Alaaddin Dinçer
Öğretmenler İçin Akademi “Demokles’in Kılıcı” Olacak
MEB uzun zamandır öğretmen akademisi kurmak için çalışmalar yürütüyordu. Geçmişte hazırlanan “öğretmen strateji belgesi” bu amaçla hazırlanmış bir çalışmaydı. AYM’nin, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun (ÖMK) bazı maddelerini iptalinin ardından yeniden hazırlanan ÖMK yasa taslağı düzenlemesinin içine öğretmen akademisi de dahil edilmekte. Öğretmen akademilerinin “aday öğretmen” statüsü kazanmış olan ve henüz okullarda ders vermeye başlamamış öğretmenler ile halen görev yapmakta olan öğretmen ve yöneticileri 522 saatlik hizmet içi kursa almayı içereceği söylenmekte. Öğretmen akademisi kurulması, hem öğretmen yetiştirme programlarına devam eden öğrenciler ve bu programlarda görev yapan akademik kadrolar hem de halen görev yapmakta olan öğretmenler tarafından eleştirilmekte. Düzenlemeye yönelik eleştiriler ağırlıklı olarak akademilerin, öğretmen yetiştirme programlarının içini boşaltacağı, işlevsizleştireceği ve sıradanlaştırarak devre dışı bırakacağı, kadrolaşmanın ve “aba altından sopa göstermenin” aracına dönüşeceği yönünde. Mevcut siyasal iktidarın eğitim ve bilim alanına yönelik geçmişte ve halen yapmakta olduğu ideolojik ve siyasal icraatlar yapılan eleştirileri haklı çıkarmakta. Siyasal ve ideolojik davranma ve sonuçlarına ilişkin; öğretmen ve yönetici atamada yapılan mülakat sonuçlarını, akademide yapılan atamaları, yurt dışına gönderilecek öğretmen mülakatları ile görevde yükselme için yapılan mülakat sınavlarını ve daha yüzlerce uygulamayı örnek olarak göstermek mümkün.
ÖMK Taslağının Bazı Maddeleri
Öğretmenlik Meslek Kanunu ile öğretmen olmanın şartlarında önemli değişikliklere gidilmesi planlanıyor.
Bakan Tekin’in açıklamalarında verdiği bilgilere göre, öğretmen yetiştirme sürecinde 'revizyon yapılması” gerekiyor.
-Adaylar akademide eğitimden geçirildikten sonra atanacak.
-Mevcut öğretmenler için de eğitim planlaması yapılacak. Müfettişler okullarda denetimler gerçekleştirecek. Denetimlerde yetersiz görülen öğretmenler, akademide eğitime tabii tutulacak. İkinci değerlendirmede de yetersiz bulunanlar, genel idare hizmetine alınacak.
-Akademide öğretmen adaylarına verilecek hazırlık eğitiminin süresi dört dönem olacak.
- Eğitim alacak her aday güvenlik soruşturmasından geçecek.
-Akademide her bir teorik dersten en az iki yazılı sınav yapılacak. Derslerin geçme notu 100 üzerinden 60 ve üzeri olarak belirlendi. Bir derste başarısız olanlara ek bir sınav hakkı verilecek. Ek sınavda da 60'ın altında puan alanların akademi ile ilişiği kesilecek.
-Adayların edindikleri bilgi ve becerileri sınıf ortamına ne kadar yansıttığı da ölçülecek. Uygulamalı derslerden 70'in altında puan alanların akademi ile ilişiği kesilecek.
-Akademiye devam eden öğretmen adaylarına her dönem için 5 gün devamsızlık hakkı verilecek. 6 gün ve üzeri devamsızlık yapanların akademiden gönderilecek
-Öğretmen adaylarının sağlık raporu ile 20 gün ve üzeri ile devamsızlık yapmaları halinde ise kayıtları bir sonraki döneme kadar dondurulacak.
