Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

Çiftçinin feryadı: "Açız!"

BENCE; Bu çığlığı duymayanı “ekmek çarpsın!”

Hasat mevsimi başladı; çiftçinin “kahır mevsimi” de başladı;.

14 Mayıs’ta kutlanan Dünya Çitçiler Günü’nde kanatlanan ümitler ürün piyasalarının açılışı ile hayal kırıklığına dönüştü.

“Türkiye Yüzyılı'nı çiftçilerimizle omuz omuza inşa edeceğiz. Toprağı bizim için işleyen çiftçi kardeşlerimize hak ettikleri önemi vereceğiz” diyen Cumhurbaşkanı’nın konuşması yine havada kaldı. Kilosuna 25 TL. beklenen yaş çay için 19 TL. 15 TL. beklenen buğday için 11 TL. açıklandı. Sırada pamuk, fındık, üzüm, ayçiçek ve diğerleri var.

Çiftçiler, hemen her üründe ölçülemeyen yoğun emekle ve öngörülemeyen risklerin altında yaptıkları üretimin “acı ekmeğe” dönüşmesini değişmez bir kader olarak yaşıyorlar.

Çaykur, geçen yıl yüzde 64 zamla belirlenen yaş çay alım fiyatını bu yıl yüzde 54.5 oranında artırdı. Doğu Karadeniz çay üreticileri, hasat ettiği yaş çayı AKP Rize il binasının önüne döktü.

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) buğday ve arpa için alım fiyatlarını geçen hafta açıkladı; Çiftçiler, “Bu fiyatlarla gelirlerimiz giderlerimizi karşılamaz; borçlarımızı ödeyemeyiz, aç kalırız!” diye feryat etti.

ŞAKA GİBİ…

TMO, 2024 yılı mahsulü için bir yıl öncesine göre buğdayda yüzde 12,5 (bu oran 2022 yılında yüzde 22, 2023 yılında yüzde 24 idi), arpada yüzde 3,5 oranında zam yaptı. Buna göre geçen yıl 8250 TL. olan bir ton buğday 9250 TL oldu. TÜİK’e göre dahi tarım girdi maliyetlerinin enflasyonu %79‘u bulmuşken bu alım fiyatlarının açıklanması çiftçi ve Türk tarımı için adeta bir idam fermanı gibi anlaşıldı; yurdun her yerinden “bu politikalarla artık tarla ekemeyiz, çiftçilik yapamayız!” feryatları yükseldi.

Geçen yıl bir litre mazot 22 liraydı bu yıl 40 lirayı geçti, gübre, ilaç ve diğer üretim girdilerinde yapılan zamlar ve % 75’e ulaşan enflasyon ortamında yaşam maliyeti tahıl ürünlerine yapılan bu zam oranı ile nasıl karşılanacak?

Bu fiyatlar piyasada tavan fiyatı olarak algılanacaktır, ortalama fiyatlar daha da düşecektir. Ayrıca bu rakamlar fabrika teslim fiyatı, bundan nakliye ve hizmet ücreti de düşülecek; çiftçinin elinde ne kalacak? Bir yıl sonra ton başına verilecek olan 1750 TL’lik destek ödemesinin bu enflasyon ortamında ne değeri olacak?

AKP iktidarı, sanki 31 Mart yerel seçim mağlubiyetinin acısını çiftçiden çıkarıyor veya cezayı çiftçiye kesiyor. AKP iktidarının tarım karnesi bunun ispatıdır; 2002’de 1,1 milyon ton buğday ithalatı yapılırken, 2022-23 döneminde ithalat 12 milyon ton olmuş. 2002’de buğday ithalatı için 150 milyon dolar harcanırken, 2023 yılında bu rakam 3 milyar 402,4 milyon dolara çıkmış. Buğday ekim alanları 2000 yılındaki 9,4 milyon hektardan 2023’te 6,6 milyon hektara kadar gerilemiş.

Yılbaşından bugüne 2 milyon 880 bin ton buğday ithal etmişiz. İthalat için 700 milyon 76 bin dolar ödemişiz. 2024 yılı ilk 4 ayında 17 bin 95 ton arpa ithalatına da 3 milyon 610 bin dolar ödemişiz. Türkiye, Çin’in ardından en yüksek buğday ithalatçısı konumuna gelmiş.

Yabancı ülke çiftçisinin ürettiğini alıp işleyip yurt dışına satan iktidar, kendi çiftçisine maliyet altında fiyat vererek adeta cezalandırıyor! Halbuki, ithalata verilen kaynağın yarısı ile ülkedeki çiftçiler desteklense Türkiye, tarımdaki birçok sorununu çözebilir.

Çiftçiler, emeğini, ekmeğini aslında toprağını savunuyor; tüm çiftçi kuruluşları bu fiyatların acilen gözden geçirilmesini, düzeltilmesini ve alım fiyatının buğdayda 15 TL’ye çıkarılmasını istiyor ve bekliyor.

Sözün özü; Türkiye’nin öznesi üretenlerdir, fiili üretimdir. Üreticisi ve üretimi olmayan ülke devlet olmaz, insan topluluğu da millet olmaz.

Sözün sonu; İnsanları doyurmak için gece gündüz çalışan çiftçi, “açız” diye feryat ediyorsa bu çığlığa sessiz kalamayız!

Bilesiniz ki ekmek olmazsa “emek çarpar.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi