Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

19.Yüzyıl Osmanlının tükenişi yüzyılı

Türkiye yaşadığı sorunların çözümünü yanlış yerde arama alışkanlığını sürdürüyor. Siyaset kurumu -iktidarı ve muhalefetiyle- yaşadığımız bu dönemde samanlıkta kaybolan iğnenin, kapının dışında arandığı izlenimini veriyor. Ülke tarihinin en ağır ekonomik krizini aşmak için başvurulan yol, geçmişteki bir uygulamayı anımsatıyor.

Biraz geriye gidelim. 19.Yüzyıl, Osmanlı Devletinin “tükenişinin yüzyılıydı.”

Abdülmecid’in ardından tahta geçen (1861-1876) Abdülaziz, Dışişleri Bakanı Fuat Paşa’nın etkisiyle uzun süren bir Avrupa Seyahatine çıktı. Fransa’da 3.Napoleon’un ev sahipliği ile başlayan gezi, İngiltere Kraliçesi Victoria ve Avusturya -Macaristan imparatoru F. Joseph’in ülkelerini ziyaretlerle sürdü. Tarihte bir Osmanlı Padişahı Avrupa ülkelerine ilk kez resmi bir gezi yapıyordu.

Abdülaziz’in amacı; ziyaret ettiği ülkeleri, ticari ve askeri rakibi konumundaki Rusya’ya karşı, Osmanlı Devletinin yanında konumlandırmaktı. Padişah bu gezide büyük ilgi gördü. Ziyaret ettiği sergi ve fuarlardan hayli etkilendi. Yanında ardından sırayla tahta çıkacak yeğenleri olan iki şehzade vardı. V. Murad ve II. Abdülhamid. Her iki şehzadenin bu seyahat sırasında gidilen ülkelerdeki görkemli hayatın etkisine girdikleri anlaşılıyor. Abdülaziz’in yeğenlerinin gözlemleri ile Abdülmecid’in ve Abdülaziz’in kızlarının sürdürdükleri gösterişli yaşamları, giderek Avrupa’da gördüklerine benzeyecekti.

Islahat Fermanının ardından, Süveyş’i kontrol altına almak için İskenderiye Körfezi’nin karşısındaki Kıbrıs’ı ele geçirmek isteyen İngiltere’ye, uygun ortamın hazırlanmasına yardım eden siyasal gelişmeler peş peşe geldi. Osmanlı dış politikasının güçsüzlükten kaynaklanan saf değiştirmeleri ise baş döndürücüydü. Avusturya, Fransa, İngiltere, İspanya ve Portekiz ile karşı tarafın çıkarlarına göre oluşan safların, kurulup dağılmalarında sürekli kaybeden taraf Osmanlı oluyordu.

Kırım Savaşı sırasında Osmanlı ile birlikte davranan İngilizlerin, bölgenin geleceğine ilişkin projelerini uygulamalarını sağlayacak bir fırsat doğdu. Liberal Politikacı Gladstone iç politikada Osmanlı karşıtı bir siyasal kampanya başlattı.

FAİZLER VE İNGİLTERE

1854-1875 yılları arasında 127 milyon lira kredi kullanan Osmanlı Hazinesi, faizleriyle birlikte 239 milyon liraya ulaşan borcu, ödemekte zorlanıyordu. İngiltere’deki alacaklılar tahsilatta endişeye kapılınca, Saray, Osmanlı Bankasına 1 milyar frank borçlandı. Faizlerin bu kaynakla karşılanacağı açıklandı. Kısa süreliğine iyimserleşen Londra Piyasası, kış koşulları yüzünden beklenen ölçülerde ürün alınamadığı gerekçesiyle, ödemelerin erteleneceği haberlerine yeniden tepki vermeye başladı.

Gladstone’un öncülük ettiği, ağırlığını iş çevrelerinin oluşturduğu bir kesim, muhafazakâr Başbakan Palmerstone’a bu gelişmeyi bahane ederek baskılarını arttırdılar.

