Nalan Yazgan
Dürzi Köyünde Kurulan Oyun Bölgesel Ateşi Harlayabilir
27 Temmuz’da, Golan Tepeleri’ndeki Mecdal Şems kasabasına gerçekleştirilen roket saldırısında çoğu çocuk 12 kişi hayatını kaybetti ve birçok kişi yaralandı. İsrail Savunma Kuvvetleri, roketlerin Lübnan’ın güneyinden fırlatıldığını ve saldırının Hizbullah tarafından gerçekleştirildiği iddia etti. Hizbullah ise bu suçlamayı kesin bir dille reddetti.
Ortadoğu’da her daim gergin olan hava, İsrail’in Lübnan’ın başkenti Beyrut’a düzenlediği hava saldırısıyla yeni bir tırmanış döngüsüne girmiş görünüyor. Bu kez bölgedeki dengelerin yeniden şekillenmesi ve daha geniş çaplı bir çatışmanın kapısının aralanması olası. Bu kritik dönemde, tarafların ölçülü ve diplomatik çözümler araması, bölge barışı için hayati önem taşıyor. Ancak mevcut gerilimler ve askeri hareketlilik göz önüne alındığında, önümüzdeki günlerin daha da gergin geçeceği aşikâr.
Mecdal Şems’te Ne Oldu?
27 Temmuz’da, Golan Tepeleri’ndeki Mecdal Şems kasabasına gerçekleştirilen roket saldırısında çoğu çocuk 12 kişi hayatını kaybetti ve birçok kişi yaralandı. İsrail Savunma Kuvvetleri, roketlerin Lübnan’ın güneyinden fırlatıldığını ve saldırının Hizbullah tarafından gerçekleştirildiği iddia etti. Hizbullah ise bu suçlamayı kesin bir dille reddetti.
İşgal altındaki bölgede yaşayanlar, İsrail vatandaşı olmayan Dürziler, saldırının failinin İsrail olduğunu düşünüyor. Cenaze törenine katılmak isteyen İsrailli yetkililerinin, köyün sakinleri tarafından “katil, defol” sloganları eşliğinde Mecdal Şems’e girmeleri engellendi.
İsrail’in, sivillere yönelik bu saldırıyı Lübnan’a saldırma bahanesi olarak kullanmak üzere düzenlediği de iddialar arasında. Bu olayın tam da İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun ABD ziyareti esnasında olması ise şüpheleri artırıyor. Bölgede stratejik ve politik manevralar, liderlerin yurt dışı ziyaretleri sırasında daha belirgin hale gelebiliyor. Bunun nedeni, İsrail’in dış politikadaki pozisyonunu güçlendirmek ve planladığı gelecek adımlarını atmadan önce onay almak istemesi olabilir. Zaten Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü “İsrail, güvenliğine yönelik ciddi tehditlerle karşı karşıya ve İsrail’in güvenliğine olan desteğimiz, Lübnan Hizbullah’ı da dahil olmak üzere İran’ın desteklediği tüm gruplara karşı katı ve sarsılmazdır” açıklamasında bulunarak kayıtsız şartsız desteğine devam etti.
Neden Dürzi Köyü Hedef Alındı?
Bu saldırının Dürzi köyüne yapılmasının diğer bir nedeninin mezhepsel ayrılıkları derinleştirmek ve çatışmaları tetiklemek olduğu aşikâr. Lübnan’daki hassas etnik ve mezhepsel dengeleri bozarak kaos yaratmak, hatta bir iç savaşa yol açmak en çok İsrail’in işine yarayacaktır. Neyse ki Dürziler tasarlanan tepkiyi vermedi ve İsrail’in bu planı suya düştü. En azından şimdilik… Kapalı bir etno-dinsel toplum olan Dürzilerin önde gelenleri de çağrılarda bulunarak bu oyuna alet olunmaması konusunda uyarılarda bulundular.
Lübnan Dürzilerinin ruhani otoritesi Şeyh Ebu Yusuf Emin el-Sayegh, Mecdal Şems’te yaşanan trajik olayın ardından bir video mesaj yayınladı. Şeyh Ebu Yusuf, Dürzileri “isyan çıkarma” ve “onları çevrelerinden ayırma” girişimlerine karşı uyanık olma ve “baştan çıkarıcı olanların (Yahudilerin) bu yarayı istismar etmesine izin vermeme” çağrısında bulundu. Lübnanlı Dürzi lider Velid Canbolat: “ABD elçisi Amos Hochstein İsrail’in geniş çaplı bir operasyon gerçekleştireceğini söyledi, ben de kendisinin İsrail’in tehditlerinin elçisi değil, arabulucusu olduğunu hatırlattım” diyerek İsrail’e ve ABD’ye gerekli gördüğü mesajı iletti.
İsrail’in Suikastları ve Misillemeler Zinciri
Beklendiği üzere İsrail sözde misilleme operasyonunu gerçekleştirdi. Beyrut’un güneyindeki Haret Hraik’te düzenlediği saldırıda Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın baş danışmanı Haj Muhsen olarak da bilinen Fuad Şükrü’yü hedef aldı. Nasrallah’ın sağ kolu olan Fuad Şükrü, 1983’te Beyrut’taki ABD Deniz Piyadeleri kışlasına düzenlenen saldırıyla bağlantılı ve Hizbullah’ın en kıdemli komutanlarındandı.
İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın yemin töreni için Tahran’da bulunan Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye de suikasta uğradı. Törene saldırı yapılacağı söylentileri vardı. Bu olmadı ama Haniye ve koruması kaldığı konutta saldırıya uğradı. İran Devrim Muhafızları ve Hamas bu suikasttan İsrail’i sorumlu tutuyor.
Saatler içerisinde gerçekleşen Beyrut’ta Fuad Şükrü ve İran’da İsmail Haniye suikastları sonrasında Hizbullah ve Hamas’ın misillemeleri bekleniyor.
Hizbullah, uluslararası aracıların İsrail’in saldırısına yanıt vermekten kaçınma çağrılarını reddetmişti. 8 Ekim’den bu yana İsrail ve Hizbullah arasında devam eden kontrollü gerginlikte ok yaydan çıkmak üzere.
Bu çatışmaların sadece İsrail, Gazze ve Lübnan’ı değil, bölgedeki diğer ülkeleri de içine alması olası. Uluslararası toplumun ve bölge liderlerinin atacağı adımlar, gelecekteki barış ve istikrarın belirleyicisi olacak. Hatta Ortadoğu’nun bu kritik dönemeçte nasıl bir yola gireceği, sadece bölgeyi değil, tüm dünyayı etkileyecek potansiyele sahip.
*Bu yazı perspektif.online adresinden alınmıştır.