İ. Bülent Çelik
TL’ye geçin..
Tarih 2 Aralık 2016; Erdoğan: “Dolarınızı bozdurun!”
Tarih 10 Ağustos 2018; Erdoğan: “Yastık altında doları olan bozdursun!”
Tarih 11 Kasım 2020; Erdoğan: “Vatandaşlarımızdan, tercihlerini Türk Lirasından yana yapmalarını istiyorum.”
Tarih 22 Aralık 2020; Erdoğan: “Tüm vatandaşlarımızın birikimlerini dövizden TL’ye çevirerek (…) mücadelemize destek vermelerini bekliyorum!”
• • •
Bu çağrıların her birinden sonra hatırlayacağınız gibi TL değer kaybetti.
Cumhurbaşkanı’nın çağrısına uyanlar zarar etti. Rakamları yazmıyorum. Çünkü konu o değil!..
• • •
Konu şu:
Baştan sona doğru, çağrıları okuyun!
“Emir kipi” ile başlayan talep, gitgide isteğe ve her seferinde biraz daha yumuşayarak istirhama ve beklentiye dönüşüyor..
Bilerek midir, psikolojik midir bilmiyorum!
Şimdi bir sonraki çağrının “tipini” merak ediyorum.
Atatürk’ün resmini yapmak
Atatürk’ün, sınırlı sayıda ‘portre fotoğrafı’ vardır.
Bu az sayıdaki fotoğraf, herkesin belleğindeki, görsel hafızasındaki ‘Atatürk imgesini’ oluşturur.
Arşivlerden çıkan, daha önce görülmemiş yeni bir Atatürk fotoğrafı, bu sınırlı sayıda, beyinlerde tescilli fotoğraf arasına çok zor girer. Yabancılanır.
Düşünün, Atatürk’ün kendi fotoğrafı olduğu halde, yeni ortaya çıkan bir görüntüsünü, hafızamızdaki görsel kalıplarla eşleştiremezsek ona benzetemeyiz.
Nedenini tam anlayamasak da “Atatürk’e benzemiyor” deyip çıkarız!
İşte bu nedenle ne kadar usta olursa olsun çizerlerin, ressamların en çekindiği işlerden biridir Atatürk çizmek.
Ressam; yorumlamak ister. Ama yaptığı yorum, zerre miskal bu şablonlaşmış görüntünün dışına çıktığında “Benzememiş!” eleştirisini alır!
• • •
‘Yıllar Boyu Tarih’ dergisinin editörü; Vatan gazetesinde yıllarca birlikte çalıştığımız değerli gazeteci kardeşim Bülent Günal arayıp, “Bu sayıda, Hitler ve Mussolini tarafından Atatürk’e düzenlenen suikastleri anlatacağız, kapakta, senden, bir Atatürk illüstrasyonu istiyoruz!” deyince ürpermedim desem yalan olur.
• • •
Nihayet; seçtiğim, bilindik birkaç fotoğrafını karşıma alıp, harmanlayarak, yorumu renklere ve bir iki filtreyle bıraktığım bu çizim benim içime sindi.
Umarım siz de beğenirsiniz…
• • •
Gelelim dergiye:
Yıllar boyu Tarih dergisi; Erol Simavi’nin Hürriyet’inin, Hürgün şirketi mahreçiyle, Çetin Emeç’in genel yayın yönetmenliğinde, 1978’den itibaren 7 yıl boyunca aylık olarak yayınlandı.
Hürgün, benim de uzun bir dönem kodrosunda çizerlik yaptığım, Hürriyet’in, nice yan yayınlarını çıkarmış bir grup şirketiydi.
Bu kadim yayıncılık şirketini, markalarıyla birlikte, yine Hürriyet’te aynı dönemlerde çalıştığımız -Japonya’dan bildiren- “Erdal Güven” arkadaşımız satın almış, ilk iş olarak da, Bülent Günal ile birlikte, 85. Sayısında “donan” “Yıllar Boyu Tarih” dergisinin buzlarını çözdürerek onu canlandırmaya karar vermişler.
Lafı uzatmadan özetle şunu söyleyeyim. Bu zamanda, bunu insana sadece “aşk” yaptırabilir. “Yayıncılık aşkı!”
• • •
Dergi tam da bu gün bayilerde olacak. (Diyeceksiniz ki bayiler kapalı. Ama Migros’larda var.)
“Kapağını çizme ayrıcalığı” ile Yıllar Boyu Tarih dergisi’nin bu 87’inci sayısını okurlardan önce inceleme şansım oldu.
İçinde ne var ne yok diye şöyle bir karıştırayım dedim.
