Mehmet Şandır
NELER OLUYOR?
Bu soruyu daha önce de tartışmıştık; Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyine yapılan askeri harekatler, Lübnan, Afganistan, Somali, Bosna-Hersek, Kıbrıs, Kosova, Mali, Orta Afrika Cumhuriyeti gibi sorunlu ülkelere BM misyonu gereği Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gönderilmesi ve ikili antlaşmalarla Kuzey Kıbrıs, Azerbaycan, Katar, Libya, Arnavutluk, Sudan gibi ülkelere askeri misyon kurulması süreçlerinde tartıştığımız “ne işimiz var oralarda” sorusunun cevabı, stratejik değeri ve anlamı bugün daha iyi anlaşılıyor.
Geçen hafta, TUSAŞ’ın “yerli ve milli” imkanlarla ürettiği F-35’e denk 5.nesil savaş uçağı KAAN’I başarı ile uçurduk, 2030 yılında uçak motoru da dahil seri üretime geçeceğiz.
Yine, geçen hafta, Bayraktar’ın “yerli ve milli” imkanlarla ürettiği Taarruzi İnsansız Hava Aracı; Bayraktar AKINCI C modeli, gökyüzüyle buluştu. 1.5 ton silah yükü ile 45 bin feet yükseklikte 361 km/s hızla 24 saat kesintisiz uçabilme kabiliyetinde…
Daha önce Ukrayna’da, Karabağ’da, terör bölgelerinde başarıyla kullanılan İHA’lar, SİHA’lar, Kızılelma ve ATAK helikopterleri, yerli imkanlarla üretilen MİLGEM gemileri, sihalar için uçak gemisi, kısa-orta-uzun menzilli ve kara/deniz/hava füze sistemleri, kısacası “yerli ve milli” imkanlarla büyüyen savunma sanayi, 2023 yılında 5.2 milyar dolarlık bir ihracaat büyüklüğüne ulaşmış; Türkiye artık silah satınalan değil silah satan bir ülke konumuna gelmiş…
Geçen hafta, Türkiye, NATO çatısı altında kurulan “Avrupa Gökyüzü Kalkanı” projesine davet edildi. Türkiye ve Yunanistan birlikte, Alman Savunma Bakanı’nın eşliğinde, bu hava savunma sistemine imza attılar.
Yine geçen hafta, ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, Türkiye’deki savunma sanayi taşeron firmalarıyla Teksas’ta ortak mühimmat üretim tesisi kurulacağını duyurdu.
Batı’nın bu konudaki ilgili kuruluş ve uzmanlarına göre, “Türkler, stratejik savunma sistematiği oluşturdu ve bunu sürdürülebilir/geliştirilebilir kılarak hayata geçirdi.”
Yine geçen hafta, çok stratejik bir adım daha atıldı; Başkent Mogadişu’da kapsamlı bir askeri üssü bulunan Türkiye, (10 yıl) Somali’nin denizlerdeki egemenlik haklarını savunmayı üstlendi. Geçen hafta ülkemizi ziyaret eden Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, Türkiye ile Somali arasında 8 Şubat'ta imzalanan savunma ve güvenlik konularını da içeren Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması’nın onaylandığını ve yürürlüğe girdiğini açıkladı. Böylece Türkiye, Afrika Boynuzu olarak adlandırılan Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı deniz ticaret yolunun girişinde stratejik bir konum kazanmış oldu. Uzmanlara göre, Türkiye “bu yeni konuşlanma ile inanılmaz bir coğrafyayı, küresel denge noktalarını, kutupların çatışma cephelerini, enerji-ekonomi-ulaşım paftalarını kontrol edecek.”
Daha önce, Türkiye'yi Doğu Akdeniz'de dışlamak, hidrokarbon yataklarından uzak tutmak ve denizlere çıkamaz duruma getirmek için bazı bölge ülkeleri ABD ve AB’nin desteğinde antlaşmalar yapmışlardı. Bu kumpasa karşı Türkiye, Libya'daki Ulusal Mutabakat Hükümeti ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakat muhtırası ile güvenlik ve askeri iş birliği mutabakat muhtırası imzalamış; Libya iç savaşına müdahale edecek güçte bir askeri misyon kurmuş; oyunları bozmuştu.
Daha önce, son G20 toplantısında alınan bir kararla ABD’nin desteğinde Hindistan - İsrail-Avrupa Ticaret Koridoru kurulmuş; Türkiye dışlanmıştı. Türkiye, Basra körfezi’nden başlayarak Irak-Türkiye-Avrupa Kalkınma Koridorunu kurarak cevap verdi.
Ayrıca, Karadeniz’I Hazar denizi’ne dolayısıyla Avrupa’yı Asya’ya bağlayacak en kısa ticaret yolu olacak olan Zengizur Koridoru, Türkiye’nin konumunu küresel güç merkezine dönüştürecektir.
Neler oluyor?
Yirminci yüzyılda insanlığa kıyameti yaşatan iki dünya savaşından sonra 21. Yüzyılda yeni bir dünya savaşının tamtamları çalmaya başladı; küresel güçler cepheleri oluşturdular.
Ne yazık ki muhtemel savaşın mevzileri bizim coğrafyamızda kuruluyor.
İnsanlığın büyük çileler sonunda oluşturduğu ortak yaşama düzeni; hukukun üstünlüğü ve insan hakları değerlerini merkeze alan medeniyet, bizzat sahipleri tarafından yıkılıyor; Ortaçağ’ın karanlık vahşetine sürükleniyoruz; Ukrayna-Rusya savaşı üçüncü yılına girdi; on binlerce insan öldü, yaralandı. 14 milyon Ukraynalı ülkelerini terk etmek mecburiyetinde kaldı. İsrail, Filistin’de tüm dünyanın gözü önünde bir halkı tüm varlığı ile yok ediyor; BM’ye göre, Gazze’de insanlar açlıktan ölmeye başlamış.
BENCE
Bu durum devam ettirilemez!
Yeni bir dünya kurulacak ve Türkiye burada yerini alacaktır!
Toplumun gündemi geçim; hayatpahalılığı can yakıyor. Toplumun büyük kısmını açlık sınırının altında bir gelirle yaşamaya mahkum eden sebepleri ve sorumluları sorgulamak boynumuzun borcu, eyvallah…
Siyasetin gündemi seçim; yerel seçimlerin önemini anlatmak da görevimiz, eyvallah…
Ancak, savaşın kapımıza dayandığı günümüzde Devletimizin aldığı kararların ve attığı adımların bilgisine sahip olmak, destekçisi ve duacısı olmak da önemli…
Türkiye, savunma mevzilerini sınır ötesinde kurarak BÜYÜK OYNUYOR(!)