Mehmet Şandır
Yerel seçimler
Geçen hafta, siyasi partiler, yerel seçimler için adaylarının büyük kısmını açıkladılar, aday tanıtım toplantıları yapılmaya başlandı.
Özellikle Anadolu şehirlerinde kalabalık araç konvoyları eşliğinde gürültülü aday karşılamaları yapılıyor. Yaklaşık bir yıl aradan sonra yeniden memlekette seçim havası esmeye başladı.
Birçoğumuz için gereksiz, faydasız ve rahatsız edici bulunsa da hatta bir azgelişmişlik hastalığı olarak suçlansa da seçim kampanyaları, sonunda “sandık” geleceği için değerlidir. Olmaması yani seçim yapılmaması veya seçileceklerin önceden atandığı durumu, bunun yaşandığı devirleri ve halen bunu yaşayan ülkeleri düşünürsek tüm olumsuzluklarına rağmen seçim kampanyalarının gürültüsüne şükretmek gerekir.
İyi ki demokrasi var ve arada bir seçimlerin yapılıyor olması ne güzel…
Seçimler, vatandaşların OY’ları ile ülkeyi yönetecek siyasetlerin, siyasi partilerin ve kadroların belirlendiği insanlık tarihinin ulaştığı en son ve en gelişmiş yönetim belirleme sistemidir.
Seçim, adı üzerinde; çoktan, çokluğun tercihi ile en iyiyi belirleme aracıdır ve toplumsal katılımın en büyük boyutta yaşandığı olaydır. Özellikle, yerel seçimler, seçenler kadar seçilenlerin ve seçilmek için aday olanların çokluğu ile tam bir demokrasi şölenidir.
Milletvekili genel seçimleri, adı üzerinde “genel seçim” olduğu için vatandaşların vekil seçiminden daha çok siyasi parti hatta lider tercihidir. Genel seçim, vatandaşın iradesidir ancak seçilen ile seçen arasında organik bir bağ yoktur veya bu bağ derin ve özel değildir. Eskiden aralarından bakanların, başbakanın ve cumhurbaşkanının yani ülke yöneticileri olacak milletvekillerinin belirlendiği seçimler daha anlamlıydı, şimdi yönetimle ilişkisi olmayan sadece yasama yapan vekiller seçiyoruz. Bu da genel seçimlere katılımı düşürecektir.
Yerel seçimler öyle değil…
Belde, ilçe, il, büyükşehir toplam 1393 belediye başkanı ve yaklaşık 50 bin belediye meclis üyesi ve il genel meclis üyesi olmak üzere binlerce “seçilecek makam” için 36 parti yarışacak. Partilerin her makam için aday adayı, sonra adayı bunların kampanya görevlileri, yakınları, taraftarları derken milyonlarca insandan oluşan bir “seçilecekler” kitlesi ve yaklaşık 65 milyon kişilik “seçecekler” kitlesi olarak tam bir toplumsal katılım yaşanacak. Ayrıca 18.265 Köy ve 32.240 mahalle muhtarı, her muhtarlık için ortalama 10 adet ihtiyar heyeti üyesi seçilecek olması yerel seçimleri tam bir toplumsal siyasi katılım şölenine dönüştürecektir.
Yerel seçimlerde seçilecek kişini muhatabı sokak ve hanedir. Yani doğrudan seçmenin kendisidir. Antik Yunan düşünürü Platon’un tanımı ile söylersek, “insanları rızaları ile yönetme sanatı” olarak siyasetin en yalın ve en yaygın şekli yerel seçimlerde ortaya çıkar. Ayrıca yerel seçimler bir siyaset okuludur. Siyaset, ülkede yaşayanların rızası ile ülkenin yönetilmesi ise bunun hazırlığı ve eğitimi yerel yönetimlerde yapılır.
Bir genel doğru olarak söylenirse “Bütün çağdaş demokratik ülkelerde yerel yönetimler özellikle genel siyasetçilerin yetiştiği bir eğitim ve uygulama alanıdır. Aynı şekilde ülke genelinde iktidara giden yol yerel yönetimlerden geçmektedir.” Türkiye bunun en canlı örneğidir. 22. yılına ulaşan AKP iktidarı 1994 yılı yerel seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’la kazanılan İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi ile başlamıştır.
Vatandaşın siyasetle, demokrasi ile muhataplığı yerel seçimlerle başlar. Ayrıca yönetilenle yönetenin doğrudan teması yerel yönetimler üzerinden olur.
Bu sebeple yerel demokrasi bir ülke için gelişmişlik göstergesidir ve hayati değerde önemlidir. Yerel seçimler, toplumun “demokrasi hakkı” olarak vazgeçilmezdir. Genel seçimlerle belirlenen iktidarın denetimi, sınırlandırılması hatta ikaz edilmesi için yerel seçimler bir fırsattır, imkândır; Türk toplumu bunu her seçimde kullanır.
Türkiye’de Anayasa'nın 67. ve 127. maddeleri yerel seçimleri tanzim eder. Buna göre yerel seçimler, “serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy açık sayım ve döküm esaslarına göre yargı gözetim ve denetimi altında yapılır.” Yerel seçimlerin bu şekilde yapılmasını temin etmek ülke yöneticileri için bir anayasal sorumluluktur.
BENCE
Dünyanın “Derin bir belirsizlik ve güvensizlik ortamında” bulunduğu günümüzde daha önce yaşanmış Dünya Savaşları’nın öncesindeki gelişmelerin benzeri olaylar yaşanıyor. Küresel güçler çevremizde mevzilerini kazdılar, vekâlet çatışmaları hızla genişliyor. Sorunlu yedi denizin orta yerinde bulunan veya kaynayan kazan Ortadoğu’nun kapağı durumundaki ülkemizin bu savaştan etkilenmemesi mümkün değil.
Böyle bir ortamda seçimlere gidiyoruz.
Kazanmak adına birbirimizi kırmamalıyız.
Birliğimiz en değerli gücümüzdür!