Mesut Yeğen
40, 60’tan Büyük müdür?
Bir tarafta, üzerine yerleştiği zemine uygun adımları atıp 40’ı 60’tan büyük kılmaya çalışan Erdoğan’ın, diğer taraftaysa 60’tan 50+1’i nasılsa çıkarırız diyen 6’lı Masa’nın adayı olarak Kılıçdaroğlu’nun olduğu bir seçime gitmekten geri dönüşümüz var görünmüyor. Seçimlerin Erdoğan’ın arzuladığı gibi Erdoğan ve ‘CHP zihniyeti’ arasında bir ‘cenk’ olmasının önüne geçmenin aklıma gelen tek yolu ise 6’lı Masa’yı ve İmamoğlu’nu Kılıçdaroğlu kampanyasına etkin bir biçimde katmak.
Sayılar evreninde hayır, siyaset evreninde bazen. Bugünlerde Türkiye siyasetinde olduğu gibi. Daha kötüsü yakın gelecekte Türkiye siyasetinde olabilecek olduğu gibi. Sadece bana öyle gelmediğini biliyorum: Yüzde 40 civarındaki seçmen desteğine denk düşen “Erdoğan ve Cumhur İttifakı iktidarı devam etsin” arzusu, desteği yüzde 60’a yakın görünen “iktidar değişsin” arzusundan daha etkili bugünlerde. Daha kötüsü, yüzde 40’lık “iktidar devam etsin” arzusu yüzde 60’a yakın “iktidar değişsin” arzusuna üstün gelebilir önümüzdeki seçimlerde. Siyaset 40’ı 60’tan büyük kılabilir gerçekten. Görünen bu.
Peki, niye? Nasıl oluyor da 40, 60’a galebe çalabilir görünüyor? Galiba şundan: Yüzde 40’ı temsil eden Erdoğan ‘doğrusunu’ yaparken, yüzde 60’ı temsil etmeye koyulanlar ‘doğrusunu’ yapmıyor. Erdoğan, üzerine yerleştiği zemine uygun adımlar atarken, karşısındakiler yerleştikleri zemine uygun adımlar atmıyor. Ya da Erdoğan’ın durumunda doğru olanlar, yüzde 60’ı temsil etmeye koyulanlar durumunda doğru olmuyor da ondan. İzah etmeye çalışayım.
Erdoğan’ın Doğrusu
MHP’yle ortaklığını ve tek adam rejimini devam ettirmek istediğinden, Erdoğan’ın önünde geniş bir manevra alanı, bir süredir takip ettiğinden farklı bir siyaset önermek imkânı yok aslında. Ne yapacaksa üzerine yerleştiği dar zeminde yapacak ve aslında ne yapıyorsa bu dar zemin üzerinde yapıyor Erdoğan. Yaptıkları ortada, yapabileceklerini kestirmek de zor değil. Yaptıkları malum: EYT düzenlemesi, yüksek gibi görünen ücret artışları, fiyat ve sermaye kontrolü gibi pansuman tedbirler yoluyla ekonomik yıkımın etkilerini ötelemek, İmamoğlu’na yasak ve HDP’yi Hazine yardımından mahrum etmek gibi mühendislik hamleleri yoluyla siyasi rakiplerini saf dışı etmek, “teröristlerle aynı masadalar” ya da “şu buna hesap verecek” türünden manipülasyonlar yoluyla muhalefet aktörlerini birbirlerinden uzaklaştırmaya çalışmak vs. Yapacakları da az çok belli: Bütün bu hamlelere benzerlerini ekleyip, seçimlere gözünün kesmediği rakiplerini elemiş, muhalefet aktörlerini ayrıştırmış ya da dağınıklaştırmış olarak ve “seçimler benimle ‘CHP zihniyeti” arasında kampanyasıyla girmek.
Zemine uygun bu hamlelerin sonucunda, bugün “iktidar değişsin” diyen 60 puandan 5-6 puan kadarı Erdoğan’ın 40’ına eklenir, 5-6 puan kadarı da muhalefetin ‘doğru adayda’ ortaklaşamaması, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura sarkması ve parlamento seçimlerinde çoğunluğun Cumhur İttifakı’nda kalması gibi sebeplerle iktidar değişsin arzusundan uzaklaşırsa; 40, 60’tan, daha doğrusu Erdoğan’ın 40’ı muhalefetin 60’ından büyük olabilir gerçekten. Özetle, siyaset, daha doğrusu zemine uygun siyaset 40’ı, 60’tan büyük kılabilir. Görünen bu.
