Dudaklar ilk kez ne zaman birleşti?

Hep kafam takılır kalır. Bunu ilk kim pişirmişti, bunu ilk kim akıl etmişti, ilk kim yapmıştı?..Yani “her şeyin tarihini” veya başlangıcını merak eder dururum.

Mesela, denizin derinliklerindeki ıstakozu ilk kim yakaladı, pişirdi ve yedi? Kim ilk kez karpuz çekirdeğini çıtlatmayı akıl etti?

Sor sor bitmez...

Tabii sorularım sadece yiyecek, içecek üstüne değildir. Her şey hakkında sorup dururum.

ÖPÜŞMENİN GEÇMİŞİ

Geçenlerde okuduğum bir haber, bu kez öpüşmenin geçmişine yolculuk yapmama neden oldu.

İstanbul’da bir metrobüste, öpüşen genç bir çift yüzünden, sille-tokat bir kavga çıkmıştı.

Öpüşmeyi destekleyenlerle, karşı çıkanlar birbirine girmiş, otobüsün içi savaş alanına dönmüştü.

Aradım, taradım, kitaplığımda, Doğan Kitap’tan çıkan “Öpüşmenin Tarihi” kitabını buldum.

Aslında dağınık bir kitaplığım vardır. Aradığım kitabı öyle kolay kolay bulamam. Bir yenisini satın alırım. Bu sefer şansım yaver gitti!

Kitapta, Toronto Üniversitesi’nde göstergebilim ve antropoloji profesörü olan Marcel Danesi, öpüşmenin başlangıç noktasına doğru bir yolculuk yapıyordu.

Kitaptaki ilginç bilgileri sizinle paylaşmaya çalışacağım.

tarihte-ki-kimi-opmus.jpeg

TARİHTE İLK KİM, KİMİ ÖPMÜŞ?

M.Ö. 480 yılında yapıldığı öne sürülen Etrüsklere ait bir vazonun üstündeki resimde görülen bir eşcinsel öpüşmenin, ilk romantik öpüşme olduğu iddia edilir.

İlk öpüşmenin Kleopatra tarafından uygulandığını söyleyenler de var. Onların kanıtı ise kraliçenin dudaklarını parlak kırmızı bir boyayla boyaması. Kleopatra’nın amacının, o kırmızı dudakları ile hem Sezar’ı hem de Antonius’u baştan çıkarmak olduğu öne sürülür.

Bazı kaynaklara göre, ilk öpüşmenin antik kökenleri Hindistan’a dayanabilir. M.Ö. 1500 yılına ait yazıtlarda, ağızlarıyla birbirlerinin nefeslerini çekip birbirlerini koklayan aşıklardan bahsedildiği belirtilir.

Bu kaynaklar daha da ileri gidip dudaktan öpüşmenin, Büyük İskender tarafından Batı’ya tanıtıldığını söylerler.

KAMA SUTRA NE DİYOR?

Daha sonra ortaya çıkan Hint metinlerinde, dudaktan öpüşmenin saf cinsel istek uyandıran bir işleve sahip olduğu belirtilir.

Nitekim, M.S. 3. yüzyılda yazılan Kama Sutra’da öpüşme şöyle anlatılır: “Bir genç kız veya bakirenin üç çeşit öpüşme şekli vardır. Birincisi: Göstermelik Öpücük’tür. Burada kız sevgilisiyle dudaklarını birleştirir ama kendisi hiçbir şey yapmaz. İkincisi: Titreşimli Öpücük’tür. Bu türde kız alt dudağı ile sevgilisine karşılık verir ama üst dudağını kullanmaz. Üçüncüsü: Dokunarak Öpüşmek. Bu aşamada kız sevgilisinin dudaklarına diliyle dokunur, gözlerini kapar ve ellerini sevgilisinin ellerinin üstüne koyar.”

ANTİK ROMA’DA SEVGİLİLER

Antik dönem tarihçileri, Roma’da sevgililerin, evlilik niyetlerini açıklamak için ailelerinin önünde dudaktan dudağa öpüştüklerini belirtirler. Öpüşme, Romalı soyluların yüzlerinin ve vücutlarının şeklini bozan bir mantar hastalığının yayılmasına neden olduğu gerekçesiyle İmparator Tiberius tarafından yasaklanmıştır.

Romalı şair Lucretius bir şiirinde, “Birbirlerini sarıp, birbirlerini kucaklıyorlar, nemli dillerini çıkarıyorlar” diyerek, bugünkü ünlü Fransız öpücüğünün neredeyse bire bir tarifini yapmıştır.

STATÜKOYA GÖRE ÖPÜCÜK

Kitabın yazarı Marcel Danesi’ye göre, romantik öpüşmenin hikayesi Ortaçağda başlar.