Ama dergiyi, ilk sayfalardaki, ilginç eski Üsküdar fotoğraflarından son sayfasına kadar satır satır okumadan elimden bırakamadım.
Açıkçası “Karıştırayım!” şeklindeki düşüncemden utandım!
• • •
“Dergi” denilen şeyi de özlemişim, tamam ama özellikle bu sayının içeriği bambaşka olmuş.
İlginç ve merak uyandıran, oku beni diyen her konu, konunun en iyileri tarafından özenle kaleme alınmış…
Sadece tarihe ilgisi olanlar için değil, bu günü daha iyi anlamak isteyenler için de eğlenceli bir kılavuz özelliğindeki bu dergi, mevcut medyanın boğucu toz bulutunun üzerinde bir yerde, pırıl pırıl parlıyor.
Elinize ve yüreğinize sağlık Sevgili Erdal ve Bülent kardeşim..
Bu zamanda gerçek gazetecilik de gerçek dergicilik de okurun daha özenli bir desteği olmadan yürümüyor.
Umarım bu özel yayının ayakta kalması için gereken desteği okurdan alırsınız.
Aşı kaç para olacak?
Geldi , geliyor!.. Depoda, yolda, Pazartesi elimizde.. Ayın on birinde burada, yirmi iki’sinde şurada.. Evrakları muamelede.. Gemide, Ambarda..
Yahu arkadaş, aşının bir yola revan olması bile bu kadar “çoktan seçmeli yanıtlı” olursa devamında allah bize acısın!
• • •
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya, bir muhabir sordu.
Aşıyı kaça aldınız?
Öyle ya, başımıza gelecek belli.. Bari bize gelişini bilelim!.
Muhabirin soru sorduğu kişi “Damat” olsa, “parasını mı ödeyeceksin?” şeklinde dömi-espri ile cevabını alırdı ama Koca, nazik adam:
“Rakam veremem lakin dünyadaki her ülkenin aldığından daha ucuza aldık!” dedi.
Rakam?..
Rakamı söylemedi! Muhabir de ısrar etmedi!
• • •
Bu soru, özel, “off the record” türü bir görüşme de sorulmadı.
Anlı şanlı, dünyaya açık bir basın toplantısında soruldu ve bu yanıt orada verildi..
Belli ki şöyle anlayalım isteniyor: “Aşıyı bize, herkese verdiğinden ucuza veren o güzel iki ülkeyi zor durumda bırakmamak için fiyatı söylemiyoruz.”
Bu ülkeler neden bize herkesten daha ucuza veriyor? Hadi onu sormuyoruz!
İyi de, fiyat söylemesen de “Herkesin aldığından daha ucuza aldık!” cümlesi ile bu devletler arası sır, üstelik de haddinden fazla lastikli olarak ifşa edilmiş olmuyor mu?
• • •
Hani “devleti şirket gibi yöneteceğiz” diyorlardı ya!
‘Şirket gibi’ye can kurban..
Bu biraz bizim sokağın köşesindeki hamsici gibi oldu..
“Müdür, kaça Hamsi?”
“Abi inan bana, direk tekneden çok uygun aldım. Neredeyse karsız satıyorum! Bitsin!”
“Kardeşim hamsi kaça?”
“Abi şuna bak! (Avuçluyor..) Böyle tazesini bulamazsın!”
“Yahu arkadaş, söylesene şunun fiyatını?”
“Abi sen kaç kilo alacan?.. Söyle!.. Gerisini bana bırak!..”
Bize Berat’ı unutturamazsınız!
Selahattin Demirtaş,1515 gündür tutuklu!
Osman Kavala, 1152 gündür tutuklu!
Berat Albayrak 47 gündür ortada yok!
• • •
Hadi Demirtaş ile Kavala’nın arayanı soranı var! Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi onların peşinde..
Öteki garibimin, o da yok!
• • •
Berat’ı ortaya çıkartın! Berat’a ne oldu?
Bize Berat’ı unutturmazsınız!
Bizde mutanta rastlanmadı!
Hocalar anlatıyor..
İngilizler, Mart 2020’den itibaren 20 milyon Pound bütçe ayırarak, 12 merkezde düzenli olarak, virüsün genom analizini yapmaya başladı. Mart’tan bu yana 137 bin doğrulanmış vakada (ki, toplam vaka sayısının %9’u) genom analizi yaptı ve bu verilerden yola çıkarak, kayda değer bulduğu, %70 daha hızlı bulaşan bir mutasyonu dünyaya açıkladı.
• • •
Bunun üzerine Sağlık Bakanımız da bir açıklama yaptı!
“Bizde çok şükür böyle bir varyasyona rastlanmadığını” bildirdi.
Merak ettim, nerede rastlanmamış?
Yolda filan mı?