Toplama Değil Birleştirme
40’ı 60’tan büyük kılabileceklerin bir kısmı Erdoğan’ın zemine uygun adımlar atmasıyla ilgiliyken, başka bir kısmı da muhalefetin kendi zeminine uygun olmayan adımlar atmasıyla ilgili. 2019 seçimlerinden sonra oluşan pozitif resmin de etkisiyle olsa gerek, muhalefet, daha çok da muhalefetin merkezi aktörü olarak CHP, 2023 seçimlerinde esas yapılması gerekenin iktidar değişsin arzusunu bir arada tutmak olduğuna hükmetti. İktidar değişsin arzusunun temsiline soyunmuş 6 (+1) partiyi Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem (GPS) fikriyle anılan bir tür demokrasiye dönüş zemininde buluşturmanın 60’tan 50+1 çıkarmak için yeterli olacağına kanaat getirdi CHP ve ortakları. Ne var ki, kamuoyu yoklamaları uzun süredir şunu gösteriyor: İktidar değişsin arzusunda olanların en azından bir kısmı muhalefetin siyasetten çok aritmetiği, birleştirmekten çok toplamayı esas alan geçmiş faaliyetinden memnun değil. İktidar değişsin arzusunda olanların hepsi “Erdoğan gitsin de, aday önemli değil” ya da “GPS bize yeter” havasına kapılmış görünmüyor. En azından 60’tan 50+1 çıkmasını engelleyebilecek kadarı bu havada değil. Görünen bu.
Özetle, “az siyaset, çok mühendislik” adımları Erdoğan’ın üzerine yerleştiği zemine uygunken ve Erdoğan için netice verebilecek görünürken muhalefetin üzerine yerleştiği zemine uygun değil ve muhalefetin beklediğine uygun netice üretecek gibi görünmüyor. İktidar değişsin arzusunda olanlar, en azından bunların önemlice bir kısmı, 6’lı Masa’dan, CHP’den toplamadan çok birleştirme, deyim yerindeyse daha fazla siyaset bekliyor.
Ne var ki, gidişat bu yönde değil. Aksine gidişat şunu gösteriyor: 6’lı Masa program ve yol haritasını tamamlayıp, biraz olağan, biraz da kaçınılmaz bir biçimde Kılıçdaroğlu’nun adaylığında ortaklaştığında, iktidarın değişmesini isteyenlerin daha fazla siyaset talebinin karşılanmış olacağı varsayılıyor. GPS’de uzlaşmanın ve Kılıçdaroğlu’nda ortaklaşmanın Masa’nın siyaset açığını kapatmaya yeteceği düşünülüyor. İmamoğlu’na getirilen siyaset yasağının cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik siyasi bir hamledense İBB Başkanı’nı hedef alan bir hukuksuzluk olarak paketlenmek istenmesi de bu durumu teyit ediyor. Kimsenin, başka hiçbir motifin Masa’nın programının ve adayının önüne geçmesi istenmiyor. Görünen bu.
Halbuki, 6’lı Masa’da eksik bulunan siyaset açığını kapatabilecek, Masa’nın vermekte zorlandığı güven ve ümit duygularını Masa’ya ekleyebilecek bir hamle imkânı mevcut: Getirilen yasak kararıyla Erdoğan karşısında seçimleri kazanma ihtimali daha da artan İmamoğlu’nu aday göstermek. 6’lı Masa’nın GPS vasıtasıyla yaratamadığı heyecanı İstanbul seçimlerinde Erdoğan’ı iki kez yenmiş, şimdi de siyaseten yasaklı kılınmaya çalışılan İmamoğlu’nu aday göstererek yaratmak. Ne var ki, 6’lı Masa’yı oluşturan aktörlerin cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak haricinde arzu ve hesapları da olduğundan, bu hamle yapılacak gibi görünmüyor.
Bu durumda, hem seçimlere az zaman kalmış olduğundan hem de kimse kolay kolay Masa’yı dağıtıp Erdoğan’a seçim kazandırmanın sorumluluğunu almak istemeyeceğinden, seçimlere pek muhtemelen yukarıda sözünü ettiğim koordinatlar içerisinde gideceğiz. Bir tarafta, üzerine yerleştiği zemine uygun adımları atıp 40’ı 60’tan büyük kılmaya çalışan Erdoğan’ın, diğer taraftaysa 60’tan 50+1’i nasılsa çıkarırız diyen 6’lı Masa’nın adayı olarak Kılıçdaroğlu’nun olduğu bir seçime gitmekten geri dönüşümüz var görünmüyor.
Bu koordinatlar içerisinde kalarak seçimlere gitmekten dönüş ihtimali yüksek olmadığına göre, iktidar değişsin arzusunda olanların bu koordinatlar dairesinde 60’tan 50+1 çıkarmanın daha etkili yolları üzerine düşünmesi gerekiyor. Kendi adıma geçen yazıda söylediklerimde ısrar etmekten başka bir şey aklıma gelmiyor. Söylediğim şu: Kılıçdaroğlu’nun kampanyasını 6’lı Masa ve İmamoğlu’yla güçlendirmek. Seçimlerin Erdoğan’ın arzuladığı gibi Erdoğan ve ‘CHP zihniyeti’ arasında bir ‘cenk’ olmasının önüne geçmenin aklıma gelen tek yolu şimdilik bu: 6’lı Masa’yı ve İmamoğlu’nu Kılıçdaroğlu kampanyasına etkin bir biçimde katmak.
Şu ya da bu, muhalefet ‘yeni’ bir şeyler yapmazsa 40, 60’tan büyük olabilir gerçekten.