Tolga Balcı
Türkiye gri listeye girdiğinde 'siyasi' diyenler, listeden çıkartılınca 'doğru adımları attık' dedi
Mali Eylem Görev Gücü (FATF), 2021 yılında kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanını engellemede eksikleri olduğu için Türkiye'nin daha sıkı izlenmesini gerektiren ‘gri liste’ye aldı.
Aradan geçen 3 senenin sonrasında Türkiye’nin İçişleri Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda yaşanan değişimler ile o dönem uygulanan politikaların revize edilmesiyle FATF, Türkiye’nin gri listeden çıkartıldığını duyurdu.
Türkiye gri listeye alındığında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Merkez Bankası Başkanı ise Şahap Kavcıoğlu’ydu.
Kamuoyu o dönem Türkiye’ye kaynağı belirsiz para girişleri iddialarını konuşurken, yurtdışı menşeli organize suç örgütlerinin İstanbul’un en lüks caddelerinde silahlı hesaplaşmalarını izledik.
Türkiye’nin "uyuşturucu rotası" içine dahil edildiği sık sık tartışıldı. Mersin Limanı'nda Türkiye tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonu düzenlendi.
Kırmızı Bülten ile aranan kişilere kimlik verilmesi, Thodex ve Çiftlik Bank gibi paravan şirketler üzerinden aklanan paralar sık sık haberlere konu oldu.
Muhalefet, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu yaşanan bu gelişmeler üzerinden sık sık eleştirdi ve istifasını istedi. Ancak Cumhur İttifakı ortaklarından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Soylu’ya her konuşmasında sahip çıktı.
Hükümetin ilk tepkisi: Siyasi karar
Hükümet cephesi ise alınan bu kararı “batı karşıtlığı” üzerinden değerlendirmeyi tercih etti.
ABD’nin ve AB’nin Türkiye’nin ilerlemesinin önüne set çektiği yorumları yapıldı. Halka karşı yapılan bu açıklamalar bir kesim için ikna edici olsa da FATF’ın bu kararı ile yaşanan ekonomik durgunluk daha ileri boyutlara ulaşarak “kur krizine” neden oldu.
FATF kararı ile zaten azalan yabancı sermaye girişi durma noktasına geldi. Bu durum o dönem ekonomide uygulanan “faiz sebep enflasyon sonuç” politikası ile birlikte Türk lirasının dolar karşısında değer kaybetmesine yol açtı.
Kur her gün kendi rekorunu yineleyerek artmaya bununla birlikte enflasyon da rekor kırmaya başladı.
Soylu o günlerde alınan bu kararı sert sözlerle eleştirirken “Terörizmin en çok maliyet yüklediği ülke biziz. Terörü finanse eden, güç veren Avrupa’dır. Bu kadar yüzsüzlük olabilir. Bu kadar gerçeklerden aykırı tespitler yapılabilir. Mali suçlar konusunda uluslararası bu kurumun bizim hakkımızda böyle bir tasarrufu oldu. Bunun doğru olmadığını, siyasi bir karar olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullandı.
Konuya ilişkin açıklama yapan Nureddin Nebati yönetimde olan Hazine ve Maliye Bakanlığı, Türkiye’nin gri listeye alınmasının “hak edilmeyen bir sonuç ortaya çıkardığını” düşünüyordu.
Varlık Barışı tartışmaları
Türkiye’de o dönem uygulanan “Varlık Barışı” uygulaması ise bu kararın arkasında ekonomik gerekçe olarak muhalefet tarafından sık sık dile getirildi.
Varlık Barışı uygulaması ile 2022 yılında Türkiye’ye resmi verilere göre 25,5 milyar lira para girişi yapıldı. Muhalefet ise o dönem bu paranın kaynağının belirsiz olduğunu belirterek 2022 yılının ilk 8 ayında “28 milyar dolar para girişi” olduğunu iddia etti.
Dönemin Bakanı Nebati ise "Gri listeye alınmamız ile Varlık Barışı’nın bir ilişkisi yok" ifadelerini kullanarak kararın “siyasi olduğunu” söyledi.
Ne değişti?
Nebati’nin ve Soylu’nun görevlerinden alınmasından sonra İçişleri Bakanlığı’na Ali Yerlikaya Hazine ve Maliye Bakanlığına Mehmet Şimşek getirildi.
İçişleri Bakanlığı’nda yaşanan sancılı değişim ile Yerlikaya hemen hemen her gün suç örgütlerine karşı operasyon haberleri duyurmaya başladı. Türkiye Cumhuriyeti kimliği alan mafya liderleri, uyuşturucu kaçakçıları ve kara para aklama suçlarından aradan birçok isim gözaltına alınıp tutuklandı ya da deport edildi.
Soylu’nun “ABD’nin ve AB’nin verdiği siyasi karar” diyerek eleştirdiği gri liste kararına karşı Yerlikaya, Türkiye listeden çıkartılınca “Ülkemizin ‘Gri Liste’den çıkmasında emeği olan herkese teşekkür ediyorum” diyerek tepki gösterdi.
Şimşek de yine eski bakan Nebati’nin aksine “Başardık” mesajı ile kararı kutlarken Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ise "atılan doğru adımlarla Türkiye’nin listeden çıkartıldığını" ifade etti.
Tüm yaşanan bu gelişmeler neticesinde ise akıllara Yılmaz’ın söyledikleri takılıyor. Türkiye geçen bu 3 yılda ekonomik olarak yıprandı ve sermaye girişinin azalması ile ekonomik ve siyasi krizlerle boğuştu. Gri listeye alınmaya neden olan yanlış adımlar nasıl atıldı? Kararların altında imzaları bulunan bürokratlar ve bakanlar hakkında ne gibi kararlar alınacak? Gri listeye alınma kararının muhasebesi yapılacak mı? Türkiye bundan ders aldı mı? Bu sorular şimdilik cevapsız kaldı.