Haldun Solmaztürk
Bilmiyorlar.! Öğrenmiyorlar..! Yönetemiyorlar…!
Bu siyasi kadronun—ve saz arkadaşlarının—güvenlik yönetimi anlayışını daha önce de gördük. Körün değneğini bellediği gibi burunlarının doğrusuna gidiyorlar—kafalarını kaldırmadan.! Dört yıl önce, Suriye ordusunun İdlib’te—Erdoğan’ın “Birlikte çalıştığımız dost unsurlar” diye tanımladığı—başta HTŞ olmak üzere ‘Cihatçı’ terörist gruplara yönelik askeri harekatı gelişiyor, gerginlik tırmanıyordu. Erdoğan 5 Şubat 2020 günü “Dost unsurlara havadan ve karadan yapılan her saldırı, kaynağın aidiyetine bakılmaksızın, uyarı yapılmaksızın misliyle cevaplandırılacaktır” demiş, Suriye’nin çekilmesi ve Tel Rıfat’ın boşaltılması için ‘Şubat sonuna’ kadar süre vermişti. Krizin doğru yönetilmesi ve tırmanmanın önlenmesi yönündeki tüm uyarılara kulak tıkadılar ve üç hafta sonra—27 Şubat günü—Rus ve Suriye hava kuvvetlerinin saldırısıyla 36 şehit verdik. Ne ‘misliyle’ mukabele edildi ne Suriye ordusu geri çekildi ne de Tel Rıfat boşaltıldı. Tam aksine, kalkıp ta Moskova’ya giden Erdoğan 6 Mart’ta ateşkesi kabul etti.! Çekilen, gözlem noktalarını boşaltan biz olduk…
Cumhurbaşkanı, 28 Aralık günü—Kuzey Irak’ta 12 şehit verildikten dört gün sonra—muhtarlara son yılların “Terörle mücadele tarihindeki en başarılı ve en sonuç alıcı yıllar olduğunu” anlatıyordu. “Artık teröristleri kendi üslerinde, mağaralarında imha ediyorduk”. Meçhul ‘MSB kaynakları’, aynı gün, Girilemez/ulaşılamaz denilen yerler artık kontrol altındadır” diye açıklama yaptı. 2019 yılından bu yana—beş yıldır—sürdürülen ‘Pençe Kilit’
operasyonları, “Sınırlı süreli bir operasyon değil” yeni güvenlik stratejisinin uygulamasıydı. Eğitim, moral, taktik planlama, lojistik destek, sevk ve idare alanlarında ‘hiçbir’ sorun yoktu. Ama muhtarlara (!) yapılan açıklamalardan anladık ki operasyon bölgelerindeki zor şartlar nedeniyle “Kalıcı üs bölgelerini hemen kurmak ve gelişmiş güvenlik sistemlerini çalışır hale getirmek mümkün olmuyor-du”. “İlkbaharda üs bölgelerinin de altyapıları tamamlanacaktı”.
Yani geçici üslerde ‘güvenlik sistemleri’ kurulamamış, çalışır hale getirilememişti.! Cumhurbaşkanı, “Bölgedeki şartları bilmeyen, stratejimizden ve taktiklerden haberi olmayan” muhalefeti—muhtarlara—alternatif bir ‘çözüm teklifi’ olmamakla itham ve şikayet etti. Fakat Milli Savunma Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığının da ‘alternatif’ arayışı yoktu…!
Nasıl olsa Meclis, iki yılda bir, askeri harekatın “hududunu, şümulünü, zamanını, süresini, şeklini, alınacak tedbirleri, düzenlemeleri” tümüyle Cumhurbaşkanı’nın takdirine bırakıyor.
Yine Anayasa’ya göre, “Devletin millî güvenlik siyasetinin tayini, tespiti, uygulanması, gerekli koordinasyonun sağlanmasıyla” görevli Milli Güvenlik Kurulu ‘dünya yansa’ iki ayda bir ancak ‘olağan’ toplanıyor…!
Geçen yılın ilk MGK toplantısı 25 Ocak 2023 günü yapılmıştı; kurula “Millî birlik ve beraberliğimiz ile bekamıza yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve yurt dışında azim, kararlılık ve başarıyla icra edilen operasyonlar hakkında bilgi sunuldu”. Geçen yılın son toplantısını da 29 Kasım günü yaptılar ve yine “Millî birlik ve beraberliğimiz ile bekamıza yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve yurt dışında azim, kararlılık ve başarıyla icra edilen operasyonlar hakkında kurula bilgi sunuldu”.
On ay arayla ‘kelime kelime’ aynı metni kullanıp değiştirmeye bile zahmet etmiyorlar. Kuzey Irak’ta—aynı yerde—tekrar yaşanan ‘sızma’ ve verilen şehitlerden sonra Cumhurbaşkanı cumartesi günü Milli Güvenlik Kurulu’nu toplamak yerine ‘Güvenlik zirvesi’ topladı. Zirveye; kendisi, Dışişleri, İçişleri, Milli Savunma bakanları, Genelkurmay Başkanı, MİT Başkanı, Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı—ve İletişim Başkanı—katıldılar ve “Terörle mücadele stratejilerini bütünlüklü olarak değerlendirdiler”.
Toplantı 45 dakika sürdü; yani ‘bütünlüklü’ değerlendirme dedikleri adam başına beş dakikalık.! Vardıkları sonuç da bütün bu yaşananların ‘örgütü semirtme operasyonu’ olduğu… ‘Güvenlik’ zirvesinde ‘kuvvet komutanları’ yok; onların yerine Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı var…
Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı 1976 Almanya doğumlu—47 yaşında. Avrupa Ekonomisi eğitimi almış; babası Erdoğan’ın özel doktoru, kendisi de özel kalem müdürüydü. Sonra milletvekili oldu ve dört yıl spor bakanlığı yaptı.
Şimdi de ‘güvenlik’ başdanışmanı…! Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyelerinin her biri gibi o da doğuştan ‘güvenlik’ uzmanı.
‘Milli Güvenlik Siyaseti’ ile ilgili geleneksel kurum, kurallar ve kültür tümüyle yok edildi.
Yaşananlar bundandır.
Bilmiyorlar.!
Öğrenmiyorlar..!
Yönetemiyorlar…!
Sonra da “Elbette şehitlerimiz de oluyor” diyerek yaşananları sıradanlaştırıyorlar.
Bunların hiçbiri normal değil, kader de değil, kaçınılmaz da…!