Mehmet Şandır
Sayın Şimşek, Türk toplumu size neden inansın!
BENCE, halkın yoksulluğu ile alay edenler mutlaka bedel ödeyecektir.
Sözün Özü; “Yerel halk” diye aşağılanan Türk Toplumu’nun yerel seçimlerde verdiği dersin, AKP yöneticileri tarafından yeterince anlaşılmadığı görülmektedir.
Bölgemizde önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’nın liderliğinde Türkiye, çok stratejik adımlar atıyor; bölgesel güce dönüşüyor; dış gündem dolu.
Seçim sonuçlarının tartışılması da bir ölçüde tamamlandı.
Artık Pencere’mizi toplumun gündemine açmalıyız.
Ne yazık ki, yoksulluk, hayat pahalılığı ve gelir dağılımı adaletsizliği halkın değişmez gündemi olmaya devam ediyor. İnsanımızı ezen ve psikolojisini bozan bu üç konuda herhangi bir iyileşme umudu da görülmüyor. Enflasyonun tek hanelere düşme ihtimali 2026 yılına ertelendi. O da “Yerel Halk’ın enflasyonun düşeceğine ikna edilmesi” şartına bağlandı.
Yani halkın yoksulluktan kurtulma talebi enflasyonun sebebi…
Şaka gibi değil mi?
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ABD’nin başkenti Washington’da Dünya Bankası ve IMF’deki “dostları” ile yaptığı sohbetlerde, uyguladığı programın başarılı olabilmesini "yerel halkı enflasyonun düşeceğine ikna etmemiz gerekiyor" şartına bağladı; muhtemel, dostlarından bu konuda yardım istedi; sömürge valisi gibi…
Önümüzdeki zamanlarda yoksulluğun faziletleri üzerinde yoğun bir telkin altında kalacağız demektir; mesela Diyanet’in Cuma hutbelerinde “sabır ve şükür” öğütleri dinleyebiliriz veya Devlet’in yücelerinden “halinize şükredin daha da kötüsü var, az kaldı, sabır edin” azarı duyabiliriz(!)
NEYE İKNA OLACAĞIZ?
Sayın Şimşek’e göre, enflasyonun düşmesini istiyorsak gelirlerimizin yükselmesini istememeliyiz, beklememeliyiz! Yani yoksulluğa alışmalıyız!
Çalışanlar için ortalama ücrete dönüşen asgari ücret, yılbaşında 17.002 TL olarak belirlenmişti; yıl sonuna kadar böyle devam edecek. Çalışma Bakanı, asgari ücrete “ara zam” yapılmayacağını, emekli aylıklarında ise sadece enflasyon farkı kadar bir artış yapılacağını, bunun da kök aylıklar üzerinden olacağını ifade etmiş.
Kısacası, yoksulluğun bir zorunluluk olduğuna ikna olmamız bekleniyor.
4 kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 16.792,99 TL olmuş. Gıda enflasyonu %70.5 düzeyinde, hane halkı borcu 3 trilyon 245 milyar liraya uçmuş;
Yaşamak mucize, ölmek bile çok pahalı…
Bu durumun sebebi ne sorumlusu kim?
“Ekonomi tarihini yeniden yazıyoruz” diyerek 21 Aralık 2021 tarihinde dövizdeki yükselişi durdurmak için uygulamaya konulan “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat ve Katılma Hesapları” ile birilerine faiz olarak aktarılan para, TC Merkez Bankası 2023 yılı bilançosuna göre 48 milyar dolar Sayın Erhan Usta’ya göre topluma maliyeti 83 milyar dolar düzeyinde.
Daha önce de aynı gerekçe ile yani “dövizdeki yükselişi durdurmak için” TC merkez Bankası’nın 128 milyar dolarını ‘arka kapıdan’ birilerine düşük kurdan satmışlardı.
Sonuç; TC Merkez Bankası 2023 yılında 818 milyar TL zarar açıkladı. Devlet iflas etmez ancak vatandaşları yoksulluk/açlık altında yaşam savaşı verir. Daha da kötüsü sefalet ile safahat/saltanat ateşle barut misali aynı sokakta uzun müddet birlikte yaşamak durumunda kalır; ”biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar”
Sonuç; sabit ve dar gelirliler, çalışanlar, emekliler, hatta üreticiler/çiftçiler, esnaf yaşam savaşında çırpınırken faiz geliri ile safahat içinde saltanat sürenler yerel seçimlerde AKP İktidarı’na yetmedi, bundan sonra da yetmeyecektir!
Bu sonuçtan ders almayıp vatandaşın yoksulluğu ile alay etmek ahlaksızlıktır!
Maldivler’de torunlarla tatil yapanlar, Monaco Yat Kulübü'nde ıstakoz yerken video çekenler, Rolex saati ile gösteri yapanlar, Devletin uçağı ile ailesini turistik geziye götürenler, Amsterdam’da aşk tatilinde gençleri selamlayanlar, milyar dolarlık borçlarla yaptırdıkları belediye saraylarında saltanat sürenlere dostça hatırlatırım; Tevfik Fikret’in şiirinde işaret ettiği akibet sizi beklemektedir. “Yiyin efendiler yiyin, bu hân-ı iştihâ sizin/Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin/Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak/Yarın bakarsınız söner, bugün çıtırdayan ocak.”
Sözün Sonu; kuldan utanmıyorsanız bari Allah’tan korkun!