Çoktan seçmeli, hukuk garabeti… Can Atalay bilmecesi!

Ne kadar tartışılırsa tartışılsın, sonuç alınamayan bir hukuk garabeti olan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi süreci, siyasilerin gündeminde hala yer ediyor. Yerel seçim ve art arda yaşanan felaketlerin gölgesinde kalan bu konuda birden fazla sorun var. Yeni Anayasa Mahkemesi kararıyla yeniden milletvekilliğine dönebileceği tartışmasının yanı sıra şimdi de ‘eksik işlem’ tartışması yapılıyor.

AKP yönetiminin bu konudaki ‘genel ruh halinin’ dışında, partinin hukukçularının, Can Atalay kararının TBMM’de okunmasında usul hatası yapıldığı iddiaları var. Yargı çevrelerinde ve siyasi kulislerde dile getirilen iddialar ve tartışmalar şöyle;

USUL HATASI İDDİASI

“Milletvekilliğinin düşmesine ilişkin kararlar, Meclis’te okutulur. Ancak Atalay kararında usul hatası yapıldı. Çünkü mahkeme kararının Meclis’te okutulması için bu kararın önce Adalet Bakanlığı’na, ardından Cumhurbaşkanlığına gönderilmesi, Cumhurbaşkanlığı tezkeresi olarak Meclis’e gelmesi gerekiyordu. Ancak bu süreç izlenmedi. Doğrudan Meclis’e gönderilmesi usul hatasıdır.

SÜREÇ NASIL İŞLEDİ?

TBMM içtüzüğünün 136’ıncı maddesinde, “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğine seçilmeye engel bir suçtan dolayı kesin hüküm giyen veya kısıtlanan milletvekili hakkındaki kesinleşmiş mahkeme kararının Genel Kurul’un bilgisine sunulmasıyla üyelik sıfatı sona erer” deniyor. Ama Atalay’la ilgili kesin hüküm okunmadı, Yargıtay’ın onama kararı okundu. Esas açısından da hata var. Kesin hüküm denilen şey, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı olmalıydı. Bu durumda Genel Kurul’da okunmuş bir kesin hüküm yok…”

İKİ KARAR BEKLENTİSİ

Can Atalay’ın Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvurunun yanı sıra bir de CHP’nin vekilliğinin düşürülmesinin "yok hükmünde" olduğunun tespit edilmesi başvurusu var. Şimdi bu tartışma, iki başvuruyla yeniden AYM’ye taşındı. Hukukçu siyasetçilere göre AYM, CHP’nin başvurusuyla ilgili iki karar verebilir.

İlki, AYM “Okunmuş bir kesin yüküm yok” diyebilir. İkincisi, usul ve esas hatalarını dikkate almaz, “AYM’nin denetleyeceği bir işlem yoktur” kararı verebilir.

İKTİDARIN BEKLENTİSİ

İktidar partisinin hukukçularına göre AYM, CHP’nin başvurusuna “denetleyeceği bir işlem yoktur” yönünde karar verecek. Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin geçmişte bazı meclis kararları ile ilgili “Eylemli İçtüzük uygulaması” diyerek iptal kararı alındığı da biliniyor. Buna da usul açısından “Eylemli İçtüzük ihlali” diyerek, iptal yoluna gitmesi de bir olasılık.

HER ŞEY SİL BAŞTAN

Görünen o ki, AYM’nin kararı ne olursa olsun, yeni bir krizimiz olacak. Can Atalay’ın bireysel başvurusuna AYM’nin yeniden hak ihlali kararı vermesi de büyük olasılık. Tüm süreçler sil baştan yeniden işletilecek. Bu kez, esasa ilişkin tartışma olmayacağını varsaysak bile, 13. Ağır Ceza Mahkemesi yeniden devreye sokulabilir. Ayrıca, Yargıtay’ın direnişini sürdürmesi de söz konusu.

SÖZDE ÇABA!

Bütün bu detayları bir tarafa bırakıp, daha önce kaleme aldığımız Can Atalay formülünün işletilmesi için ‘siyasi iradenin’ tavrı önemli olacak. Bazı AKP hukukçularının Enis Berberoğlu ve Faruk Gergerlioğlu kararlarında olan süreç işletilerek, konunun siyasi gündemden düşürülmesi gerektiğine ilişkin görüşleri olduğunu biliyoruz. Onların zaman zaman devreye girdiği de doğrudur. Ancak siyasi bir davada, hukuki analizler yapmak boşa düşebiliyor. Son noktada konu ‘demokratik olduğunu’ iddia eden AKP’lilerin sarayı ne kadar etkileyebileceklerine gelip takılıyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nuray Babacan Arşivi