1871 YILI; TANZİMAT İÇİN BİR YOL AYIRIMI

Batıdaki gelişmelerin önemini kavrayan, büyük ölçüde Napolyon’dan esinlenerek köklü reformlara girişen, dönemin iki önemli yöneticisi Fuat ve Ali Paşalar 2 yıl arayla öldüler. Kuvvetler ayırımının başlangıcını oluşturan düzenlemelerle bürokrasiyi güçlendiren, iki paşanın yakın sayılabilecek aralıklarla ölümleri, bürokrasinin, saray otoritesi ile iktidar paylaşımı sürecinde sonun başlangıcı oldu. Ali ve Fuat Paşaların kadroları artan bürokratik güçlerine alternatif olarak, padişahın mutlak otoritesini savunan muhafazakâr bir örgütlenmeyi karşılarında buldular. Liderleri Rusya yanlısı politikalarıyla, halk arasında “Nedimof” olarak anılan Mahmut Nedim Paşaydı.

Paşa Ayine-i Devlet adını verdiği bir risale yayınlayarak; yozlaşmakla suçladığı bürokrasiye aşırı yetkiler veren Tanzimat’ı, ağır bir dille eleştiriyordu. 1871-1876 yılları arasında 8 kez değiştirilen sadrazamlar arasında yer alan Mahmut Nedim Paşa, İstanbul’daki Rus B. Elçisi İgnatiyev ile hayli yakındı.

Hazinenin gelirleri savaş baskısıyla azaldı. Kaynak yetmeyince, başvurulan dış borçlanma ülke ekonomisini ödeme krizine soktu. Oysa Abdülaziz başta Hanedanın mensupları, Avrupa aristokrasisinde gördükleri aşırı tüketimin etkisi altındaydılar. Kişisel harcamalarını sürekli arttırdılar.

İstanbul’da Abdülaziz’in ve yakınlarının yaşadıkları lüks hayatta, Mısır’da artan pamuk fiyatlarıyla oluşan zenginliğin etkisi vardı. Hidiv ailesinin İstanbul’da edinmeye başladıkları gayrimenkuller, gösterişli binalardan oluşuyordu. Saray çevresi bu gösterişin gerisinde kalamazdı.(!)

Hazinede ise borçları ödeyecek kaynak yoktu. Diplomatik çevrelerde Sultan İgnatiyev olarak da adlandırılan, Rus Elçisinin önerisiyle ödenecek dış borç faizlerinin indirilmesine karar veren Sadrazam Mahmut Nedim Paşa, “tenzil-i faiz” -faiz indirimi- kararnamesini yayınladı. Ağırlıklı olarak Londra’daki finans kuruluşlarına ödenecek borçların, faizleri yarıya kadar indirildi. İngiltere’de Osmanlılarla iş birliğine karşı çıkan grup bu kararı bahane ederek, siyasete ağırlık koydu. Deyim yerindeyse iki ülke arasında ipler koptu. Mahmut Nedim Paşa, Rusların istediklerini belki de sonuçlarını kestiremeden yerine getirmişti. Büyük olasılıkla, faiz indirimini öneren Rus B. Elçisi “İgnatiyev“, bu kararın İngiliz-Osmanlı ilişkilerini çıkmaza sokacağını öngörmüş olmalıydı.

Günümüze dönersek. Tarihin en büyük servet transferi yüzünden döviz rezervleri tüketilen, faiz-enflasyon denklemini ortaçağdan kalma al-sat döneminin kurallarına dayandıran ekonomi yönetimi, çıkış yolunu tam anlamıyla samanlığın dışında arıyor.

Çözüm sabit gelirliler ile emeklilerin açlığa mahkûm edilmelerinde aranıyor. Tarım ithalata kurban edilirken, yer altı kaynakları geçen yüzyılın acımasız altın arayıcılarına benzer girişimlere teslim ediliyor. Eritilen rezervleri yerine koymak için piyasa ortalamasını 5-6 kat aşan faiz oranlarıyla borçlanılıyor. Rezervleri ele geçirenlerin mevduatlarına dünyanın en yüksek faizleri ödeniyor. Muhalefetin son seçim başarısının rövanşını almak amacıyla, belediyelerin birikmiş borçlarına haciz işlemleri başlatılıyor.

Muhalefet ise orta tribünlerden tenis maçı izlercesine, topun gidişini izlemeye çalıştıkları izlenimi uyandırıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi