İ. Bülent Çelik

İ. Bülent Çelik

30 Ağustos’a neden izin verilmiyor?

Bir kere giriş bölümünde şu soruyu soralım.
Cevabında mutabık isek okumaya devam edelim.
Buna kim karar veriyor?
El cevap: Partili Cumhurbaşkanımız!
• • •
Gelişme bölümünde sorularımızı arttıralım!
-Aynı pandemi koşullarında “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” alay-ı vala ile kutlanmadı mı?
Aynı pandemi koşullarında, “Ayasofya’nın ibadete açılışı 350 bin kişi ile alay-ı vala ile yapılmadı mı?
Aynı pandemi koşullarında, Bitlis’te Malazgirt Savaşının 947. yıl kutlamaları ve Van Gölü kenarındaki Cumhurbaşkanlığı, Ahlat Külliyesi’nin açılış törenleri alay-ı vala ile yapılmadı mı?
• • •
Peki, sayın Cumhurbaşkanımız neden, çoğunluğu Ak Parti kitlesinin katıldığı bu kutlamalara izin veriyor da, çoğunluğu muhalif katılımcılar tarafından oluşturulacağı varsayılan 30 Ağustos kutlamalarına izin vermiyor?
Söyleyeyim!
Çünkü onların korona virüsü kapmalarını istemiyor!
Evet sevgili muhalifler!
Neden hep ters tarafından bakıyorsunuz?
Cumhurbaşkanınız canınıza zarar gelsin istemiyor! diye düşünüp mutlu olamaz mısınız?
Taş kalpliler!

Çiftçinin devlete borcu yok!

Tarım kanunu 2006’da çıkarıldı.
Yani Ak Parti’nin çıkardığı kanunlardan biri.
Kanunun 21. maddesi ‘iki cümle’ ve son derece net:
“Tarıma destek bütçe ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden sağlanan kaynak gayri safi milli hasılanın %1’inden az olamaz.”
• • •
Peki bu kanunu çıkaranlar, bugüne kadar çıkardıkları kanuna bir kez olsun uymuşlar mı?
Hayır!
Uymayacaktın, neden kanun çıkarıyorsun?
Yok kanun çıkarıyorsun neden uymuyorsun?
2006’dan bu yana çiftçiye verilen destek, verilmesi gerekenin yarısını hiç geçmemiş.
Yani çiftçinin hükümetten, yasa hükmüyle belirlenmiş alacağı olan milyarlarca dolar başka kurumlar, vakıflar, müteahhitler, belediyeler tarafından ezilmiş.
Bu tablo gösteriyor ki gerçekte çiftçinin devlet bankalarına borcu yok!.
Çünkü devletten alacağı var!
• • •
Yasaya rağmen çiftçinin hakkı yenmiş!
Borçlandırılmış!
Fakirleştirilmiş!
Ve üretime küstürülmüş!
• • •
Bugün Venezüela’dan sıfır vergi ile peynir, Burkina Faso’dan Pamuk ithal etmemize neden şaşırıyoruz ki?

Kaçma riski yok ama tecavüz etme riski var!

