Levent Kemal
Taliban’ın yeni hikayesi
“ABD’nin eşsiz ulus inşa etme tecrübesi burada toza dönüştü.” Bu sözler Afganistan’da Taliban’ın Kabil’i çatışmasız şekilde ele geçirmesinden bir gün önce Gazni’de Taliban’ın eline geçen ABD üssüne giren CNN’in ünlü muhabiri Clarissa Ward’a ait.
Gerçekten de ABD’nin Irak’ta ve Afganistan’daki ulus-inşa projeleri beklenenin tam tersi sonuçlar doğurdu. Taliban 1996’da iktidara geldiğinde bile Afganistan’da şu anki kadar güçlü değildi ve ülkenin bazı kesimlerini kontrol edemiyordu. Ne var ki 20 yıl süren ABD işgalinin sonunda örgüt büyük çoğunluğunu çatışmasız ele geçirdiği ülkenin tümünde kontrolü ele aldı. Başkent Kabil uluslararası koridorlarda ve medyada kopan fırtına ile karşılaştırılınca sessizce örgüt tarafından alındı.
Uzun süre Afganistan’da bulunmuş, bölgeyi oldukça yakından tanıyan bir yazarın ifade ettiği gibi Taliban “sel olsa bu kadar hızlı ilerleyemezdi”. Peki ne oldu, ne değişti de Taliban ülkenin büyük kısmını ve başkenti çatışmasız ele geçirdi? ABD tarafından milyarlarca dolar harcanarak inşa edilmeye çalışılan Afgan ordusu neden bu kadar hızlı dağıldı? Sovyet işgalinin ‘mücahit liderleri iken CIA’in savaş lordlarına dönüşen isimler’ neden halktan destek görmedi?
Aslında cevaplar sorulardan önce de biliniyordu. ABD’nin eğit-donat programının tahtında oturduğu söylenen Afgan ordusuna komuta edenlerin ve Kabil’deki siyasetçilerin yolsuzlukları ve çıkar ilişkileri NATO örtüsü altında Afgan ordusunu etkilese de uluslararası destek pek çok arızayı örtüyordu. ABD ve NATO’nun çekilme kararı ile tüm sorunlar bir anda ortaya döküldü. Afganistan’ın Londra büyükelçisi, Ahmed Şah Mesud’un kardeşi, Veli Mesud konuyu şöyle özetliyordu: “Neden yolsuz politikacılar için savaşsınlar ki?”
Afgan ordusu savaşmak yerine Afgan geleneklerindeki af ve sığınma yolunu seçip Taliban’a karşı silah indirdi. Kabil hükümeti bunu erken fark etmişti ve genel seferberlik ile eski ‘mücahitleri’ göreve çağırdı. Savaş ağalarının ikinci yükseliş dönemi olacağı söyleniyordu. Ama bu da çok kısa sürdü. Kişisel çıkar ve ikballerine Kabil hükümetinden daha çok önem veren ve çoğu Sovyet işgaline karşı daha sonra Taliban yönetiminde yer alacak isimlerle yan yana savaşmış savaş ağaları Taliban ile uzlaşmayı seçti. Feyzabad ilçesindeki ordu üyeleri ve savaş ağaları ise ne kadar savaşmak istese de Kabil aramalarına cevap vermediği için taraf değiştirdiler.
Savaş ağaları, Raşid Dostum, Atta Muhammed Nur, Tadin Han, İsmail Han, Asif Azimi, Gül Ağa Şerzai ve General Sadakat gibi isimler Kuzey İttifakı günlerinin ardından 20 yıllık ABD işgalinde birden çok ülkeden destek alan isimlerdi. Hepsi belirli etnik, dini ya da aşiret yapılarını temsil ettiklerini söylüyordu. Söylediklerine bakılırsa büyük bir destek kitleleri olmalıydı. Ama Taliban’ın Nisan 2021’de başladığı ilerleme hareketinde ilk olarak bu isimlerin kontrol alanları düştü. Çünkü 20 yıl boyunca CIA, NATO ve diğer ülkelerden destek alan bu isimler servet biriktirmek, silahlı güçlerini kontrol ettikleri alanlardaki halka karşı kullanmak dışında pek bir şey yapmamıştı. Taliban savaş ağalarının kurduğu feodal baskı sistemi karşısında tek alternatif haline geldi.
İngiliz ve Sovyet işgallerinin ardından ABD toplum mühendisliğini de görmüş Afganistan’da Taliban’ın yükselişi, belki de en iyi, eski bir Beyaz Saray çalışanının sözleri ile özetlenebilir: “Yerel hikâye arzu ettiğimiz gibi çıkmayınca katı gerçek tüm planlarımızı yıktı.”
Peki şimdi ne olacak? Çin ve Rusya’nın henüz iktidara gelmeden güvence anlaşmaları yaptığı Taliban’ı tanıyacağı artık çok net. Pakistan da bundan çekinmeyeceğe benziyor. Şangay İşbirliği Örgütü üyeleri ve Rusya’nın Avrasya Ekonomik Birliği de muhtemelen Afganistan’daki Taliban iktidarını tanıyacak. Bu resme bakılırsa İslamcı Taliban’ın Afganistan Emirliği Çin ve Rusya’nın yatırım alanı ve yakın müttefiki olacak.
Peki Taliban bölgedeki güçlü komşularının ihtiyaç ve güvenlik beklentilerini karşılayabilecek mi, henüz net değil. Bünyesinde Özbek ve Tacik İslami hareketleri, Uygur Türkistan İslam Partisi’ni barındıran, El-Kaide’ye koruma şemsiyesi sunan Taliban’ın iktidarı ele geçirmesi çok dikkat çekse de asıl hikâye nasıl yöneteceği üzerine olacak. Çin’e Uygurlar konusunda söz veren, Rusya aracılığında Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan’a söz veren Taliban’ın yıllardır iş birliği yaptığı ‘yabancı’ İslami hareketlerin Kabil için ilerleyen süreçte bir soruna dönüşüp dönüşmeyeceği sorusu halen cevapsız.
Özetle, ABD ve NATO destekli Afgan hükümetlerinin nasıl yönetemediğini gördük. Onların hikâyelerinin üzerine yükselen Taliban’ın nasıl yöneteceğini ise yakında göreceğiz ve asıl hikâye orada başlayacak. Karşılaştırırsak Taliban’ın karşısındaki sorunlar eski hükümetlerin karşı karşıya olduklarından daha zor olacak ve örgütün bunları aşmak için önce kendi içinde ertelediği sorunları çözmesi gerekecek.