memleket kalmayacak, Rusya’dan, İran’dan, Ukrayna’dan Azerbaycan’dan gelecek yardımlara müsaade edildi..
Misal, İspanya’dan ve Hırvatistan’dan AB’nin rescEU yardım organizasyonuna ait uçakları ile birlikte 30’un üzerinde pilotun gelmesine izin verildi!
· · ·
Bu pilotlar, THK’nın hangarlarında bulunan; “antikadır, uçamaz!” dedikleri; ihaleye bile sokulmayan, uçakların tıpkılarının aynıları ile yani ‘Canadair’ marka uçaklarla, günde 45-50 sorti yaptı.
Hele bazıları; kadın mıdır, kız mıdır bilmeyiz; şort filan giyerler mi anlamayız; Nagehan kadar kıvrak zekaya; Derya bakan kadar her şeyi bilen bir zihin mertebesine sahip midirler onu da çözemeyiz, hülasa ‘er kişi’ de değillerdi!
· · ·
Ama allahları var, hem kendileri güzeldi hem de yangın uçaklarını güzel kullandılar.
Koskoca yangınları söndürüp gittiler…
Cübbeli de, kayıp düşmeden, başına bir şey gelmeden damdan indi hayırlısıyla..
Afganlardan sonra Hintliler de yolda…
Kaçak mülteci konusunda cazibe merkezi haline gelen Türkiye’nin yeni bir göç dalgası ile karşı karşıya kalacağı açıklandı. Ganj Nehrinin balçık haline gelmesi nedeniyle kendilerine yeni kutsal nehir arayışına giren 1,5 milyar Hint vatandaşlarının gözü Fırat ve Dicle’ye çevrildi. Göç İdaresi Başkanı Hulusi Şapşik “Hafazanallah, Hindu vatandaşların sadece onda biri bile gelmeye kalkarsa bildiğin, ayvayı yeriz!” dedi.
87 maaşla rekor kıran müsteşara törenle ödül verildi
Kamuda en fazla farklı kaynaktan maaş alan yönetici yarışmasını, Ticaret Bakanlığı Müsteşarlarından Bilal Sektirmez kazandı.
87 ayrı maaş ile birinci olan ve maaşların bir kısmını hayır hasenat işlerine harcadığını belirten Sektirmez’e ödülü bizzat Maliye Bakanı tarafından takdim edildi. Maliye Bakanı ödül töreninde “Benim müsteşarım işini bilir!” diyerek liyakat vurgusu yaptı.
Orman yangınlarını cinler çıkartmış!
Diyanet İşleri Başkanlığı Basın Sözcüsü Kader Kadayıf’ın, “Dikkat buyurunuz! Orman yangınları, daha çok turistlerin anadan üryan denize girdiği sahil kesimlerine yakın yerlerde husule geliyor! bu işte bir cin parmağı var!” Şeklinde sarf ettiği sözlerle; “Turist, turist” diye dağları delen Turizm Bakanı ve Cumhurbaşkanı ile ters düşünce, yeni bir açıklama yaparak ilk açıklamasını iptal etti!..
“Sözlerim maksadını aştı ve yanlış anlaşıldı. Ben ‘cinler’ derken, aborcinler demek istedim. Avustralya ormanlarını pekala aborcinler yakmış olabilirler. Ayrıca cin-tonik, cin-menta gibi alkol bazlı hadiseleri kast etmiş de olabilirim. Alkolün etkisi ile birilerinin yanlışlıkla ormanı yakmış olma ihtimalinden söz etmek istemiş olabilirim. Turist dostumuz ama alkol dostumuz değildir! Arz ederim efendim!” dedi.
RTÜK Hanife Teyze’ye de ceza kesti!
Camdan cama komşu muhabbetinin ortasında “Eyvah, mahvoldum! Yemeğim yandı!” feryadıyla mutfağa koşan Hanife Teyze, RTÜK’ün dikkatinden kaçamadı.
Kasıtlı olarak “Mahalleyi panik ve kaosa sevk etme” bunu açık pencereden yaparak fiili, kamuoyu önünde gerçekleştirme suçundan Hanife Teyze’ye alt sınırdan para cezası ile üç gün kapatma verildi. Hanife Teyze üç gün pencere muhabbeti yapamayacak.
RTÜK başkanı Ebubekir Şahin: “aynı suçu ikinci kez işlerse, andolsun pencereye dışarıdan tahta çakarız!” uyarısında bulundu.
Görevden alınan Bulu’nun adını hatırlama yarışması
Boğaziçi Öğrenci Şenliği’nde, görevden alınan Boğaziçi Üniversitesi Rektörü ‘Bulu’nun adını hatırlama yarışmasını kazanan olmadı.
Öğrencilere ‘Soyadı Bulu olan son rektörün adı neydi şeklinde sorulan ani hafıza sorusuna en fazla “Mehmet” ikinci olarak da “Memiş” yanıtı geldi. “Metin” yanıtı verenler üçüncü sırada yer alırken eski Rektörün adını doğru hatırlayan çıkmayınca, yarışmanın ödülü olan buzlu soda bir sonraki yarışmaya devretti.