-Öğretmen adayları, akademideki eğitimleri boyunca tıpkı bir öğrenci gibi disiplin cezalarına da tabi olacak.
-Yasadışı örgüt ve siyasi propaganda yapan, eyleme katılan, şiddete teşebbüs eden veya sözlü veya cinsel tacizde bulunanlar ise akademiden atılacak.
Tribünlere Oynamak Yerine Sorunlarla Yüzleşmek
176 yıl önce 1848 yılında Osmanlı’da başlayan öğretmen yetiştirme tarihi çeşitli değişikliklere uğrayarak ve modeller uygulanarak günümüze kadar ulaşmıştır. Tarihsel kaynaklar ve dönemler incelendiğinde öğretmenlerin, son 22 yıllık bölümü hariç 154 yıl boyunca bu denli yoğun işsizlik olgusu ile karşı karşıya kalmadığı görülmekte. O nedenle getirilen her yeni düzenleme işsiz öğretmenlerin sayısını azaltmak ve atanma sorunlarını çözmek yerine onların önüne yeni engeller koyarak göreve başlama sürecini zorlaştırmayı amaçlamakta. Aslında adına akademi eğitimi denilen düzenleme ile belli aşamaları geçerek öğretmen olma hakkı kazananalar bir anlamda yeniden seçmeye ve elemeye tabi tutulacaktır. Halen görevde olanlar arasında mevcut sisteme itiraz edenler ve eleştirenler yani muhalifler için, yüzde 90’ı milliyetçi-İslamcı olan ve 13 yıldır öğretmen teftişi yapmayan müfettişler tarafından verilecek “başarısız sayılma” “sakıncalı görülme” raporlarının nesnelliği tartışmalı olacaktır. Bakanın açıkladığı yasa taslağı maddelerinde böyle bir sonucun zemininin oluşturulmak istendiği net bir biçimde görülmekte. Elbette ki öğretmenlik alanı çok özel bir ihtisas ve uzmanlık alanıdır. Bu yönüyle çok hassas ve duyarlı hareket edilmesi doğrudur. Ancak söz konusu eğitimin yapılma aşaması istihdam aşaması değil, öğretmenlik programlarını tercih etme ve programlardaki eğitim aşaması olması gerekir. Ülkemizde 1960’lı yıllardan bu yana 5 yıllık stratejik planlar hazırlanmaktadır. Stratejik planlarda eğitim hedeflerinin plan sonu itibariyle hiçbir dönem tutturulmamış olması, bilime dayalı ihtiyaç analizleri yerine siyasi amaçlara dayalı öncelikler ve uygulamalar bir anlamda plansızlığa dönüşmüş bugün yaşanmakta olan sorunu karşımıza çıkarmakta.
Sonuç olarak, düzenleme başka pek çok sorunun sorulmasını ve sorunu beraberinde getirecektir. Öncelikli sorular,
-Akademiler hangi merkezlerde ve kurumlar bünyesinde açılacak ve buralarda kim ya da kimler ders verecektir?
-Bu merkezlerde toplanacak öğretmenlerin barınma ve diğer oluşacak sorunları nasıl çözülecektir?
-Müfettiş raporlarında “başarısız” veya “sakıncalı” bulunanların/görülenlerin hukuksal hakları ve özlük kazanımları ne olacaktır?
-Akademide dört dönem eğitime alınmak demek okulların bu süre zarfında öğretmensiz kalması denek. Bu durumda öğretmen açıkları nasıl kapatılacaktır?
-Akademi eğitiminin ön plana çıkması ile öğretmen yetiştiren programların niteliklerinin daha da düşmesinin önüne nasıl geçilecektir?
Asıl sorun öğretmen yetiştiren programların nitelik sorunudur. Esas yapılması gereken, tribünlere oynamak yerine öğretmen yetiştiren programların nicelik ve nitelik sorunu ile yüzleşmektir.