Burak Soyer
Bir Acil Servis vardı sahi!
Türkiye rock piyasasına sadece iki albüm bırakmasına rağmen kült mertebesine ulaşan sayılı gruplardan Acil Servis, 2010 yılında yayınladıkları albümündeki ‘Sevmeyen Sevmesin’in bir lyrics videosunu yayınlayarak ‘Bakın hâlâ buradayız’ diyor.
Acil Servis, Türkiye’nin en karışık zamanlarında kurulmuş bir grup. Bir yanda ülkenin sosyo-politik durumu diğer yanda müzik sektöründe pop müziğin patlama yapması, değişen dünyaya ayak uydurma çabalarının emekleme hatta emzirme dönemi… Ancak müzikal olarak ele alacak olursak Acil Servis özellikle 80 kuşağına ‘havada gitar çaldıran’ nadir gruplardan biridir.
1992 yılında dönemin önemli isimlerini ağırlayan Gitar Cafe’de sahne tozuyla iç içe bir atmosferde dinleyici kitlesini artıran grup bir yandan da kendi parçaları üzerinde yoğunlaşmaya başladı. 1996 yılında ilk albümleri ‘Küçük Adam’ piyasaya çıktığında İstanbul rock camiasında hatırı sayılır bir yere geldiler. Bu albümdeki bir Türkçe rock klasiği ‘Yusuf Yusuf’ta küçük Yusuf’un sakız satışına çarpık dişlerine tanık olurken ‘Bebek’te sevgilimizin bizi buralardan götürmesi için yalvardık…
1998 yılında ekonomik krizin tüm piyasaları alt üst etmesiyle Acil Servis’in plak şirketi de kapandı ve grup bir sessizliğe büründü. 2004 yılında mekanlarda tekrar sahne almaya başlayan grup yeni albüm için ısınma turlarına başladı, ancak çalışmanın meyvesini 2010 yılında alabildik. O zamandan bu yana sessizliğini koruyan Acil Servis ikinci ve son albümleri olan ‘Dur, Bekle’de yer alan ‘Sevmeyen Sevmesin’ şarkısının lyrics videosunu hayranlarıyla buluşturarak hem yeni çalışmalar için hayranlarına göz kırptı hem de kendini hatırlatmış oldu.
Acil Servis’le grubun dününü, bugününü, ‘ortam’ı konuştuk.
30 yıla yakın bir geçmiş… Ama sadece iki albüm. Önce buradan başlamak isterim. Acil Servis neden sadece iki albümde kaldı?
Sami Ertan Kızıltan: Kolay kolay beğenmeyen insanlarız. Hepimizin içine sinecek şarkılar üretmek çok zor bir iş. Ortaya ne çıkarsa çıksın her ürettiğine hemen hayran kalan ve onu bir an önce paylaşmaya can atan müzisyenler değiliz. Yani bize sadece müziği yapmış olmak yetmiyor. Önce kendinizin sonra da fikrini sorduğunuz diğer grup üyelerinin yeşil ışık yakması gerekiyor. Çoğu parçayı daha yaparken veya yapar yapmaz eler kimseye dinletmezsiniz bile. İki tane iyi şarkı yeter gerisi önemli değil. Parça olsun albüm dolsun diye hiç düşünmedik. Belki de gereğinden fazla önemsiyoruz ama yapacak bir şey yok. Bu bizim istesek de değiştiremeyeceğimiz gerçeğimiz.
‘Dur, Bekle’nin üzerinden 10 yıl geçti. Neler yaptınız bu 10 yılda? Neden sizden yeni çalışmalar göremedik?
Sami Ertan Kızıltan: Öncelikle sürekli sahnedeydik. 2020 Mart ayı itibarı ile pandemi önlemleri hayata geçirilene kadar haftada en az iki bazen 3 gün canlı performans gerçekleştirdik. Bu arada üretip beğenmediğimiz de pek çok şarkı oldu elbet. Nihayet Şubat 2019’da Sözlerini Bilmediğim Şarkılar adlı yeni teklimize çektiğimiz video ile beraber Acil Servis Official YouTube kanalını da hayata geçirdik ve tüm dijital platformlarda yer almaya başladık.
Orhan Yolsal: Sahnede olmak en sevdiğimiz şey. Beraber müzik yapmayı sevdiğiniz arkadaşlarınızla ve şarkılarınızı hep birlikte söylediğiniz dinleyicinizle birlikte olmak paha biçilemez. Geçen sürede bunu yaptık; bir de tekli, Ertan’ın dediği gibi...
On yıl aradan sonra ‘Sevmeyen Sevmesin’e bir video çektiniz. Bunun hikayesini biraz anlatır mısınız?
Çetin Güney: Aslında, bir video çekmedik. Onun yerine kurguladık demek daha doğru olacak. Serbest kullanıma açık stok videolardan seçtiğimiz görüntülerden oluşan, şarkı sözlerinin de yer aldığı bir video kurguladık. Şarkının bize hissettirdiklerini yansıttığını düşündüğümüz görüntüleri, güzel kareleri ve planları şarkı sözleriyle birleştirince, ortaya bizim de içimize sinen bir video çalışması çıktı. Yakında eski ya da yeni başka şarkılarımız için de benzer çalışmalar yapacağız.
Sami Ertan Kızıltan: Sevmeyen Sevmesin bu videoyu hak ediyordu. Hep yapmak istediğimiz, hayalini kurduğumuz gibi bir iş ortaya çıktı. Sonuçtan son derece memnunuz.
