Galip Umut Özdil
Yılı kurtarma fiyatları
Sert ekmeklik buğday ton başına 6 bin 50, makarnalık buğday 6 bin 500, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale 5 bin 500 liradan alınacak.
Buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale ÇKS kaydı bulunan üreticiler cins ve kota sınırlaması olmadan bu ürünleri Toprak Mahsulleri Ofisine (TMO) satabilecekler.
Üreticimiz ürününü TMO’ya satarsa buğday ve arpa için Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı alanında Tarım ve Orman Bakanlığının belirlediği ortalama verim ile hesaplanacak ürününün 2 katına kadar ton başına buğdayda 1000 TL, arpada ise 500 TL prim alacak. Ancak prim hemen değil, sonbaharda, ekim döneminde ödenecek. Bu prim Hazine’den karşılanacak. Genel tarımsal desteklerden kesilmeyecek. Ayrıca bu primin fark ödemesi, mazot, gübre ve sertifikalı tohumluk destekleri ile bir ilgisi yok. Destekler devam edecek.
Öncelikle hayırlı olsun…
Daha önceki yazılarımızda buğdayda 6 bin TL’in çok üzerinde veya altında bir fiyat olmayacağını aktarmıştık. Üreticilerin 8 ila 10 bin TL arasında beklentisi vardı. Her bölge kuru ve sulu tarım imkânlarına, girdi fiyatları artışına, kuraklığın etkilerine ve ortalama verim durumuna göre bir maliyet hesabı yapmıştı. Daha doğrusu üretici temsilcileri ve meslek kuruluşları bu beklentiyi dile getirmişti. Çiftçimizin bir kısmı bu fiyatı bile beklemiyordu açıkçası.
Bu yılki fiyatların sadece yılı kurtaracak kadar olmaması gerektiğini, üreticimizin önümüzdeki en az 3 hasat dönemine umutlu bakmasını sağlayacak bir düzeyde olması gerektiğini belirtmiştik.
Öyle olmadı.
Bu fiyat, girdi maliyetlerine tarla kirasını da ekleyerek hesaplarsak bu yılı ‘kurtaralım’ fiyatıdır. Bu kurtarmanın içinde çiftçi kârı beklenen seviyede değildir.
Piyasa fiyatları zaten açıklanan fiyatların üzerinde seyrediyor. Buğdayda 1000 TL, arpada ise 500 TL olarak açıklanan primin bugünkü değeri, ödeneceği sonbahara kadar ne kadar düşer kimse bilmiyor. TÜİK verilerine göre bile tarımda kullanılan girdilerin fiyatı her ay ortalama %15 artıyor.
Piyasadaki artış oranı çok daha yüksek.
Dolayısıyla ödenecek primin çok büyük bir çekim gücü yaratacağı düşünülmemeli.
TÜİK tarımsal girdi enflasyonunun yıllık artışını %105 olarak açıklamıştı. Buğday alım fiyatlarındaki artış ise (alım primi hariç) geçtiğimiz yıla göre %268.
Özetle; piyasa fiyatlarının çok altında kalınmadı, 4 ay sonra da olsa prim verilecek, alım fiyatları artış oranı girdi fiyatları artış oranının 2,5 katı…
Yani herkes üzerindeki görevi yapmış gözüküyor.
Alım fiyatlarının doğrudan buğdayda 7 bin 50, arpada 6 bin olarak açıklanmaması aslında hem çiftçiye, hem de piyasaya bir mesajdır. Bu mesaj alınacak ve çiftçimiz çok mecbur kalmadıkça bekleyecek, ürünü özel sektöre satacaktır. Gücü olan üretici ihtiyacı kadarını TMO’ya satacak sonra dövize müdahale olup olmayacağını, Rusya – Ukrayna hattındaki gelişmelerin, açılması planlanan tahıl koridorunun piyasaya etkilerini bekleyecektir.
Döviz kurlarının belirsizliğinin hâkim olduğu enflasyonist ortamda haklı olarak sabit fiyat yerine değişken bir alım fiyatı politikası beklentisi vardı, o da olmadı.
Geçen yıl da açıklanan fiyatlar piyasa fiyatlarının altında kalmış, hatta kısa bir süre sonra fark iyice açılmaya başlamış, doğal olarak üretici ürününü TMO’ya satmamış, üst üste ithalat yapılmıştı.
TMO’nun regülasyonuna rağmen buğday ve un fiyatlarının bugünden itibaren yükselmeye başlayacağı beklenebilir.