Her ne kadar yandaş medya görmediyse de, şu “gözü çıkmayasıca” sosyal medyanın bu hafta en çok gördüğü olaylarından ikisini bir ince analiz edelim;
İlki, Meral Akşener’in şahit olarak katıldığı nikahı kıyan nikah memurunun, “Sayın Genel Başkanım!” diye hitap ettiği için Çorum Belediyesi tarafından görevinden alınması..
Belediye “ondan değil!” diyor ama gel de inan!
Çünkü zamanlama manidar!
Hangi zamanlama?
Akşener’in, kendisine “dön” çağrısı yapılan “o eve” dönmeyeceğinin kesinleşmesinin hemen ertesi!
• • •
İkincisi, medyaya bozkurt işaretli pozlarıyla düşen; Batman’da tecavüz ettiği ve tecavüzün ardından intihar eden genç kızın ölümü ile gündeme gelen uzman çavuş Musa Orhan’ın, kaçma riski bulunmadığı için tahliyesi konusu.
Savcının karşı çıkmasına rağmen hakim tarafından tutuksuz yargılanmak üzere özgür bırakılması.. Tecavüz etmiş, tehdit etmiş, kızcağız intihar etmiş ve yaşamını yitirmiş..
Sadece yazı yazan gazeteciler tutuklu ama bu adam tutuksuz yargılanıyor!
Kaçma riski yok ama tecavüz etme riski var!
Üstelik avukatı “yapmadı!” demiyor..
“Sanığın şahsında, Türk askeriyesi lekelenmeye çalışılıyor!” diyor..
Bu tecavüzcü katili “Türk Askeri” olarak kabul edersen, öyle olur tabi!
Adına ‘bağımsız yargı’ deniyor ama gelde inan!
Çünkü Zamanlama manidar!
Hangi zamanlama?
Soylu’nun “bu tecavüzü gündemde tutmanın PKK’nın yaptıklarının üstünü örtmek!” şeklindeki söyleminin hemen ertesi!
• • •
Bunlara, “Ak Parti egemenlerinin kayırmaları!” deyip geçmek ilk akla gelen..
Ama bence öyle değil!
Çünkü benzerleri ile o kadar çok karşılaşıyoruz ki
Bunların hepsini yukarıdan birilerinin değerlendirip “gereğini” emir vererek takip etmesi pek mümkün değil!
• • •
Ya ne?
Dört şıktan biri! Beşincisi yok!
1- Kraldan çok kralcılık.
2- ‘Artık neyi, nasıl yaparsa, terfiyi veya bir dahaki seçimde adaylığı garantiliyor olabileceğini öğrenmiş olmak!
3- Tersini yapmaktan korkuyor olmak!
4- Yaptığı işten anlamamak. Yani liyakat sorunu..
İşin kötüsü de ne biliyor musunuz?
Öğrenci hangi şıkkı işaretlerse işaretlesin hep birlikte sınıfta kalıyor olma durumumuz!

Seni övene iyi bak! Seni yerene iyi bak!

Aşağıdaki satırları, üstteki başlıkla, 2018 Temmuz’unda, Mustafa Mutlu’nun Cem Tv. deki Kral Çıplak programında yazıp çizmişiz.
• • •
“Dünyanın bir kısım “kökü dışarıda” dergileri, Trump’ı, Putin’i altına “diktatör” yazarak kapak yapıyor. Asrın liderimizi de aralarına katıyor. Yani asrın liderimize de “diktatör” diyor.. Ayakta alkışlıyorsun..
Aynı şeyi ODTÜ öğrencisi pankarta yazıyor hapse atıyorsun!
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!..
Dünya yirmi yıldan bu yana “manyak!” bir süreçten geçiyor..
Türkiye de bu sürecin yıldızlarından..
“Ülkemizin geleceği için cahil nesiller lazım!” diyen ama evine ekmeği profesörlük maaşından götüren üniversite hocalarını yetiştiren bir acayip dönem bu!..
Trump son Nato toplantısında “Kimse işini Erdoğan gibi düzgün yapmıyor!” diyerek Erdoğan ile yumruk tokuşturmuş.
Bizim yandaş medyanın şapkaları havada!..
“Trump Reisi övdü!”
İyi de bu adam daha dün Kudüs’e ilk elçiliğin sözünü verirken, Netanyahu’nun yumruğunu kalbine götürerek ona da övgüler düzmedi mi?
Binlerce tır silahı verip, IŞID’e karşı kahramanca mücadele ediyorlar diyerek PYD ve YPG’yi övmedi mi?
Fetö’yü bir türlü iade etmeyen, ama Rahip Andrew Brunson’un iade edilmemesi için “tam bir rezalet !” diyen Trump bu değil mi?
Demek ki Trump tarafından övülmek pek matah bir şey değil..
O halde bu mutluluk çığlıkları neyin nesi?”
• • •
Geçtiğimiz hafta Trump, rakibi Bayden’a ayar verirken, “Ben gidersem Amerikalılar, Çince konuşmak zorunda kalacak, Ortadoğu’da zor adamlarla güreşecek!” gibi afaki aforizmalara ek olarak, Ortadoğu’da bir sürü siyaset satranççısı lider var bunlardan biri de Erdoğan!” deyiverince Reiz sever medya mutluluklara gark oldu.
Biz Reiz’in ne menem bir satranççı olduğunu bundan iki yıl önce bu karikatürle anlatmıştık..
Mr. Trump ile gecikmeli de olsa ilk defa aynı çizgide buluştuk efenim!

Önceki ve Sonraki Yazılar
İ. Bülent Çelik Arşivi