‘Sevmeyen Sevmesin’i seçmenizin sebebi neydi?
Sami Ertan Kızıltan: Sevmeyen Sevmesin Acil Servis-Dur Bekle (2010) albümümüzün içinde yer alan her birine klip çekmek isteyip içimizde kalan sevilen şarkılarımız arasında en üst sırada yer alıyordu. Dur Bekle albümümüzde yer alan videosuz kalmış, yeterince bilinmeyen başka sürpriz şarkılara da video gelecek.
1996 yılına dönüp baktığınızda ne görüyorsunuz?
Sami Ertan Kızıltan: Müzik yaparak geçmiş yıllar görüyorum. O zamana dönecek olsam yine aynı şekilde yaşardım diyorum. Müzik sevgisi size anlamlı bir hayat verir. Ne müzik yapmaya ne de müziği dinlemeye asla doyamazsınız.
Orhan Yolsal: Bambaşka bir dünya görüyorum. Sadece müzik endüstrisi, sadece Türkiye değil tüm dünya baştan aşağı değişti. 96’dan bugüne adeta 100 yıl geçmiş ve birçok devrim bir arada gerçekleşmiş gibi. İyisi, kötüsü tartışılır tabii ama bu kadar hızlı bir değişimin tarihte eşi görülmemiştir.
Şimdiki rock piyasasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Takip ettiğiniz isimler kimler?
Sami Ertan Kızıltan: Şu anda ortada ne rock piyasası ne de müzik piyasası denebilecek bir ortam pek kalmadı. Bütün dünyanın başına bela olan Pandemi sayfası kapandıktan sonra yepyeni bir müzik piyasası oluşacaktır. Onu da oluştuğu zaman hep beraber tecrübe edeceğiz. Takip edilecek bir sürü yeni eser yayınlanmıyor. Sıra dışı çabalarla emek verenler sağ olsun çok çok az bir hareket var. Ne diyelim ona da şükür.
Orhan Yolsal: Kendi adıma elimden geldiğince yeni albümleri, tınıları takip etmeye çalışıyorum. Bugün her şey gibi müzik de çok hızlı tüketiliyor ve dişe dokunur yeni şeyler büyük bir çöp yığınının altında. Onlara ulaşmak için bayağı uğraş göstermek gerekiyor. Günün sonunda dönüp dolaşıp kendimi yine Dire Straits ya da Led Zeppelin’de buluyorum çoğunlukla.
Artık dijital bir çağda yaşıyoruz. Sanatçılar şarkılarını internet üzerinden dinleyiciyle buluşturmayı tercih ediyor. Ancak bir yandan da uzun süredir devam eden plağa yöneliş var. Bu nostaljiye bir özlem mi yoksa dinleyici gerçek sesi mi arıyor?
Sami Ertan Kızıltan: Analog kayıtların o tadına doyulmaz derinliği ve ses kalitesi sadece dönem baskısı eski plaklarda yaşıyor. Günümüzde gerçek anlamda analog kayıt yapmak, içinde hiç dijital donanımın yer almadığı sistemlerle kayıt yapmak o kadar yüksek maliyet gerektirir ki eğer bu işe zevk için harcayacak bir servetiniz yoksa tercih etmek imkânsızdır Bu yüzden yeni yayınlanan albümleri plaktan dinlemek sadece nostaljik tatmin sağlamaktan öteye gidememektedir. Olsun ama biz buna da razıyız. Plak biriktirmek sizi aynı zamanda koleksiyoner yapar. Şarkıları elle tutulabilir, özen gösterilebilir, gözü gibi bakılabilir kılar. Plak sayesinde özellikle günümüz gençliği nihayet bu değerlerle tanışma şansı yakalamış oldu.
Orhan Yolsal: Plak ayrı bir dünya, müziğe bir saygı duruşu gibi. Bir kitabı telefon ekranından da okuyabilirsiniz ama kitaba dokunmak farklıdır ya... Sadece plak değil, kaset ya da CD de daha özel bir yere koyuyor şarkıları. Şarkıları internet üzerinden dinleyiciye ulaştırmak ise bir tercih değil zorunluluk şu an müzisyenler için.
Acil Servis iki albümden çıkardığı hit’lerle rock dinleyicisinin gönlünde farklı bir yer edindi. Dinleyici Acil Servis’i hiç unutmuyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Sami Ertan Kızıltan: Acil Servis ilk günden beri müziğine çok özen gösteren insanlardan oluşuyor. 1992’de kurulduk ama ilk albümümüzü 1996 sonunda yayınladık. İçimize sinmeyen hiçbir şarkıyı adımızla anılan şarkılarımız arasına katmadık. Titizlikle eledik. Onları en ağır, en acımasızca yine kendimiz eleştirdik. Belki biz onu da seveceğiz. Paylaşsaydınız ona da biz karar verseydik diye düşünen arkadaşlarımız tarafından hiçbir zaman kandırılamadık. Belki de önceden yayınlanmış olsalar bile mümkün olduğu kadar bütün şarkılarımıza güzel videolar çekmek, onları videosuz müzik dinleyemeyen günümüz ve gelecek kuşaklarıyla buluşturma açısından işe yarayabilir.
Son olarak bundan sonraki programınızda neler var?
Sami Ertan Kızıltan: Grupça hepimizin sevebileceği yeni şarkılar üretebilmek ve bizi takip eden, müziğimizi severek dinleyen arkadaşlarımızla birlikte sağlığına kavuşmuş bir dünyada çalıp söylemek var.