SİZ SAVAŞIN; KARADENİZ ÖLÜYOR…

Geçenlerde TRT Belgesel kanalında izledim. Sinop İnceburun sahillerine vuran çöpleri toplayan köylülerle röportajlar vardı. Hatta yaşlı bir kadın, toplanan pet şişe ve naylon atıklardan sepetler örüyordu. Sunucunun  “Bu kadar çöp nereden geliyor?” sorusuna hiç tereddütsüz şu yanıtı veriyordu. “ Karşıdan geliyor, Rusya’dan.”

Bizim çöplerimiz de mutlaka Rusya ve Ukrayna kıyılarına vuruyordur. İç deniz olan Karadeniz yapısı gereği başı dertte olan bir dünya parçası.

Avrupa’dan Tuna, Don ve Dinyeper nehirleri, Anadolu’dan Sakarya, Kızılırmak, Yeşilırmak ve Çoruh… Bu denize neler taşıyor neler…

Karadeniz’de kıyısı olan ülkelerin oluşturduğu “Karadeniz Stratejik Eylem Planı” anlaşması yıllar önce yapıldı. Ülkelerin bilim insanları hazırladıkları raporları hükümetlere sundular. Bu raporlar son iklim zirvesinde de ele alındı. Medya, Karadeniz’den çok Kuzeyindeki gerilimle ilgiliydi, haber değeri bile görmedi.

Rusya sınırlardan dolayı eski Sovyetleri suçlarken, Karadeniz ile uzaktan yakından ilgisi olmayan ABD ve İngiltere malum, burayı daha da karartıp Rusya’nın kuşatılmasında bir araç haline getirmenin hesabı içinde. Bunda ABD’nin günahı pek çok.

Halklar birbirine düşman edilirken, Karadeniz yok oluşun eşiğine gelmiş umurlarında değil…

BİR ACAYİP DENİZ

Karadeniz artık ‘ağır hasta’ olarak nitelendiriliyor. Eylem Planı çerçevesinde bilim insanlarının hazırladığı  “Karadeniz Nasıl Kurtulur?” başlıklı raporda çarpıcı bilgiler var. 

Karadeniz’in tabanı hidrojen sülfürden oluşuyor. Bu tabaka giderek kalınlaşıyor. 200 metreden sonra zaten oksijen yok. Karadeniz’in ekolojik dengesi bozulmuş durumda. Karadeniz’in hacminin yüzde 87’sinde deniz yaşamı tamamen yok oldu. Koskoca iç deniz ev, tarım ve sanayi atıklarının çöplüğü artık.

Raporda şöyle deniyor;  “Özellikle petrol ve kimyevi atıkların her geçen yıl artması, bilinçsiz balıkçılık, kıyıların ve iç bölgelerin doğal dengesinin korunmaması Karadeniz'i çöküşe doğru götürüyor.”

VE KANAL İSTANBUL SAÇMALIĞI

Kanal İstanbul Karadeniz’deki çevre sorunlarını daha da artıracak. Bu konuda yine bilim insanlarının sayfalar dolusu raporları var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin konuyla ilgili düzenlediği çalıştay, bir coğrafyanın alt üst oluşunun nelere yol açacağını ortaya koydu. Bu ucube projeyle iki deniz, su kaynakları ve toprak insan eliyle acayip bir evrime uğrayacak. Elbette siyasi bir hedefi de vardı. Montrö Boğazlar Sözleşmesi…

Kuzeyimizdeki savaşla gerçek ortaya çıkıverdi.

Montrö’nün çağın gerisinde kaldığını söyleyenler nasıl da çark etti. Çünkü bu uluslararası sözleşme Karadeniz’in savaş cehennemine dönmesini önlüyor.

Rant uğruna Cumhuriyet tarihinin en önemli belgelerinden birinin üzerinde hala kara bulutlar dolaşıyor.

Bu yazıya ömrünü denizlere adayan amirallerimizin Montrö ile ilgili bildirisinden şu bölümle noktayayım:

 "Sadece Türk boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye'ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir."

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi