Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

BATI’NIN ÇÖKÜŞÜ

BENCE; Binyamin Netanyahu, tarih yazdı; Batı’nın çöküşünü tescil etti.

Sözün özü, “şecaat arzederken merd-I kıpti sirkatin söyler.”

Geçen hafta Demokrat ve Cumhuriyetçi partilerin ortak davetiyle ABD Kongresi’nde konuşturulan Netanyahu, “Pearl Harbor ve 11 Eylül saldırısı sonrasında siz ne yaptıysanız ben de Gazze’de onu yapıyorum; ben sizin için savaşıyorum” dedi. Konuşması ABD’li senatörler tarafından coşku ile alkışlandı, vahşeti birlikte huşu ile kutladılar.

Netanyahu yönetimindeki İsrail, 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana yaklaşık 300 gün ara vermeden Gazze’yi; hastahane, okul, ibadet mekanı, tarihi alan demeden ağır savaş araçları ile “hedef gözetmeden” bombalıyor. Fosfor ve misket gibi yasaklı bombalar dahil yaklaşık 100 bin ton bombayı, “Hamas’la savaşıyorum, kendimi savunuyorum” bahanesiyle savunmasız insanların üzerine yağdırıyor.

Resmi kayıtlara göre en az 16 bin 172'si çocuk, 10 bin 798'si kadın olmak üzere 39 bin 145 Filistinliyi öldürdü, yüz bine yakın yaralı ölüme terk edildi, enkaz altında çürüyen insan sayısı meçhul... Henüz ölmeyenler ise açlığa mahkum, sağlık, eğitim, barınma, güvenlik gibi hizmetlerden yoksun bir şekilde adeta açık hava hapishanesinde yaşamaya çalışıyorlar; evleri, şehirleri, hayatları yıkılmış, gelecekleri meçhul…

“Bu tablonun baş mimarı olan eli kanlı bir savaş suçlusunun, demokrasi ve insan hakları savunuculuğunu kimseye bırakmayan ABD’nin kongresinde alkış ve tezahüratlar eşliğinde konuşturulması” aslında Gazze’deki soykırıma açık bir destektir, teşviktir, onaydır. Batı’nın çürümüşlüğünün tescilidir.

Ortada bir insanlık suçu varsa bunun faili doğrudan ABD ve müttefikleridir; yani Batı diye tanımlanan dünyadır; İsrail işin taşeronudur. ABD Kongresi’nde hukuka, her türlü insani ve ahlaki değere karşı alkışlarla meydan okunmuştur.

Aslında Netanyahu, Batı’ya kendi mekanlarında, gözlerinin içine içine bakarak kirli geçmişlerini iki örnekle hatırlatmış; “benim yaptıklarım sizin vahşetiniz yanında devede kulak kalır. Üzerime gelmeyin, daha fazla silah ve para gönderin” tehdidinde bulunmuştur.

BATI’NIN SOYKIRIM GERÇEĞİ

ABD, 7 Aralık 1941 tarihinde Japonya’nın ABD’nin Pearl Harbor deniz üssüne yaptığı saldırıya cevap olarak insanlık tarihinde ilk defa (ve tek) Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine atom bombası atmış, Japon yetkililere göre, atılan atom bombaları nedeniyle büyük çoğunluğunu sivillerin oluşturduğu yaklaşık 500 bin kişi ölmüş, bu iki şehirde tüm canlı hayat son bulmuştur.

El-Kaide terör örgütü, 11 Eylül 2001 tarihinde kaçırdıkları ABD yolcu uçakları ile ABD’ye saldırdı; yaklaşık üç bin kişiyi öldürdü. Buna cevaben ABD Başkanı George W. Bush, “haçlı savaşı” ilan etti; Irak’ta, Afganistan’da, daha sonra Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında tüm Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da milyonlarca insanı katletti.

Batı’nın günah galerisinde bu iki örneğin dışında daha sayabileceğimiz birçok katliam, soykırım, vahşet bulunmaktadır. En yakın zamanda BM’ler gözetiminde Srebrenitsa’da Sırpların yaptığı Boşnak katliamı, Hocalı’da Ermenilerin Azeri Türk katliamı unutulmadı. ABD yerlilerine, Afrikalılara yapılan katliamlar belgeli soykırım olarak tarihin tozlu sayfalarında ve insanlığın hafızasında bir utanç vesikası olarak duruyor.

Afrika’da Ruanda, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Liberya, Sierra Leone, Uganda, Sudan, Çad ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nde yaşanan katliamlar, insanlık için özellikle de Avrupalılar için yüz karasıdır. Başta Fransa olmak üzere, İngiltere, Hollanda gibi Avrupa ülkeleri hala Afrikalıların kanını emiyor.

İngiltere Başbakanı Winston Churchill, İkinci Dünya Savaşı’nda, İngiliz uçaklarının Doğu Almanya'nın Dresden kentine “hedef gözetmeden” 4 bin ton güçlü patlayıcılar ve yangın bombaları ile saldırıldığını, oluşan yangın fırtınaları ile 25 bin kişinin öldürüldüğünü itiraf etmişti.

“Siz, öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” sözü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı’nın ve Türk Milleti’nin Batı’nın yüzünde patlayan şamarıdır; Batı’nın gerçeği budur ve bu kadar acıdır!

"İsrail, sivilleri kasten hedef almıyor", "Refah'ta neredeyse hiç sivil öldürülmedi", "Gazze'de yeterince yiyecek alamayan Filistinliler varsa, bunun nedeni İsrail'in bunu engellemesi değil, Hamas'ın bunları çalmasıdır" gibi Netanyahu’nun dünyaya söylediği yalanlar, Batı’nın insan hakları, hukuk, demokrasi, barış, gibi yalanlarının yanında çok masum kalmaktadır.

“Adaletin bulunmadığı yerde herkes suçludur” sözü meşhur olan Fransız düşünür Maurıce Duverger, “Batı’nın İki Yüzü” adlı kitabında “Bugün artık Batı, maddi alanda elde ettiği büyük başarının yükünü taşıyamaz duruma gelmiştir” çünkü bu başarı “insanların yoksulluğu” karşılığı elde edilmiştir, demektedir.

Oswald Spengler ise "Batının Çöküşü", adlı kitabında Batı medeniyetinin kendi sonunu nasıl hazırladığını çok derinden analiz eder.

Ve nihayet, Francis Fukuyama “Tarihin Sonu mu?” diye sorar.

Sözün sonu; Gazze’deki Netanyahu vahşetini alkışlayan Batı için EVET, “Tarihin sonu” geldi!

BATI ÇÖKÜYOR!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi