İ. Bülent Çelik
Zeytinyağı
36 ay taksitle ev alınır, otomobil alınır, buzdolabı, çamaşır makinesi alınır da 36 ay taksitle zeytinyağı alınır mı?
· · ·
Tüketim ekonomisinin en temel prensibi, bir ürünün ödeme süresi bu ürünün tüketim süresinden fazla olmaması olmalıdır.
· · ·
Olması durumunda bir müeyyide yoktur.
Ama eğer ödeme süreniz tüketim sürenizi geçiyorsa o yaşam sürdürülebilir değildir.
Yani Türkçesi her geçen gün daha fazla batıyorsunuz demektir.
· · ·
Bu durum neye benziyor?
Bildiniz!
Vatandaşımızın, düşük gelir sebebiyle düşürüldüğü kredi kartı tuzağına.
· · ·
Sanki büyük iyilik yapılıyormuş gibi önüne gelene dağıtılan kredi kartları sayesinde vatandaş geçen yıl tükettiği gıdanın ücretini, üzerine eklenen faizlerle, cebindeki bir dolu karta takla attırarak ödemeye çalışıyor!
Ödeyemeyen, geçen yıl yediği hurmanın bedeliyle batıyor.
· · ·
Eğer öyle olmasa, rekor düzeyde kredi kartı batığına rağmen, bankacılık sektörü, 2021 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 60’lara yakın karlılık büyümesi göstermezdi.
· · ·
Vatandaşın dikkatinin çekilmesi gereken tek söz var!
Tükettiğin gıdanın bedelini karnın doyduktan sonra değil de tuvalete gittikten sonra ödüyorsan batıyorsun demektir!
Faizle besleniyorsun demektir!
Gelir ve gider dengen sürdürülebilir değildir!
Çünkü “faiz yavru deve gibidir. Kapıdan içeri aldığın evden duvarı yıkmadan çıkaramazsın!
Ama bil ki bu sana bunu yapan iktidarları sürekli başında tutman nedeniyle bunun sorumlusu da sensin!
· · ·
Ha!
Bu Türk halkı, Cumhuriyet Türkiyesi’nde yokluk çok gördü. Ama zeytinyağını taksitle alma zirvesini ilk defa görüyor
Evet, tükettiği gıdayı taksitle almak vatandaş açısından sürdürülebilir değildir, ama vatandaşını 36 ay taksitle zeytinyağı almak zorunda bırakan bir iktidar da sürdürülebilir değildir..
At izi it izi…
Berat Albayrak, yazdığı “Burası çok önemli” ismini verdiği kitabın tanıtımında 2030 yılında Türkiye’nin nasıl düze çıkacağını anlatmış.
· · ·
Sahi bu arkadaş instagram üzerinden bakanlıktan ‘affını isterken’ “At izi it izine karıştı, allah sonumuzu hayretsin!” mesajıyla ortadan kaybolmamış mıydı?
· · ·
Bu arada ne oldu ki, 2030 da tekrar temize çıktığımız konusunda bir kanı oluşturdu ve üstelik de kitabını yazdı?
· · ·
Absi, allah aşkına hata yapmaya doymuyorsunuz yaa!
Yine bu nasıl bir stratejik hata?
Hayır, kitap da neyin nesi?..
· · ·
Hazır kaybolmuşsun!..
Sessiz kal, unuttur kendini!
Belki hakikaten unutulur gidersin arada!
Ne yapsa yeridir!
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Haydarpaşa’daki Tıp Bayramı kutlamasında, doktor meslekdaşlarına konuşurken Cumhurbaşkanı’na tercümanlık yapıyor!
· · ·
“…Unutmayın ki, zaman zaman büyüklerimizle de yaşadığımız gibi, karar olan söz bir sitem olan sözün üstündedir…”
Ne demek istiyor?
Hadi onun tercümanlığını da ben yapayım!
· · ·
Yani “Reyiz size her ne kadar “Giden gider!” dediyse de bu sitemdir. Ama siz esas onun icraatına bakın!” diyor.
Bizde ona başka birşey de denir ama hadi bir atasözünden yine kimsenin canı sıkılmasın!
· · ·
Peki, bir türlü yapılamayan, yapılıp yapılıp geri çekilen bu icraat ne?
Bekliyoruz bakalım, özür kabahatten büyük olacak mı?
Keli görünce ‘Altan oyuna girecek’ demek
Sokak edebiyatı külliyatımızdaki güzel özlü sözlerimize, namı diğer ‘Şeytan’ Rıdvan tarafından ilave edilmiş ve şimdiden “atasözü” kıvamına gelmiş bir ifadedir.
“Bazı yanal ipuçlarını kurnazca gözleyerek olacakları kendi fikriymiş gibi satmak!” anlamına gelen bir darbımesel olarak literatürdeki yerine oturmuştur.
· · ·
Rıdvan; Lig Tv’de, stadyumlardan yapılan yayınlarda, maç anlatıcısı ile birlikte maç yorumculuğu yaptığı günlerde, “Bu gol olur!” diyerek gol olmadan golü bilmesi, hocanın hangi oyuncuyu değiştireceğini önceden tahmin etmesi ile ünlenmiş, futbol aleminde “Türkiye’nin geleceği bilen yorumcusu” olarak nam salmıştı.
· · ·
Aynı sıralarda, Altay’ın eski efsane futbolcusu, ünlü teknik direktörlerimizden, tecrübeli hoca, rahmetli Ümit Kayıhan da, aynı kanalda farklı maçlarda yorumculuk yapmaktaydı..
Elbette bu durum, iki ünlü yorumcu için görünürde olmasa da arka planda tatlı bir rekabet alanı yaratıyordu.
· · ·
Olayın üçüncü aktörü Altan, Çaykur Rize’den Galatasaray’a gelen, dazlak kafasıyla uzaktan diğerlerinden kolayca ayırt edilebilen futbolcu Altan Aksoy idi.
· · ·
İddiaya göre, mesela Altan Aksoy, yedek kulübesinde hareketlendiğinde, bu hareketliliği, yukarıdan farkeden Ümit Hoca’nın “Şu dakikada Altan oyuna girmeli!” dediği rivayet edilmekteydi.
· · ·
Şeytan Rıdvan bu korelasyonu yakalamıştır.
UEFA 2005-06 şampiyonasında, Galatasaray’ın, Norveç, Tromsö ile karşılaştığı (ve sonunda elendiği) maçın devre arasına girilmiştir.
Maçın sunucusu Okay Karacan, yorumcusu Rıdvan Dilmendir.
Mikrofonların kapalı olduğunun sanıldığı bir anda, Rıdvan’ın sesi canlı yayına şu şekilde bir diyalog ile yansımıştır: “biz öyle ümit hoca gibi kelini görünce oyuna Altan’ın artık girmesi lazım demeyiz!..”
· · ·
Bu cümlenin sonunu perçinleyen, bizim burada telaffuz etmekten imtina ettiğimiz ‘a.k!” şeklinde bir tamlama da bulunur ki özdeyiş bu mühür ile bitişik olduğunda manası katmerlenir.
Mananın, “taklidi ahenk” ile güçlenmesi iyçün, darbımesel bu mühür ile birlikte kullanılmalıdır.
Lakin siz yine evde, evlad-ü ayal arasında, sere serpe kullanmayınız!