Tolga Balcı
Dijital Sansürün 2024 Manzarası
Türkiye'de ifade özgürlüğü ve dijital haklar konusundaki tartışmalar daha da derinleşiyor. Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) bu yıl yayımladığı rapor, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) son yıllarda sitelere ve haberlere yönelik getirdiği erişim engellerinin boyutlarını ve sonuçlarını gözler önüne seriyor.
Bu rapor, yalnızca medya kuruluşlarını değil, bireylerin bilgiye erişimini ve ifade özgürlüğünü de etkileyen bir sürecin kapsamlı bir analizi olarak öne çıkıyor.
Rakamlar Ne Diyor?
MLSA’nın 2024 raporuna göre, son birkaç yılda BTK tarafından getirilen erişim engelleri sayısında önemli bir artış gözlemleniyor. Özellikle hükümete yönelik eleştiriler içeren haberler, bağımsız medya kuruluşları ve sosyal medya hesapları bu engellemelerden en çok etkilenenler arasında yer alıyor. Rapor, yalnızca haber sitelerinin değil, aynı zamanda kişisel bloglar ve sosyal medya platformlarında paylaşılan içeriklerin de hedef alındığını gösteriyor.
Bu bağlamda, BTK’nın yetkilerinin genişletilmesi ve erişim engelleme kararlarının hızla uygulanması, birçok eleştirmen tarafından dijital sansür olarak nitelendiriliyor. Rapor, 2024 yılı itibarıyla Türkiye'de toplamda kaç site ve içeriğin engellendiğini ve bu engellemelerin hangi gerekçelerle yapıldığını detaylandırarak, durumun ciddiyetini ortaya koyuyor.
Hukuki Gerekçeler ve Şeffaflık Sorunu
BTK’nın erişim engelleri, genellikle ulusal güvenlik, kamu düzeni ve ahlaki değerlerin korunması gibi gerekçelerle savunuluyor. Ancak MLSA raporu, bu gerekçelerin ne derece şeffaf ve objektif bir şekilde uygulandığına dair ciddi sorular ortaya atıyor. Rapor, erişim engellerinin büyük bir kısmının mahkeme kararı olmaksızın ve kamuoyuna yeterli bilgi verilmeden alındığını belirtiyor.
Bu durum, hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı olarak değerlendiriliyor ve birçok kesim tarafından eleştiriliyor. Özellikle basın özgürlüğü açısından bakıldığında, erişim engellerinin keyfi bir şekilde uygulanması, medya kuruluşlarının haber yapma özgürlüğünü ciddi şekilde kısıtlıyor. Ayrıca, kamuoyunun doğru bilgiye ulaşma hakkı da bu engeller nedeniyle zedeleniyor.
Dijital Haklar ve Demokrasi İlişkisi
MLSA raporunun altını çizdiği en önemli noktalardan biri, dijital hakların demokratik toplumlar için ne kadar kritik olduğudur. Erişim engelleri, yalnızca belirli içeriklerin engellenmesiyle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda toplumun bilgiye erişim hakkını ve eleştirel düşünceyi de baltalıyor. Bu, demokratik bir toplumda kabul edilemez bir durum olarak değerlendiriliyor.
Rapor, BTK'nın erişim engellerinin zamanla daha da yaygınlaşması halinde, Türkiye'deki dijital özgürlüklerin geri dönülemez şekilde zarar görebileceği uyarısında bulunuyor. Özellikle genç nesillerin dijital dünya ile olan etkileşimleri ve bilgiye erişim haklarının kısıtlanması, uzun vadede toplumsal gelişimi de olumsuz etkileyebilir.
Sonuç: Dijital Özgürlüğün Geleceği
BTK’nın erişim engelleri üzerine MLSA’nın 2024 raporu, Türkiye’de dijital haklar ve ifade özgürlüğü konusundaki mevcut durumu anlamak için kritik bir kaynak sunuyor. Bu rapor, dijital sansürün sadece bugünün değil, geleceğin de bir sorunu olabileceğini gösteriyor. Erişim engellerinin artması, bilgiye erişim hakkını ve medya özgürlüğünü tehlikeye atarken, demokratik değerlerin zayıflamasına da yol açabilir.
Sonuç olarak, dijital özgürlüğün korunması için şeffaflık, hesap verebilirlik ve hukukun üstünlüğü gibi temel ilkelerin gözetilmesi gerektiği açıktır. BTK’nın yetkilerinin sınırlandırılması ve erişim engellerinin daha şeffaf bir şekilde uygulanması, Türkiye’de ifade özgürlüğü ve dijital hakların korunması adına atılacak önemli adımlar olacaktır.