Ezgi Gizem Gülümser
Gabriel Meidinger: “Türk müziğine âşığım!”
Fransız keman sanatçısı Gabriel Meidinger ile yolunun Türkiye ile nasıl kesiştiğini, Covid krizinin müzisyenlere etkisini, Emre Dayıoğlu ve Toby Kuhn ile gerçekleştirip bizlere sunduğu son projeleri hakkında konuştuk.
◼ Türkiye’ye ne zaman geldiniz? Amacınız neydi?
Türkiye’ye ilk kez 2014’te geldim ama bir yıl önce İstanbul’a taşındım. Anadolu’nun çeşitli halk müziği biçimleriyle çok ilgileniyorum. Bazıları çok karmaşık ama öğrenmenin en iyi yolu buraya taşınmaktı! Ayrıca MIAM’da Etnomüzikoloji konusunda yüksek lisans yapıyorum, Anadolu’da proje yapmama da yardımcı oluyor.
◼ Türk müziğini çok seviyorsunuz. Neden?
Türk müziğine kesinlikle aşığım! Son derece zengin, pekçok biçimi var. benim için yepyeni bir dünya ve kesinlikle büyüleyici! Çalgılar, ritmler, makamlar… Ve tüm bunların Türkiye’deki tüm müzik türlerine olan genel etkisi… Hepsi benim için çok ilginç.
◼ Kadıköy Sessions hakkında bir şeyler anlatır mısınız? Çıkış noktası, ilk fikriniz neydi?
Kadıköy Sessions, film yapımcısı Stephan Talneau ile birlikte yarattığımız ve Eskici Gizli Bahçe’de gerçekleştirdiğimiz bir proje. Başlangıçta fikir, müzisyenler için dünyadan halk müziği çalabileceğimiz bir buluşma noktası, herkese açık bir etkinlik, paylaşıp öğrenebileceğimiz ve elbette hep birlikte eğlenebileceğimiz bir yer yaratmaktı. Çok sayıda müzisyen ve dinleyicinin Covid krizi olana kadar gelmesi harika bir olay oldu ve durmak zorunda kaldık maalesef. Durum, herkesi güvende tutmamıza izin verdiği zaman yeniden başlamayı dört gözle bekliyoruz.
◼ Emre Dayıoğlu ile iki şarkı kaydettiniz. Bu projeler için ilk teklif kimden geldi?
Stephan Talneau ve müzisyen Toby Kuhn ile Türkiye’nin güneyindeydik ve büyük müzisyen, halk müziği koleksiyoncusu Emre Dayıoğlu ile tanıştık. Stephan ve Emre zaten “Saz” filminde birlikte çalıştılar, bu şekilde de tanışıp müzik videolarını organize edebildik. Umarım gelecekte, bu iş birliklerinden daha fazlasını yapabileceğiz!
◼ Müziğinizi tarif edebilir misiniz?
Ben birçok geleneğe ilgi duyan bir halk müzisyeniyim. Bir zamanlar; çalması gereken tarzda müzik çalan ama aynı zamanda ondan yeni formlar yaratmaktan zevk alan biriyim. Çok farklı ülkelerden gelen halk müziğinin bazen pekçok benzerliği olabiliyor ve onlarla yeni denemeler yapmak benim için çok ilginç. Şanslarımdan biri, enstrümanım olan kemanımın dünyadaki birçok gelenekte var olması. Bu yüzden her yeni keşfettiğim bir dünya müziğinde enstrümanımı yeniden öğrenmem gerekiyor.
◼ Favori bir Türk müzisyeniniz var mı?
Benim için çaldıkları stile bağlı olarak değişir ama buradaki tüm büyük müzisyenler arasından seçim yapmak imkânsız.
◼ Sahneye çıktığınızda nasıl hissediyorsunuz?
Özellikle tüm koşullar iyi olduğunda ve izleyinizle bağlantı kurmayı başardığınızda sahnede performans göstermekten her zaman zevk alırım. Böyle bir durumda büyülü bir an yaratabilirsiniz, müziğin kesinlikle inanılmaz bir gücü var!
◼ Bir sonraki adımınız ne olacak? Bir konser mi yoksa yeni bir şarkı mı gelecek sizden?
Covid krizi ile birlikte biz müzisyenler için yeni projeler icra etmek veya inşa etmek çok zor… Şu anda maalesef pekçok belirsizlik var. Ancak işler düzelir düzelmez Kadıköy Sessions projelerini içeren bir dolu planım var. Bu projelerden en önemlisi İstanbul’da bir halk orkestrası kurmak, video klipleri kayıtlar gerçekleştirmek. Ve tabii ki büyük konserler gerçekleştireceğiz!