Sadece 26 gün sürse de sonunda herkesin bildiği yerden gelen baskıyla kapansa da bu ülkede hala gazeteciler olduğunu bir kez daha ispatlayan bir “Olay” yaşadık. Yaşanan onca baskıdan, verilen hukuksuz hapis cezalarıyla ifade özgürlüğünün yok edilmek istenmesinden sonra bile bu ülkede gerçek gazeteciler hala var. Hala bir grup gazeteci bir araya gelip bir televizyonda haber yapma azminde. Sonunun varacağı yeri bilseler de çabalarını esirgemeden haber alma hakkımız için mücadele ediyorlar.
Siyasi iktidar, bütün iletişim kanallarını kontrol etmek, her bilgiyi kendi süzgecinden geçirip yaymak istiyor. Klasik medyanın hâkim olduğu dönemde bunu yapmanın kolay olduğunu düşündü. Özel sektördeki medyayı satın alarak, alamadığını patronu üzerinden baskı altında tutarak, o da olmazsa ilan cezası verip reklam vereni baskı altın alarak, denetim ve hukuk mekanizmalarını araç haline getirerek medyayı susturmayı veya yönlendirmeyi mümkün gördü. Bu yöntem büyük ölçüde başarılı da oldu. Ancak ortaya çıkan “başarı” gerçek bir başarı olamadı. Zira kendileri açısından iki büyük sorun oluştu.
Sorunlardan ilki bu şekilde oluşturulan medyanın halkta karşılığının olmamasıydı. Verilen haberleri dinleyen, yazılan yazıları okuyan yoktu. Olsa da buna inanan ama gerçekten inanan yoktu. Kendi kitlesine moral aşılasa da kendisine karşı veya mesafeli kitleleri bu tür medya ile yönlendirme imkânı bulamadı. Bütün gücüne rağmen “fikri iktidarını” kuramadı. Siyasi iktidarın en büyük sorunu bunca olanağa rağmen işe yarar, amaçlarına ulaşmasını sağlayacak, etkili bir medyasının olmaması oldu.
İkinci ama en büyük sorun, ne yapılırsa yapılsın sahiden gazetecilik yapmak, fikir üretmek, ürettiklerini halka ulaştırmak sevdasından bir türlü vazgeçmeyen insanların oluşuydu. Bu insanlar, kendilerini ifade edecek mecraları tarihin her anında olduğu gibi yine buldu. Dün fikirlerini lastik parçalarıyla kanaletlere yazanların torunları bugün fikirlerini akıtacak yeni mecralar oluşturdu. “Ferman RTÜK’ün ise dijital ortam bizimdir” diyenler bulabildikleri her yerden görüşlerini dile getirdiler. Kimi evinde stüdyo kurarak yayın yaptı, kimi sosyal medya üzerinden, kimi e-postalara veya mesaj gruplarına gönderdiği içeriklerle halka ulaştı. Fiziki olarak elinizde tutamadığınız ama okuyup haber alabildiğiniz gazeteler üretti.
Şimdi siyasi iktidar var etmeye çalıştığı düzenlenmelerle bu medyayı da kontrol altına almaya çalışıyor. Yeni yasalarla; büyük sosyal ağları kontrol altında tutmaya, bireysel ve dijital yayınları denetim sistemine sokmaya çalışıyor. Kontrol edemediği medyaya karşı elindeki her türlü araç ve gücü kullandığı muazzam bir çevirme harekâtı başlattı. Ama otoriter ve baskıcı rejimler hangi yöntemi kullanırsa kullansın, söyleyecek sözü olanlar sözlerini halka ulaştıracak yolları mutlaka bulacaktır. İşte bu yüzden Olay TV’nin ekranı kararmış olsa da sözü olanların sesi hep duyulacak.