Tarihçi Heredot’un kayıtlarında, İran’da eşit statüde adamların birbirlerini dudaktan öperek, bir alt statüdeki kişiyi ise yanaklarından öperek selamladıkları yazılıdır. Bu da öpüşmenin, o dönemde herhangi bir romantik anlam taşımadığı, sadece bir selamlaşma geleneği olduğunu gösteriyor.

Antik Roma’da, bir kişinin imparatorun bedeninin neresini öpeceğini toplumdaki statüsü belirlerdi. O kişi bedenin ne kadar alt kısmını öpüyorsa, statüsü o kadar düşük demekti.

YAMYAMLIK GİBİ...

Asya, Pasifik ve Amerika kültürlerinde, Avrupalılarla temas kuruluncaya kadar öpüşmek diye bir eylem bilinmiyordu. Avrupalı işgalcilerin birbirlerini öptüğünü gören Asyalıların, “Şunlara bakın birbirlerinin salyalarını ve pisliklerini yiyorlar” dedikleri öne sürülür.

1990 yılında, “Beijing Workers Daily” gazetesi, Batı’dan alınan öpüşme âdetinin, yamyamlığı akla getiren kaba bir eylem olduğu konusunda okurlarını uyarır.

FREUD DER Kİ...

Ünlü Psikanalist Sigmund Freud, öpüşmenin anne memesi emmeye bilinçsiz bir dönüş olduğunu söyler. Ona göre emmek sadece zevk verici değil, aynı zamanda seksüeldir. Freud ayrıca öpüşmenin çocuklukta, sütten kesildikten sonra ortaya çıkan meme ya da baş parmağı emmenin yerini aldığını öne sürer.

Antropolog Desmond Morris, dudakların cinsel organın dudaklarını andırdığı için, öpüşmenin genital ilişkiyi yansıttığını ileri sürer.

Başka bir araştırma, öpüşme sırasında bedenlerin ilgili cinsel organları, birbirleriyle iletişim kurabilmek için bilgisayar sistemleri gibi ağ oluşturduklarını öne sürer.

Kadınlarda öpüşmenin, vücudun dopamin salgılamasına neden olduğu, bunun da aşk ve cinsel yakınlık hislerini artırdığı iddia edilir.

Cosmopolitan dergisinin yaptığı bir araştırma, vampir öpücüğünün, kadınlar tarafından en erotik öpücük seçildiğini ortaya koyar.

en-unlu-opucuk-the-kiss-rodin.jpg

EN ÜNLÜ ÖPÜCÜKLER

Eylül 2010 yılında Amerikalı Matt Daley ile Bobby Canciello, eşcinsellerin haklarına dikkat çekmek için kesintisiz 33 saat öpüşerek, en uzun öpüşme rekorunu kırarlar.

Auguste Rodin’in 1886 tarihinde yaptığı “Kiss” isimini taşıyan, talihsiz âşıklar Paolo ve Francesca’nın hikayesini anlatan heykel, öpüşmenin baş yapıtı olarak kabul edilir.

Öpüşmenin en ünlü fotoğrafı ise 14 Ağustos 1945 yılında Alfred Eisenstaedt’in Time Square’de çektiği, savaştan dönen bir denizcinin bir hemşireyi öptüğü anı gösteren fotoğraftır.

Öpüşmenin en güzel repliğini ise Rüzgar Gibi Geçti filminde, Clark Gable’nin, dul kadın rolündeki Vivien Leigh’e söylediği öne sürülür: “Hayır seni öpmeyeceğim ama gerçekten öpülmeye ihtiyacın var. Senin derdin de bu. Öpülmen lazım. Hem de sık sık ve nasıl öpüşüleceğini bilen biri tarafından...”

Bu konuşmadan sonra “Büyük Öpüşme” gerçekleşir.

Z KUŞAĞI NASIL ÖPÜŞÜYOR?

Gelelim bugünlere. “Z” kuşağı nasıl öpüşüyor?” Önce şu Z Kuşağı’na bir bakalım! Z Kuşağı ne demek? Z, alfabenin son harfi olduğuna göre, son gençlik kuşağını yaşıyoruz! Çünkü ötesinde başka harf yok!

Geçenlerde, bir kahvede oturuyordum. Masalar yan yana. Genç bir kız, bilgisayarından neşeli bir konuşma yapıyordu. Arada bir gözüm kayıyordu ekrana. Konuştuğu kişi yakışıklı bir gençti! Konuşma bitti. Genç kız karşıdaki sevgiliye, “Hadi bye… Uzat dudaklarını” dedi. Ekranda kocaman bir dudak belirdi. Kız, o dudaklara ateşli bir öpücük kondurdu.

Demek ki öpüşme stillerine bir de “Ekran Öpücüğü” eklenmiş.

z-kusagi-opusme.jpeg

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Yaşin Arşivi