Mehmet Şandır
Kalkınma Yolu Projesi; Geleceğe açılan koridor
Bence, usta işi bir satranç seyrediyoruz.
Sözün Özü; Küresel güçlerin “koridor açma” stratejisine Türkiye de katıldı; bir bölgesel güç olmak iddia ve iradesini ortaya koydu.
Kalkınma Yolu Projesi, mütevazı olmakla beraber çok avantajlı ve şanslı; doğru yönetilirse geleceğin küresel siyasi düzeninde çok stratejik değerde bir koridor olacaktır.
Koridor, karayolu, demiryolu, petrol ve doğal gaz boru hatları ve iletişim kabloları ile dünya ticaretinin en güvenli ve ekonomik ana damarlarından biri olacaktır. Zengazur koridorunun açılması ile Hazar Denizi üzerinden Avrupa–Asya arasında kurulacak koridorla birleşerek bu özelliğini geliştirecektir.
Proje, Arabistan yarımadasının doğu boynuzundan, Basra Körfezini ve Hürmüz Boğazını kontrol eden bir noktadan, BAE’den başlıyor. Irak’ın etnik, mezhebi ve siyasi bölünmüşlüğünü birleştiren, zenginlik getiren bir atardamar gibi 12 büyük şehrinden geçerek Türkiye’ye ve Avrupa’ya ulaşıyor.
Bugün Türkiye, Irak, Katar ve BAE devletleri tarafından imzalandı; yakın gelecekte bu iş birliğine Suudi Arabistan, Kuveyt, Pakistan, Hindistan ”hatta” İran da katılacaktır. Çin Halk Cumhuriyeti’nin büyük rakamlarla yatırım yaptığı Tek Kuşak-Tek Yol Projesi’ne alternatif olacağından İngiltere dolayısıyla ABD’de projeye destek verecektir.
Türkiye, bu projenin kontrol noktasındadır. Türkiye’den geçen ve geçecek olan diğer enerji hatları ile birlikte ülkemiz, “vazgeçilmez ülke” konumu kazanacaktır.
Türkiye, daha önce Somali Devleti ile uzun vadeli “Savunma ve Ekonomik işbirliği antlaşması” imzalamış ve bunun gereği Mogadişu yakınlarında askeri üs kurmuştu. Böylece, Afrika kıtasının boynuzu olarak nitelendirilen ve Kızıl Denizi, Süveyş Kanalını ve Aden Körfezini kontrol eden bir konum kazanarak küresel satrançta stratejik bir adım atmıştı. 30 Eylül 2020'de Birleşmiş Milletler tarafından tescil edilen Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz sınırı anlaşması ile Akdeniz’e zincir vurmuştu. 10 Mart 2011 tarihinde kabul edilen kanunla kesinleşen “Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasında Stratejik Ortaklık Kurulması Antlaşması” ile Kafkasya’yı, Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurulması ile Türk Dünyası’nı “stratejik ortak/ müttefik” haline getirmişti.
VE nihayet, Kalkınma Yolu Projesi ile satrançtaki ROK hamlesi yapıldı; Satrançta ROK hamlesi, “Beklenmedik Tehlikeler” söz konusu olduğunda hazırlıksız yakalanmamak ve yoluna devam edebilmek için bir ön hazırlık hamlesi olarak kullanılır; ŞAH’A tek hamlede kendisi ile birlikte Kale’yi de hareket ettirebilme ayrıcalığı veren özel bir savunma hareketidir. Kişiyi mat olmaktan kurtarır, rakibin tüm planlarını bir anda tepetaklak eder, oyunu oyuncunun kendi lehine çevirmeye yarayan stratejik bir adımdır.
Bu proje ile Türkiye, müttefiklerimizin son G20 toplantısında Çin’in Kuşak-Yol Koridoruna karşı Türkiye’yi dışlayarak kurdukları Hindistan-Ortadoğu- İsrail üzerinden Avrupa’ya ulaşan ve aslında ölü doğan “Avrupa Ekonomik Koridoru” (IMEC) projesine karşı bir stratejik ROK hamlesi yapmış oldu.
Ayrıca bu proje, Irak ve Suriye’de PKK ve türevi terör örgütlerini bize karşı destekleyen müttefiklerimize karşı bir ileri savunma ve bölgesel iş birliği ittifakıdır. Projenin oluşturacağı kazanımların devamı için Türkiye’nin güvenliği güvence altına alınacaktır; PKK terörü yalnız bizim sorunumuz olmaktan çıkacak proje ortaklarımızın da sorunu olacaktır.
Türkiye, müttefiklerimizden/ittifaklarımızdan vaz geçmeden “kendini merkeze alarak” bölgesi ile barışık ve işbirliği içinde yeni bir dünya kurmaya kararlıdır, buna da mecburdur ve bu yöndeki politikalarına da devam edecektir. Zamanın ruhu bunu gerektirmektedir!
Sözün Özü; Büyük bir değişime gebe olan küresel sistemde Türkiye’yi yeniden konumlandırmak için kapsamlı ve bütünleyici bir stratejik vizyona, bu vizyonu hayata geçirecek araçların güçlendirilmesine ve nasıl hayata geçirileceğine yönelik gerçekçi bir yol haritasına ihtiyaç vardır.
Ümit ederim ki ülkeyi yönetenler, zamanın ruhuna uygun, kapsamlı ve geleceği şekillendirecek bir “büyük strateji” belirlemişlerdir ve bunun gereği küresel bir satranç kurmuşlardır.
REİS, ‘Büyük’ oynuyor!