Mehmet Şandır
Emeklinin Feryadı
Bence; emek, ekmek kadar kutsaldır.
Sözün özü; emeği yok sayılanlara saygısızlık yapılmasına isyan etmek insanlık gereğidir.
Bu Köşe/Gazete Pencere, emeklilerin bir çığlığa dönüşen hak arayışına her zaman açık olmuştur. Emeklilerin sorunlarına, taleplerine sözcülük yapmayı gazetecilik ötesi bir insanlık görevi olarak bilmiş ve gereğini yapmaya çalışmıştır.
Emekliler, geçen hafta sonu meydanlarda “Açlık ve sefalete hayır" diye haykırdı.
Yoksulluk, yokluk, hayat pahalılığı, işsizlik gibi sorunlar Türkiye’nin genelinde, toplumun her kesiminde ve her dönemde az veya çok var olagelmiştir. Ancak hiç bu kadar can yakmamıştı. Yoksulluk acısının toplumun büyük kesimini kuşattığı bu dönemde daha da ağır olan felaket, ‘gelir dağılımı adaletsizliği’ bir beka sorunu haline geldi; birlikte yaşamak, millet olmak ve ortak gelecek hayalini çürütmeye başladı. Toplumun üst gelir sahibi yüzde birlik kesiminin milli gelirin yüzde kırkına sahip olması buna karşılık yine toplumun yüzde kırkının milli gelirden aldığı payın yüzde bir seviyesinde olması bu güne kadar hiç yaşanmamıştı. Yüzde birlik kesimle yüzde kırklık kesim bu vatanda, bu gökyüzünün altında ve bu Devletin vatandaşları olarak birlikte yaşıyorlar. Sefaletle saltanatın aynı sokakta birlikte yaşaması “ateşle barut” misali patlamaya hazır bir sosyal bombaya dönüşmek riski taşımaya başladı.
“Elle gelen düğün bayram” diye Türkçede bir söz vardır; bizim toplumun bir inanç ve kültür değeri olarak acıyı, yokluğu, felaketi birlikte yaşamak, paylaşmak anlamında yaşamın zorluklarını kolaylaştıran, birlikte yaşamayı sağlayan bir anlayış vardı. Bu dönemde maalesef bu anlayış yıkıldı, artık düğün bayram İktidar’ın/Devlet’in adamlarına yoksulluk, yutkunmak halka özellikle de emeklilere kaldı!
SGK verilerine göre, Türkiye'de 15 milyon 351 bin kişi emekli, malul, ölüm ile dul ve yetim aylığı alıyor. Bunun yaklaşık on milyonu “en düşük” seviyeden maaş alıyor; o da son yapılan zamla 10 bin TL. oldu. 2024 Temmuz ayında yapılacak zamlarla onüç bin TL’ye çıkması bekleniyor; harca harca bitmez!
Türkiye’de dört kişilik bir ailenin açlık sınırı yaklaşık 18 bin TL. yoksulluk sınırı 60 bin Tl. Asgari ücret 17.002 TL. Enflasyon yüzde 70 seviyesinde… Çalışan/emekli oranı 1,63 düzeyine gerilemiş, SGK’nın 2023 yılı 10 aylık toplam açığı ise 42 milyar 601 milyon TL olmuş. Enkaza dönüşen çalışma hayatının en mağdur kesimi emekliler olmuştur!
Bu sonuç AKP İktidarı’nın eseridir;
2002 yılında Türkiye’de ortalama emekli geliri asgari ücretin yüzde 22 fazlası iken 2023’te yüzde 26 altına düşmüş.
2002’de ortalama emekli aylığının kişi başına GSYH’ye oranı yüzde 46,4 iken 2024’te yüzde 27,7’ye gerilemiş.
2002 yılında çalışan veya iş arayan emeklilerin oranı yüzde 36,6 iken Aralık 2023’te yüzde 55,3’e yükselmiş.
Emeklilerin artık dayanacak gücü kalmadı seslerini ülke yöneticilerine duyurmak için meydanlara indiler; Tüm Emekliler Sendikası’nın duyurduğu taleplerinin bazıları şöyle:
- Memurlara verilen seyyanen zam bütün emeklilere verilmeli, böylece en düşük emekli maaşı, en düşük memur maaşına eşitlenecek şekilde kademelendirme yapılmalıdır.
- İntibak yasası çıkarılarak eşit koşullarda çalışanların birkaç yıl geç emeklilik nedeniyle hak gaspına uğramaları önlenmelidir.
- Her türlü sağlık hizmetinden katkı payı kaldırılmalı.
- Emeklilerin açlık ve sefalet yasası olarak bilinen, 2008’de uygulamaya konulan “SGK Reformu” yasası terk edilmeli, yeniden hazırlanmalıdır.
AKP İktidarı, enflasyonu düşürmek için iç talebi düşürmeyi hedeflemektedir; bunun anlamı zam yapmaktır, yani emeklinin, dar ve sabit gelirlilerin daha da fakirleşmesidir!
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ise “Emeklinin, her anlamda eskisinden daha iyi halde olduğunu” söylüyor; alay eder gibi…
Sözün Sonu; AKP İktidarı, 31 Mart seçim sonuçlarının mesajını almamış, görünüyor!
“Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar” demiş atalarımız, hatırlatırım!